Yunanistan’daki son siyasi gelişmelerin Brüksel ile Atina arasındaki güveni zedelemesinin ardından Avrupa Birliği adımlarını daha temkinli atmaya başladı. Brüksel’de bir araya gelen Euro Bölgesi maliye ve ekonomi bakanları Yunanistan’ın borçlarını döndürebilmesi için yaşamsal öneme sahip olan 8 milyar Euro tutarındaki yardım dilimini serbest bırakmak için yazılı taahhüt talep etti.
Lüksemburg Başbakanı ve Euro Bölgesi Başkanı Jean Claude Juncker, Euro Bölgesi bakanlarının yardım dilimini serbest bırakmak için Yunanistan’da yeni hükümeti oluşturacak siyasi parti liderlerinden son Avrupa Birliği Zirvesi’nde üzerinde anlaşılan yardım planına bağlı kalacakları konusunda taahhüt içeren ortak bir mektup talep edilmesinin kararlaştırıldığını söyledi. Yunanistan’ın önümüzdeki birkaç ay içinde seçime gideceği düşünüldüğünde ilgili tüm siyasi partileri bağlayıcı nitelikteki bir taahhüt mektubunun önemi daha da artıyor. AB Komisyonu Başkan Yardımcısı Olli Rehn de kaybolan güven ortamına dikkat çekerek bunu yeniden oluşturmanın tüm Yunan siyaset sınıfı açısından büyük önem taşıdığını ifade etti.
"Zamanı iyi kullanmıyorlar"
Avrupa Birliği’nin Yunanistan’la ilgili en önemli sıkıntılarından birini de Atina’nın kendisine verilen desteğe rağmen zamanı iyi kullanamaması oluşturuyor. Brüksel aylardır Yunanistan’ı hızlı adım atması ve taahhütlerini bir an önce yerine getirmesi için uyarıyordu. Gelinen aşamada, Avrupa Birliği’nin bu yönde adım atılması için oluşturduğu yoğun baskı ortamının da etkisiyle kurulmaya çalışılan ulusal birlik hükümeti de Brüksel tarafından yerinde ancak gecikmiş bir adım olarak değerlendiriliyor. Juncker de konuyla ilgili olarak yaptığı değerlendirmede, bunun aylar öncesinde atılmış olması gereken bir adım olduğunu vurguladı.
İtalya da gündemdeydi
Euro Bölgesi bakanlarının bir başka önemli gündem maddesini İtalya oluşturdu. İtalya Ekonomi Bakanı Giulio Tremonti, Başbakan Silvio Berlusconi’nin geçen ay Avrupa Birliği liderlerine gönderdiği mektupta yer alan mali reformlarla ilgili taahhütlerin yerine getirileceği konusunda güvence verdi. Mektupta yer alan reformlar arasında bütçenin dengelenmesi, emeklilik sisteminde değişikliğe gidilmesi ve işgücü piyasasıyla ilgili düzenlemeler gibi önlemler yer alıyor. Rehn, bu mektupta yer alan unsurların hayata geçirilmesinin İtalya açısından yaşamsal öneme sahip olduğunu belirterek, bu hafta bitmeden İtalya’ya mektupla ilgili teknik içerikli bir cevap gönderileceğini söyledi.
Kaynak kapasitesini yükseltme konusunda karar çıksa da bunun pratikte nasıl yapılacağı henüz netleştirilemeyen Avrupa Mali İstikrar Fonu (EFSF) da Euro Bölgesi bakanlarının gündemindeydi. Kaynak düzeyinin 440 milyar Euro düzeyinden 1 trilyon Euro düzeyine çıkarılması öngörülen EFSF’in CEO’su Klaus Regling, bir ya da daha fazla ortak yatırım fonu oluşturulması yoluna gidileceğini söyledi. Daha önce özel amaçlı yatırım aracı olarak adlandırılan yöntemin yerini alacak yeni yaklaşımla özel yatırımcılardan, Avrupa dışındaki ülkelerden ya da Uluslararası Para Fonu’ndan kaynak toplanmaya çalışılacak. Yatırımcılara olası kayıplar için bazı güvenceler verilmesi de gündemde. Regling, garantinin her ülkenin durumuna göre değişeceğinin altını çizdi.
Asıl sorun ise parayı kimin vereceği. Şu ana kadar Avrupa Birliği’nin umut bağladığı Çin, Rusya ya da Brezilya gibi ülkelerden somut taahhüt gelmemesi potansiyel yatırımcılarla yapılacak görüşmelerin Brüksel’i zorlayacağını gösteriyor.
