Erişilebilirlik

13 Aralık 2004 - 2004-12-13


Dünyanın önde gelen 8 ülkesinin eski dışişleri bakanları, İran konusunda ortak bir bildiri yayınlayarak radikal bir rejimin nükleer silah sahibi olmasını önlemek için Amerika ile Avrupa’nın ortak bir anlayış içinde hareket etmesi çağrısında bulunuyor. Washington Post’un yayımladığı ortak bildiride Amerika’dan Madeleine Albright, İngiltere’den Robin Cook, Fransa’dan Huber Vedrine, İtalya’dan Lamberto Dini, Kanada’dan Lloyd Axworthy, Danimarka’dan Niels Helveg Petersen, İspanya’dan Ana Palacio ve Hollanda’dan Jozias van Aartsen’in imzaları yer alıyor. Avrupa-Amerika ilişkilerinde işbirliği anlayışı yerine rekabet ve gerginliğin öne çıkmasından duydukları rahatsızlığı ifade eden eski bakanlar, İran’a karşı izlenecek politikalar konusunda da şu önerilerde bulunuyor:

"Avrupa ve Amerika İran’la bir çatışmaya girme seçeneğine başvurmamalıdır ama aynı zamanda Ortadoğu gibi her an parlayabilecek bir bölgede, yeni bir nükleer silah programı geliştirilmesini önlemek için gerekli olursa böyle bir çatışmadan da kaçınmamalıdır. İran’a, istediğini söylediği, sivil bir nükleer program ile uluslararası topluluğa ihtiyaç duyduğu güvenceleri veren bir anlaşma bütün ülkelerin çıkarınadır. Amerika ve Avrupa, birlikte davranarak, bu amaca ulaşmak için sabır ve kararlılıkla mümkün olduğunca baskı yapmalı ve bu amaca ulaşılamaması olasılığına da hazır olmalıdır."

New York Times gazetesinde, Deniz Kuvvetleri Akademisi Profesörü Veli Nasr ve San Diego Üniversitesi Profesörü Ali Gheissari’nin İran konusunda yazdığı ortak bir makale dikkat çekiyor. İran’da Devrim Muhafızları’nın mollalar karşısında askeri, siyasi ve ekonomik açılardan giderek güç kazandığı vurgulanan makalede, sertlik yanlısı bu grubun İran’ın füze programı ile nükleer teknoloji çabalarını da denetlediği ifade ediliyor:

"Eğer Amerika İran’ın nükleer hedeflerini değiştirmek istiyorsa, sadece mollalar içinde değil Devrim Muhafızları içinde de karar alma süreçlerini etkilemelidir. İşte bu nedenle, sadece ekonomik yaptırımlar ve askeri tehdit içeren sopa politikası işe yaramayacaktır. Bu yaklaşım, Devrim Muhafızları’nın siperlerini kazıp milliyetçi duygulara seslenerek siyasi konumlarını güçlendirmesine hizmet edecektir. Mevcut durum, Avrupalı müttefiklerimizin nükleer politika konusunda sürdürdüğü görüşmeleri tamamlayan daha akılcı politikaları gerektiriyor."

Christian Science Monitor ise, Avrupa Birliği’nden esinlenerek oluşturulan Güney Amerika Milletler Topluluğu ile Güney Asya’da Çin ve on ülkenin kurduğu ekonomik topluluktan hareketle, dünyanın birbirinden soyutlanmış bloklara bölündüğü görüşüne yer veriyor. Amerika’nın bu blokların dışında kaldığını savunan gazete, söz konusu girişimlerin başarılı olması halinde küresel serbest ticaret çabalarının da büyük bir darbe alacağı görüşüne yer veriyor:

"Çok sayıda ikili anlaşmalarla küresel ticareti yamalı bohçaya çevirmek, küresel ticaretin gelişimi konusunda bir karmaşa ve engel oluşturabilir ve bölgesel korumacılık anlayışını güçlendirebilir. Ayrıca dünyanın siyasi bloklara bölünmesine de yol açabilir. Örneğin Çin ve Avrupa Birliği büyük bir ekonomik faaliyetin merkezi ve siyasi ortak olurken, Amerika kendini kenarda kalmış bir durumda bulabilir."

İsrail Başbakanı Ariel Şaron’un Gazze’den çekilme planını hayata geçirmek için ana muhalefetteki İşçi Partisi’ne hükümete katılma önerisinde bulunmasını cesur bir adım olarak değerlendiren New York Post, Şaron’un siyasi geleceğini riske atma pahasına bu girişimde bulunmasını gerçekçi bir tavır olarak yorumluyor:

"Bugün Gazze’de yaklaşık 7,500 Yahudi yerleşimci, bu bölgeyi bir milyondan fazla düşman Filistinli ile paylaşıyor. Bu yerleşimcilerin Filistinlilerle yapılacak makul bir barış anlaşması çerçevesinde burada kalması mümkün görünmüyor. Şaron’un bu yerleşim birimlerinden vazgeçme kararı, jeopolitik bir gerçekliğin farkına varılmasıdır."

XS
SM
MD
LG