Afganistan’da devlet başkanlığı seçimini kazanan Hamid Karzai’nin yemin ederek göreve başlamasını bu ülke için çok önemli bir gelişme olarak değerlendiren New York Times, demokratik sürecin tamamlanması açısından parlamento seçimlerinin yapılmasının da büyük bir önem taşıdığını vurguluyor. Birkaç kez ertelenen parlamento seçimlerinin Nisan’da yapılmasının planlandığını hatırlatan gazete, devlet başkanlığı seçiminden farklı olarak bu seçimin bütün ülke çapında kampanya yürütülmesini gerektireceğini belirtiyor ve bunun da güvenlik sorununu yeniden gündeme getirdiğini ifade ediyor:
'Bush yönetimi, Taleban militanlarının saldırılarının önlemesi konusunda Pakistan devlet başkanı General Pervez Müşerref’e baskı yapmayı sürdürerek seçimlerin güvenliğinin sağlanmasına katkıda bulunabilir. NATO öncülüğündeki uluslararası güç de operasyonlarını Afganistan’ın bütününe yaymalı ve özel milislerin silahsızlandırılması konusunda daha enerjik bir tavır izlemelidir. Seçim görevlilerinin kaçırılması gibi tehlikelere rağmen, Birleşmiş Milletler, Afgan seçmenlerin Ekim ayında gösterdiği kadar cesaret göstererek Kabil dışında daha fazla çalışmayı göze almalıdır.'
Irak’ın işgalden bu yana geçen süreye rağmen işlerin iyiye değil, kötüye gittiği yönündeki basına sızan CIA değerlendirmesini hatırlatan Boston Globe, Bush yönetimini bu değerlendirmeyi ciddiye almaya çağırıyor. Bush yönetiminin geçmişte de politikalarını oluştururken, kötü haberleri görmezden geldiğini savunan gazete, hoşa gitmeyen gerçeklerin yok sayılmasının vahim sonuçlar doğuracağı uyarısında bulunuyor:
'Eğer Bush Irak’ta bugün varolan sorunlara yol açan yanlışlıklar dizisine bir son vermek istiyorsa, gerçeklerin dürüst bir şekilde bildirilmesini istediğini, izlediği politikaların işe yaramadığını gösteren analizlerden korkmadığını açıkça söylemelidir. Irak’taki koşulların gerçekçi bir biçimde anlaşılması halinde bile bu ülkenin iç savaşa sürüklenmesini önlemek zaten yeterince zor olacaktır. Ancak Bush, kötü haberleri duymak istemezse, bu imkansız bir hale gelecektir.'
USA Today gazetesi ise, istihbarat reformu konusunda sonunda bir anlaşmaya varılmasını ulusal güvenlik açısından bir zafer olarak tanımlıyor. Bu başarıda, 11 Eylül saldırıları sırasında yakınlarını kaybeden ailelerin çabalarının büyük etkisi olduğunu belirten gazete, istihbarat reformuna karşı çıkan Kongre üyelerini de, ordu üzerindeki siyasi güçlerini kaybetmekten korkmakla suçluyor:
'Washington’da, yerinden oynatılması en zor şeyler, kendi etkinliklerini korumak için birlikte davranan bürokratlar, generaller ve Kongre üyeleri, kamuoyu baskısına boyun eğerek reformları engellemekten vazgeçmek zorunda kaldı. Sonuçta, Amerika, daha geçen hafta öldüğü ilan edilen istihbarat reformunun gerçekleştirilmesi noktasına gelmiş bulunuyor.'
Amerikan Boeing firması ile Avrupa’nın Airbus uçakları arasındaki rekabeti değerlendiren Washington Post yazarı Robert Samuelson, Airbus’ın sektörde liderliği ele geçirdiğini ileri sürüyor. Bunda Avrupa Birliği’nin Airbus’a yaptığı sübvansiyonların büyük bir rol oynadığını kaydeden yazar, Amerikan Kongresinin Boeing’i korumak için harekete geçmesi gerektiği görüşünde:
'Eğer Avrupalılar, sübvansiyonlardan vazgeçmezse, Kongre, Airbus’ın, Amerika içinde uçuş yapan havayolu şirketlerine uçak satmasını yasaklamalıdır. Muhtemelen, Avrupa da Boeing’in satış yapmasını yasaklayacaktır. İtiraf etmek gerekir ki, bu korkunç bir çözüm. Hem Amerika’nın hem Avrupa’nın zarar göreceği daha büyük bir ticaret savaşı riskini barındırıyor. Ancak Avrupa’ya “siz bizim büyük firmalarımızı hedef alırsanız, biz de sizin büyük firmalarınızı hedef alırız” mesajını vermek için bu riske girmek gerekebilir.'