Erişilebilirlik

ABD Anayasa Mahkemesi’nden Tartışmalı Laiklik Kararları


Muhafazakarların çoğunlukta olduğu ABD Anayasa Mahkemesi, aldığı bir dizi yeni kararla, devlet yetkililerinin herhangi bir inancı teşvik etmesini önlemeyi amaçlayan hukuki gelenekleri bozdu. Kararlar, din ve devlet işlerinin ayrılmana aykırı olarak yorumlanıyor.

Geçtiğimiz sekiz hafta içinde alınan üç kararda mahkeme, ABD Anayasası'nın "kuruluş maddesi" olarak bilinen ve dinin devlet tarafından desteklenmesine ilişkin birinci ek madde yasağını ihlal etmekten kaçınmak için politika ve eylemlerde bulunan hükümet yetkilileri aleyhine karar verdi.

Mahkeme bu hafta, Washington eyaletindeki bir devlet lisesinde Amerikan futbolu maçlarından sonra sahada oyuncularla Hıristiyan duaları etmeyi bırakmayı reddettiği için yerel bir okul bölgesi tarafından geçici olarak işten uzaklaştırılan antrenöre arka çıktı.

Anayasa Mahkemesi 21 Haziran'da Maine eyaletinde, yakınlarında devlet liselerinin bulunmadığı kırsal alanlarda, öğrenim yardımı programı kapsamında, öğrencilerin dini okullara gitmeleri için vergi mükelleflerinin para ödemesini onayladı.

Mahkeme 2 Mayıs'ta, şehrin farklı toplulukları arasında çeşitlilik ve hoşgörüyü teşvik etmeyi amaçlayan bir program kapsamında Boston belediye binasında, üzerinde haç bulunan bir bayrağı dalgalandırmaya çalışan bir Hıristiyan grubun lehine karar verdi.

Anayasa Mahkemesi’nin 3’e karşı 6 çoğunluğa sahip muhafazakar yargıçları, dini haklara geniş bir bakış açısı getirdiler. Geçen hafta ayrıca, kürtajı ülke çapında yasallaştıran 1973 yılındaki “Roe vs Wade” kararını bozdular. Karar, kuruluş maddesini içermiyor.

ABD'de Anayasa Mahkemesi'nin Kürtaj Kararına Tepkiler Sürüyor
lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:04:51 0:00

Cornell Hukuk Okulu profesörü Michael Dorf, mahkeme çoğunluğunun, hükümetin laikliğe dayalı karar alma mekanizmasına şüpheyle baktığını belirtti.

Dorf, muhafazakar yargıçlar için "Yüzyıllardır liberal dünyanın tarafsız olmak anlama geldiğine inandıkları laikliği, dine karşı bir ayrımcılık olarak görüyorlar" dedi.

Dünkü kararla ilgili muhafazakar Yargıç Neil Gorsuch, mahkemenin amacının, kamu görevlilerinin kuruluş maddesinde dine düşman olmalarını önlemek olduğunu yazdı. Gorsuch, "Dünyada hiçbir yerinde bir devlet kurumunun hayali ihlallerle ilgili endişeleri, bireylerin Anayasanın Birinci Ek Maddesi'nin fiili ihlallerini haklı çıkaramaz" dedi.

ABD eski Başkanlarından Thomas Jefferson 1802 tarihli bir mektubunda, birinci ek maddenin kilise ve devlet arasında bir "ayrılık duvarı" oluşturması gerektiğini söylemişti. Bu hüküm, hükümetin bir devlet dini kurmasını engelliyor ve bir inancı diğerine tercih etmesini yasaklıyor.

Son üç kararda mahkeme, kilise ve devletin ayrılmasını sağlamayı amaçlayan hükümet eylemlerinin, bunun yerine birinci ek madde tarafından da korunan ifade özgürlüğü veya dinin özgürce uygulanması haklarını ihlal ettiğine karar verdi.

Ancak liberal Yargıç Sonia Sotomayor'un Maine davasında yazdığı gibi, böyle bir yaklaşım "mahkemeyi kilise ve devlet işlerinin ayrılmasının anayasal bir ihlal haline geldiği bir noktaya götürüyor."

İster kamu çalışanları tarafından, ister kamu arazisinde veya resmi bir işlem sırasında olsun, kamu görevlilerinin dini ifadeye izin verme konusunda ne kadar esnekliğe sahip oldukları konusunda görüşler farklılık gösteriyor. Kilise ve devletin katı bir şekilde ayrılmasından yana olanlar, devlet okullarında duayı yasaklayan 1962 tarihli bir karar dahil, Anayasa Mahkemesi'nin dönüm noktası niteliğindeki içtihatlarının tehlikeye girebileceğinden endişe duyuyor.

Laiklik ve bilimi teşvik eden bir grup olan Soruşturma Merkezi'nin hukuk direktörü Nick Little, "Mahkeme öğretmenlerin, antrenörlerin ve devlet çalışanlarının çocuklara kendi dinini yayma konusunda neler yapabileceğine dair yeni bir kapı açtı" dedi.

Dini özgürlükler hukuk grubu Becket'in avukatlarından Lori Windham, mahkemenin kararlarının, kuruluş maddesine zarar vermeden bireylerin dini ifadelerini daha fazla göstermelerine olanak sağlayacağını söyledi.

Windham, "Din ve devletin ayrı tutulması, din ve devleti koruyan bir şekilde devam ediyor. Hükümetin dine müdahale etmesini engelliyor, ama aynı zamanda çeşitli dini ifadeleri de koruyor" dedi.

Son yıllardaki dini haklar kararlarının çoğu Hıristiyan davacıları içeriyordu. Ancak mahkeme, 2015 yılında dini nedenlerle başörtüsü taktığı için perakende satış işi reddedilen Müslüman bir kadın ve 2019'da Teksas’ta idamı sırasında ruhani bir danışman isteyen Budist bir idam mahkumu dahil, diğer dinlerden olan insanları da desteklemiş oldu.

Mahkeme ayrıca, COVID-19 salgını sırasında kamu güvenliği önlemleri olarak uygulanan halka açık toplantılara getirilen sınırlamalar gibi hükümet kısıtlamalarına dini haklar temelinde yapılan itirazlarda, hem Hristiyan hem de Yahudi cemaatlerinin yanında yer aldı.

Notre Dame Hukuk Fakültesi profesörlerinden Nicole Stelle Garnett, futbol koçunu desteklemek üzere yargıçlara sunulan bilgilendirmeye katılarak, mahkemenin sadece hükümetlerin dindar insanlara diğer herkesle aynı şekilde davranması gerektiğini açıkça ortaya koyduğunu söyledi.

Bu haftaki kararın ardından, okullardaki dini davranışlarla ilgili birçok konu mahkemenin kuruluş maddesi endişelerini gündeme getirmek için davranışın "zorlayıcı" olması gerektiği gerekçesi altında yeniden dava edilebilir.

STÜDYO VOA

Köprü kazasının ardından milyarlarca dolarlık tazminat bekleniyor – 28 Mart
lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:29:59 0:00
XS
SM
MD
LG