Erişilebilirlik

'İran'da Rejim Nükleer Silahtan da Tehlikeli' - 2004-12-03


Hafta başında nükleer faaliyetlerini durdurma sözü veren İran’dan bu konuda çelişkili açıklamalar geliyor. Yaptırım amacıyla Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ne sevk edilmekten kıl payı kurtulan İran’da son olarak, eski Devlet Başkanı Ali Ekber Haşimi Rafsancani konuştu ve ülkesinin altı ay sonra uranyum zenginleştirme programını yeniden başlatabileceğini söyledi. İran’ın nükleer teknolojide ne aşamada olduğu henüz açıklık kazanmadı. Bundan dolayı, nükleer güce sahip bir İran’a karşı nasıl bir tutum izlenmesi gerektiği konusu, uzun bir süre tartışılacak.

İranlı muhalefet lideri Esat Hümayun, bu ülkedeki molla rejiminin çökmekte olduğunu söylüyor. Amerika’da yaşayan Humayun, Tahran rejimiyle müzakere masasına oturma çabalarına karşı çıkıyor.

İranlı muhalif lidere göre, Batılı ülkeler, Devlet Başkanı Muhammed Hatemi çevresinde toplanan güçsüz, aynı zamanda dindar reformcular tarafından yönlendiriliyor. Hümayun, İran’ın geleceğini reformcu dindar kesimde değil, tam aksine, giderek büyüdüğünü iddia ettiği, demokrasi yanlısı laik milliyetçi güçlerin elinde görüyor.

Hümayun, "Bence çözüm İran halkının elinde, ancak halkın desteğe ihtiyacı var. Amerika büyük isteklilikle, açık bir şekilde İran halkına kucak açmalı. Başkan Bush daha önce de İran halkını destekledi. Ancak Bush Yönetimi’ndeki farklı sesler, İran halkının kafasını karıştırdı," diyor.

Cornell Enstitüsü’nde görevli Esat Hümayun, İran’daki laik güçlerin ancak tanınma yoluyla meşruluk kazanabileceğini , bunun da parasal ya da örtülü yardım değil, demokratik toplumların koşulsuz siyasi ve manevi destekleriyle gerçekleşebileceğini savunuyor. İslamcı militan akımların kökünün İran’daki rejime dayandığını önesüren Hümayun, rejimin değişmesi halinde , terörizmin yayılmasının da durdurulabileceğini belirtiyor.

Muhalif lider, "İran resmi tutumunu değiştirmedikçe, Ortadoğu’da hiçbir şekilde barış olmaz. İran’ın bu tutumunu değiştirmesi de, din esaslı bir devletten, laik ve demokratik bir düzene geçişle gerçekleşebilir," diye konuşuyor.

Esat Hümayun, İran’ın nükleer silah edinme arzusunun, diğer ülkeleri tehdit etmekten çok, kendi yıkılmakta olan rejimine yönelik iç siyasi desteği artırma çabasından kaynaklandığını iddia ediyor. Washington’da görevli strateji uzmanlarından Yossef Bodansky’nin çalışmasına atıfta bulunan Hümayun, İran’ın halen Sovyetler Birliği’nin eski Müslüman cumhuriyetlerinden ya da Kuzey Kore’den nükleer başlık elde etmiş olduğu görüşünde.

İran’a askeri müdahaleye karşı çıkan Hümayun, bu ülkeye saldırmanın sonuçlarının, tahmin edildiğinden de kötü olabileceğini kaydediyor. İranlı muhalif lidere göre bu ülkede gerekli siyasi değişiklik, dış destekle, ancak içeriden yapılmalı. Bir İnternet sayfasında yazan Hümayun, İran’ın kitle imha silahları alanında gelişme gösterdiğini, bu silahları ellerine geçirebilecek militan ve teröristlerin, Irak’tan daha fazla soruna yol açabileceği uyarısında bulunuyor.

Merkezi Washington’da bulunan CATO Enstitüsü’nde görevli dış politika uzmanı Leon Hadar ise, dikkatleri İran’ın nükleer gücüne fazla çevirih sorunun özünden uzaklaşılmaması gerektiği görüşünde.

Hadar, "Uzun vadede, İran gibi, hatta Türkiye ve Brezilya gibi birçok bölgesel güç, ulusal güvenlik gerekçelerini göstererek nükleer silah arayışlarına girecek. Bunun İran’ın radikal İslamcıların elinde olmasıyla bir ilgisi yok," diye konuşuyor.

Hadar, İran’ın son derece zorlu jeostratejik konumuna dikkat çekiyor. Bu ülke, Hindistan, Pakistan, Rusya, İsrail ve şimdi de Irak’a giren Amerika gibi birçok nükleer güç tarafından çevrilmiş durumda. Uzmana göre nükleer silahlara sahip olmak aslında o kadar da kötü değil. Pakistan ve Hindistan’ın nükleer silahlara sahip olması, bu iki ülkenin Keşmir sorunu yüzünden üçüncü bir savaşa girmesine engel oldu. Sonuçta Hadar, Ortadoğu’da da bir nükleer güç dengesi olmasının, istikrar sağlayıcı bir unsur olduğuna inanıyor.

Leon Hadar, Amerika’nın İran’la müzakere masasına oturmasının zamanı olduğunu belirtiyor. American Conservative adlı dergiye yazan Hadar, Çin’deki kültür devrimi sırasında eski Amerikan Başkanı Nixon’ın bu ülkeye yaklaşımını örnek gösteriyor. Hadar o dönemde Çin’in kendi halkına baskı yapmasına rağmen, Nixon’un Çin’le ilişkilerine gerçekçi ve Amerika’nın ulusal çıkarları zemininde yaklaştığını vurguluyor.

Çin’deki tüm iç karışıklıklara rağmen, Washington bu ülkeyle bir anlaşmaya vardı ve Çinlilerle ilişkilerini yumuşatmayı başardı. Bu süreç iki ülkenin diplomatik ilişki kurmasıyla sonuçlandı. İran’la da böyle bir süreç başlatmamamız için bir gerekçe görmüyorum.

Leon Hadar, yönetimde güçlenen İranlı muhafazakarların, ılımlılardan daha fazla görüşmeye hazır olabileceğine dikkat çekiyor..Hadar, Çünkü muhafazakarların Amerika’nya karşı yumuşak olma suçlamasıyla karşılaşmayacağını vurguluyor.. Eski ulusal güvenlik danışmanlarından Zbigniew Brzezinski ve CIA eski başkanlarından Robert Gates’in önerilerine atıfta bulunan Hadar, Amerika’nın İran’la ciddi pazarlığa girmek yerine, nükleer silahlar gibi ana sorunların, adım adım bir çözüme ulaştırılması gerektiğini savunuyor.

XS
SM
MD
LG