Türkiye ile Avrupa Birliği arasındaki en yüksek karar organı olan Ortaklık Konseyi, cuma günü Brüksel’de 50. kez toplanıyor. Vize alanında son gelişme olumlu bir hava yaratsa da bunun ilişkilerin geneline yansıdığını söylemek mümkün değil. Türkiye önüne konulan siyasi engelleri aşamamanın sıkıntısını yaşarken Avrupa Birliği de Ankara’nın oyunu oynama şeklinden rahatsız. Müzakere ve reform sürecinde yaprak kıpırdamaması nedeniyle oluşan karamsar havayı dağıtmak için Avrupa Birliği Komisyonu tarafından icat edilen “pozitif gündem” iyiden iyiye odağa yerleşmeye başladı. Ortaklık Konseyi’nde Türkiye’nin önüne konulacak AB’nin ortak tutum belgesinin de daha önceki belgelerle kıyaslandığında büyük farklılıklar içerdiğini söylemek oldukça zor.
Avrupa Birliği’nin özgürlükler alanında en endişeli olduğu başlıkların başını ifade özgürlüğü çekmeyi sürdürüyor. Bu bağlamda gazeteciler, yazarlar, akademisyenler ve insan hakları savunucuları aleyhine açılan çok sayıda dava, tutuklamalar ve sıkça kapatılan internet siteleri endişe kaynağı olma özelliğini koruyor.
Yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı ile asker-sivil ilişkilerinde atılan adımlara olumlu bakan Avrupa Birliği demokratik açılımın beklenen sonuçları doğurmamasından yakınıyor. Bu konuda somut adım atılması çağrısını yineleyen Avrupa Birliği, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile Başbakan Recep Tayyip Erdoğan arasında yapılan son görüşmeyi not ediyor ve yeni anayasa çalışmalarını kapsayıcı bir yaklaşımla ilerletilmesinden, tüm siyasi partiler ile sivil toplumun katılımının sağlanmasından duyulan memnuniyeti dile getiriyor. Terör saldırılarına şiddetli kınama ve Türk halkıyla dayanışma da Avrupa Birliği’nin vurguları arasında yer alıyor.
Türkiye’nin dış politikada oynadığı aktif rol bu yıl da Ankara’nın hanesine olumlu puan olarak yazılıyor. Dış politikanın Avrupa Birliği’nin politikalarıyla uyumlu hale getirilmesi ise Brüksel’in en önemli beklentilerinden birini oluşturuyor. Suriye krizinin insani boyutuna ilişkin olarak Türkiye’nin üstlendiği rol de Avrupa Birliği’nin övdüğü unsurlar arasında yer alıyor.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararlarının tamamının uygulanması konusundaki çabaların artırılması çağrısında bulunan Avrupa Birliği, hakim ve savcıların eğitimine de hız verilmesi gereği üzerinde duruyor.
Dini özgürlükler, dini azınlıkların ve Alevilerin hakları, Fener Rum Patriği’nin ekümenik sıfatını kullanmasına izin verilmesi, kadın-erkek eşitliği, namus cinayetleri ve kadına yönelik şiddetle mücadele ile çocuk hakları Avrupa Birliği’nin ilerleme beklediği diğer alanlar arasında yer alıyor.
1 Temmuz’da Avrupa Birliği Dönem Başkanı olacak olan Rum Kesimi’ne yönelik olarak Türkiye’den gelen “tanımama” vurgusundan üzüntü duyduğunun altını çizen Brüksel, ilişkilerin normalleştirilmesi, Ek Protokol’ün uygulanması gibi konularda da geleneksel mesajlarını bu yıl da veriyor.
Toplantıda Türkiye’yi Avrupa Birliği Bakanı Egemen Bağış, Avrupa Birliği kanadını ise Komisyon’un Genişlemeden Sorumlu Üyesi Stefan Füle ile Dönem Başkanı Danimarka’nın Avrupa İşleri Bakanı Nicolai Wammen temsil edecek.
Avrupa Birliği’nin özgürlükler alanında en endişeli olduğu başlıkların başını ifade özgürlüğü çekmeyi sürdürüyor. Bu bağlamda gazeteciler, yazarlar, akademisyenler ve insan hakları savunucuları aleyhine açılan çok sayıda dava, tutuklamalar ve sıkça kapatılan internet siteleri endişe kaynağı olma özelliğini koruyor.
Yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı ile asker-sivil ilişkilerinde atılan adımlara olumlu bakan Avrupa Birliği demokratik açılımın beklenen sonuçları doğurmamasından yakınıyor. Bu konuda somut adım atılması çağrısını yineleyen Avrupa Birliği, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile Başbakan Recep Tayyip Erdoğan arasında yapılan son görüşmeyi not ediyor ve yeni anayasa çalışmalarını kapsayıcı bir yaklaşımla ilerletilmesinden, tüm siyasi partiler ile sivil toplumun katılımının sağlanmasından duyulan memnuniyeti dile getiriyor. Terör saldırılarına şiddetli kınama ve Türk halkıyla dayanışma da Avrupa Birliği’nin vurguları arasında yer alıyor.
Türkiye’nin dış politikada oynadığı aktif rol bu yıl da Ankara’nın hanesine olumlu puan olarak yazılıyor. Dış politikanın Avrupa Birliği’nin politikalarıyla uyumlu hale getirilmesi ise Brüksel’in en önemli beklentilerinden birini oluşturuyor. Suriye krizinin insani boyutuna ilişkin olarak Türkiye’nin üstlendiği rol de Avrupa Birliği’nin övdüğü unsurlar arasında yer alıyor.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararlarının tamamının uygulanması konusundaki çabaların artırılması çağrısında bulunan Avrupa Birliği, hakim ve savcıların eğitimine de hız verilmesi gereği üzerinde duruyor.
Dini özgürlükler, dini azınlıkların ve Alevilerin hakları, Fener Rum Patriği’nin ekümenik sıfatını kullanmasına izin verilmesi, kadın-erkek eşitliği, namus cinayetleri ve kadına yönelik şiddetle mücadele ile çocuk hakları Avrupa Birliği’nin ilerleme beklediği diğer alanlar arasında yer alıyor.
1 Temmuz’da Avrupa Birliği Dönem Başkanı olacak olan Rum Kesimi’ne yönelik olarak Türkiye’den gelen “tanımama” vurgusundan üzüntü duyduğunun altını çizen Brüksel, ilişkilerin normalleştirilmesi, Ek Protokol’ün uygulanması gibi konularda da geleneksel mesajlarını bu yıl da veriyor.
Toplantıda Türkiye’yi Avrupa Birliği Bakanı Egemen Bağış, Avrupa Birliği kanadını ise Komisyon’un Genişlemeden Sorumlu Üyesi Stefan Füle ile Dönem Başkanı Danimarka’nın Avrupa İşleri Bakanı Nicolai Wammen temsil edecek.
