Erişilebilirlik

ABD Suudi Arabistan'a Karşı Sert Olmamakla Eleştiriliyor


11 Şubat 2021 - ABD Ulusal İstihbarat Dairesi, Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın 2018 yılı Ekim ayında İstanbul’da öldürülmesini incelediği raporunda Kaşıkçı’nın yakalanması ya da öldürülmesi planına onayı Suudi Veliaht Prensi Muhammed bin Selman’ın verdiği sonucuna vardı.
11 Şubat 2021 - ABD Ulusal İstihbarat Dairesi, Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın 2018 yılı Ekim ayında İstanbul’da öldürülmesini incelediği raporunda Kaşıkçı’nın yakalanması ya da öldürülmesi planına onayı Suudi Veliaht Prensi Muhammed bin Selman’ın verdiği sonucuna vardı.

Washington Post gazetesi yazarlarından Cemal Kaşıkçı’nın öldürülmesiyle ilgili bir raporun Amerika tarafından açıklandığı gün, Amerika’da yaşayan bir başka tanınmış Suudi muhalif ölümle tehdit edildi.

Abdullah Alaoudh’un Twitter’da paylaştığı mesajlardan birine Arapça verilen bir yanıtta, “Senin sonun da Kaşıkçı gibi olacak” yazıyordu.

Washington’da çalışmalarını yürüten Ortadoğu uzmanı ve George Washington Üniversitesi’nde misafir doçent olarak görev yapan Abdullah Alaoudh, Suudi Arabistan ile ilgili sıklıkla makale kaleme alıyor. Alaoudh, “günlük olarak” internet üzerinden aldığı tehditlerden de Suudi Krallığı’nı suçlu tutuyor.

Alaudh böylesi bir durumla karşılaşan tek kişi değil. Gazeteci Kaşıkçı’nın İstanbul’daki Suudi Konsolosluğu’nda 2018 yılında öldürülmesinden bu yana yurt dışında sürgünde olan birçok Suudi aktivist ve muhalif kraliyetten ciddi, hayati tehditler aldıklarını ya da batılı ülkelerin yönetimleri tarafından olası tehditlere karşı uyarıldıklarını söylüyor.

Birleşmiş Milletler’in (BM) Kaşıkçı cinayeti soruşturmasını yürüten özel raportörü Agnes Callamard bu hafta Salı günü The Guardian’da yayınlanan röportajında, üst düzey bir Suudi yetkilinin de kendisine BM toplantıları sırasında iki kez tehdit savurduğunu belirtiyor.

Alaoudh, Amerika’da yaşıyor olmasına rağmen, Suudi Veliaht Prens Muhammed bin Selman’a Kaşıkçı cinayetindeki rolü nedeniyle yaptırım uygulanmadığı sürece tamamen güvende hissetmeyeceğini söylüyor.

ABD Ulusal İstihbarat Dairesi Direktörü’nün ofisinden resmi olarak geçen ay yayınlanan raporda veliaht prensin “Türkiye’de İstanbul’da Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın yakalanması ya da öldürülmesine yönelik bir operasyonu onayladığı” belirtildi.

Rapordaki bulguları, “olumsuz, yanlış ve kabul edilemez” olarak tanımlayan Suudi yetkililer iddiaları reddetti.

Amerika’nın Sesi’ne (VOA) yazılı açıklamalarda bulunan Alaoudh, Veliaht Prens Bin Selman’ın “eylemlerini sonlandırmayacağını” düşündüğünü ifade etti ve “Cinayet suçundan bile sıyrılabileceğini düşünüyor ve öyle de oldu” dedi.

Suudi Arabistan’ın Washington’daki büyükelçiliği VOA’in sorularını yanıtsız bıraktı.

Alaoudh, Amerika’nın dışına daha kolay hedef alınabileceği düşüncesiyle seyahat etmediğini ve kendi kendine diğer önlemler de aldığını söylüyor.

37 yaşındaki Alaoudh ve Suudi Arabistan’dan Selman’ın veliaht prens olmasının ardından ayrılan Kaşıkçı yakın arkadaşlardı.

Her ikisi de Amerika’ya sığınmış ve ülkelerinin karmaşık siyasetini birçok kez birlikte çeşitli panellerde Amerikalılar’a anlatmış. Alaoudh ve Kaşıkçı’nın görüşleri ve eleştirileri, Selman’ın kendisini ülkesindeki sosyal kısıtlamaları gevşeten, genç ve ilerici bir lider olarak tanıtma çabalarına ters düşüyordu.

“Kaşıkçı’nın öldürülmesi için geçiş izni”

Beyaz Saray Basın Sözcüsü Jen Psaki bir televizyon kanalına verdiği röportajda, Amerika’nın “diplomatik ilişkileri” olan ülkelerin liderlerini genelde kara listeye almadığına vurgu yaparak Suudi veliaht prense de bu nedenle yaptırım uygulanmadığını savundu.

