Erişilebilirlik

AIDS'in Türkiye Cephesi - 2004-12-01


AIDS, sınır tanımayan sinsi bir salgın hastalık. Ve son istatistiklere göre bu veba dakikada 10 kişiyi pençesine alıyor. Bir diğer ifadeyle günde 14 bin kişi AIDS’e yakalanıyor.

Dünya Sağlık Örgütü, HIV ve AIDS'in uzun vadeli ekonomik ve sosyal etkilerinin tahminlerin çok üzerinde olduğunu belirtiyor.

Örgüt, AIDS'in tüm diğer sağlık sorunlarından daha büyük aciliyet taşıdığı görüşünde. Dünya Sağlık Örgütü, şu ana kadar görülen durum devam ederse, Orta ve Güney Afrika ülkelerinin ekonomik çöküş ile karşı karşıya kalabileceğini belirtiyor.

Hastalığın Türkiye’deki etkilerini ve mücadele çalışmalarını bu alanda çalışmalarda bulunan iki uzmana sorduk.

Hastalığa yol açan HIV virüsünün keşfinden bu yana geçen 20 yılı aşkın sürede Dünya genelinde 20 milyondan fazla kişi AIDS’ten yaşamını yitirdi. Türkiye’de ise bu hastalıktan ölenlerin sayısı yüzlerle ifade ediliyor. AIDS hastalığı ve HIV virüsünün ne kadar yaygın olduğu konusunda açıklanan son rakamlara göre, hastalığın yayılmaya devam ettiği ve geçen yıl 38 milyon kişinin virüsü taşıdığı belirlendi.

Peki bu tabloda Türkiye’nin yeri ne? Sağlık Bakanlığı’nın verilerine göre AIDS’li sayısı 2004 yılında 20 yeni vaka, 70 de yeni taşıyıcı ile 1802 oldu.

Ankara Hacettepe Üniversitesi’ne bağlı hizmet veren Cinsel Sağlık Eğitim ve Danışma Merkezi görevlisi psikolojik danışmanı Dolunay Polat ise, sayının, “bilinenin hayli üzerinde” olduğunu düşünenlerden. 70 milyonluk bir nüfusu barındıran Türkiye’de çoğunluğu genç nüfusun oluşturduğuna dikkat çeken Polat, hastalık konusunda bilinçlendirmede hedef kitle olarak 15-24 arası yaş grubunu seçtiklerini vurguluyor.

Günümüzde hastalıkla mücadele için hiç olmadığı kadar çok siyasi ve parasal destek veriliyor ancak AIDS dünyada hala gençler arasında en önde gelen ölüm nedeni.

İşgücünü oluşturan bu kesiminin ölümü, kalkınmakta olan ülkeler üzerindeki ekonomik yükün taşınamaz bir hale gelmesi demek.

Bu nedenle gençlere yönelik bilinçlendirme çalışmaları hayati önem taşıyor.

Türkiye’de bilinçlendirme konusunda sorunlar yaşandığını anlatan ve bunun toplumsal değer yargıları ve tabulardan kaynaklandığını söyleyen Cinsel Sağlık Eğitim ve Danışma Merkezi görevlisi psikolojik danışman Dolunay Polat, ulaşmakta güçlük çektikleri kitlenin ise ev kadınları olduğuna dikkat çekiyor.

Dünyanın en acil çözüm bekleyen kamu sağlığı sorunu olarak nitelenen HIV/AIDS ile mücadelede başarılı olunması, şüphesiz daha fazla parasal kaynak sağlanmasına ve siyasi iradeye bağlı.

Peki Türkiye’de hükümetin konuya yaklaşımı ve çalışmaları nasıl? Devletin bu konudaki çabaları yeterli mi?

AIDS konusunda, Türkiye’nin önde gelen sivil toplum kuruluşlarından olan “AIDS Savaşım Derneği” Genel Sekreteri Ayşe Kayahan, bu soruya “hayır” yanıtını veriyor.

Türkiye’de kaç kişinin HIV pozitif olduğunu kesin olarak söyleyebilmek mümkün değil bu nedenle eldeki istatistiki bilgiler kullanılarak bir tahmin yapılıyor.

Kesin sonuçlara ulaşılamaması, hükümetlerin, yardım kuruluşlarının ve doktorların uzun dönemli planlar yapmalarına olanak vermiyor. Gelecekte kaç kişinin AIDS ve HIV tedavisine ihtiyaç duyacağı kestirilemiyor.

AIDS hastalarının oranının bilinmemesinin, bir diğer ifadeyle tahmin edilemeyişinin nedenlerinin yoksulluk, toplumsal tabular, cinsel yolla bulaşan diğer hastalıkların yaygın olması, kadının toplumdaki zayıf statüsü ve aile içi şiddet olduğu da dile getiriliyor.

Sağlık Bakanlığı’nın son verilerine göre, 1802 AIDS hastasının büyük çoğunluğu 20-49 yaşları arasında. Hastalık dünyanın birçok ülkesinde olduğu gibi en çok korumasız cinsel ilişki nedeniyle bulaşıyor.

XS
SM
MD
LG