Başkan Joe Biden yönetimi Bin Selman’a karşı adım atmak yerine Şubat ayında 70’den fazla diğer Suudi yetkililere karşı ekonomik yaptırım ve vize kısıtlamaları getirdi.

Psaki, konuyla ilgili olarak ayrıca, “Açıkça bilinmeli ki, Suudi Arabistan ile ilişkilerin devam etmesi Amerika’nın çıkarına ancak bununla ilgili gerekli düzenlemeler de yapılacak” dedi.

Amerika’nın bu yaklaşımı, Suudi Arabistan yönetiminin insan hakları ihlallerine son verme konusunda yeterince caydırıcı olmadığı gerekçesiyle bazı kesimler tarafından eleştiriliyor.

Merkezi Washington’da olan Suudi-Amerikan Adalet Projesi adlı hak savunucusu kurumun eş kurucularından Bethany Alhaidari, “Bu durum tolere edilemez ve Suudi halkının barışçı bir şekilde yönetimi eleştirme ve hükümette görev alma hakkı için çağrı yapmak zorundayız” şeklinde konuştu.

Sürgündeki aktivistler arasında durumu endişe verici olan tek kişi Alaoudh değil. Ocak ayında, Kanada’da yaşayan Suudi muhalif Ahmed Abdullah El Harbi, Ottawa’daki Suudi Büyükelçiliği’ne ziyaretinin ardından ortadan kayboldu.

Kanada’da yaşayan bir başka Suudi’ye “Söyle ve Uzaklaş” adlı YouTube programının hazırlanmasında da yardımcı olan El Harbi, kaybolmasından haftalar sonra Suudi Arabistan’da ortaya çıktı ve açtığı yeni Twitter hesabından da Suudi Arabistan krallığı ve veliaht prens ile ilgili olumlu mesajlar paylaşmaya başladı. Yakınları ve arkadaşları El Harbi’nin büyükelçilik ziyareti sırasında Suudi Arabistan’a geri dönmeye zorlanmış olabileceği düşüncesinde.

24 yaşındaki El Harbi’nin ülkesine geri dönüşüyle ilgili durumun ayrıntıları hala bilinmiyor. Ancak Washington Post’ta yer alan bir habere göre, Kanada’da kimliklerini gizli tutarak çalışan bazı Suudiler, kimliklerinin El Harbi tarafından Suudi yetkililere açıklanmasından ve aile üyelerinin risk altına sokulmasından kaygı duyuyor.

Kaşıkçı’nın ölümünden birkaç ay sonra da benzer bir olay yaşandı. Norveç’te yaşayan ve Selman’ı açıkça eleştirenler arasında olan Filistinli hak savunucusu İyad el-Bağdadi, Norveç yetkililerinden, Suudi Arabistan’dan kendisine yönelik tehdit gelebileceği yönünde uyarı aldı.

Kaşıkçı’nın ölmeden önce kurduğu Arap Dünyası İçin Demokrasi Zamanı (DAWN) adlı kuruluşun operasyon direktörü ve baş hukuk müşaviri Michael Eisner, “Kaşıkçı’nın öldürülmesi için serbest giriş izni verildi. Bu, sürgünde, başka ülkelerde olan Suudi muhalifler için hiç iyi bir haber değil” diyor.

DAWN yetkilileri geçen hafta başkent Washington’daki bir mahkemeye şikayet dilekçesi sunarak Selman’ın ve yönetimindeki Suudi yetkililerin Kaşıkçı’nın kaçırılarak öldürülmesi için komplo kurduğunu ileri sürdü.

Alaoudh’un Suudi Arabistan’da hala aile fertleri yaşıyor. Babası Selman Alaoudh ile birlikte ondan fazla aile üyesi, Suudi Arabistan’da Veliaht Prens Bin Selman’ın göreve gelmesinden bu yana cezaevinde. Alaoudh’un Twitter’da 13 milyon takipçisi olan babası 2017 yılında yaptığı bir Twitter paylaşımı nedeniyle tutuklandı. Selman Alaoudh’un tutuklanmasına neden olan mesajlarının arasında bir de ülkesiyle Katar arasındaki ilişkilerin normalleşmesine yönelik dua yer alıyordu.

Terör ve yolsuzlukla suçlanan 64 yaşındaki Selman Alaoudh hüküm yemesi halinde idam cezası alabilir.

Selman Alaoudh’un oğlu Abdullah Alaoudh, kendisinin Amerika’daki aktivist eylemlerinin, babasının Suudi Arabistan’da yetkililerce cezalandırılmasının nedeni olduğunu söylüyor.

Alaoudh, “Babamı, benim söylediklerim ya da Twitter üzerinden paylaştıklarım yüzünden cezaevinde sorguya tutuyorlar. Ama ben asla vazgeçmeyeceğim çünkü vazgeçip boyun eğersem bizi korkutma çabalarını daha da ileri götürecekler” diyor.

STÜDYO VOA

ABD üniversitelerinde Gazze protestoları yayılıyor - 24 Nisan
lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:29:22 0:00
XS
SM
MD
LG