Erişilebilirlik

18 Kasım 2004 - 2004-11-18


Türkiye’de uzun bir süre gündemden düşmeyen ve Başbakanlık İnsan Hakları Danışma Kurulu tarafından hazırlanan Azınlıklar Raporuyla ilgili tartışmalar Christian Science Monitor’un sayfalarına da yansımış. Gazetenin muhabiri Yigal Schleifer, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile Dışişleri Bakanı Abdullah Gül’ün raporla aralarına bir mesafe koyduğunu belirtiyor ve tartışmalara sadece Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliği bağlamında yaklaşılmasının yeterli olmayacağını savunuyor:

'Buradaki uzmanlara göre, bu tartışma daha derinlerdeki bazı görüşleri yansıtıyor. Uzmanlara göre, yaşanan mücadele, Birinci Dünya Savaşı ve sonrasında geliştirilen Türk ulusal kimliği ile giderek güçlenen daha kapsayıcı ve çok kültürlü bir toplum yaratma isteği arasında...'

New York Times’da ise, İrşad Manji’nin Avrupa’nın İslamiyet’e yaklaşımıyla ilgili bir makalesi dikkat çekiyor. Manji 'İslam’ın Sorunu: Bir Müslüman’ın Dinde Reform Çağrısı' adlı bir kitabın yazarı. Kendisi gibi İslamiyet’te reformu savunan liberal bir Müslüman’ın bile Avrupa’da rahat olmadığını belirten Manji, Kuzey Amerika’nın tersine Batı Avrupa’nın din olgusuna hala önyargılarla yaklaştığını savunuyor. Avrupa’nın laiklik anlayışını eleştiren yazar, Türkiye’nin Avrupa birliği üyeliğine gösterilen tepkileri de buna bağlıyor:

'Müslümanların kitlesel göçü, inancı yeniden kamusal alana taşıyor ve Batı Avrupa’da Aydınlanma sonrası yeni bir modernite yaratıyor. Dinin geri dönüşü, Fransız Devriminden bu yana egemen olan laik hümanizmi tehdit ediyor. Buna karşılık inançlı insanların akını karşısında Aydınlanma değerlerini kaybetmeye başladıklarından korkan Batı Avrupalılar, İslam aleminde kendi değerleriyle çeliştiği için ithal değerlere karşı çıkanlara sempati duyuyor. Aslında her iki grup da, kimliklerini koruma yanlısı bir anlayışla hareket ediyor.'

New York Post yazarlarından Amer Taheri ise, Başkan Bush’un Ortadoğu ve Kuzey Afrika’yı demokratikleştirme planını mercek altına alıyor:

'Söz konusu ülkelerin hepsi sosyal, siyasi ve ekonomik gelişmenin farklı aşamalarında bulunuyor. Bazı ülkelerde, Amerika ve müttefikleri tarafından diplomatik, siyasi ve ekonomik açıdan desteklenmesi gereken değişim ve reform mekanizmaları bulunuyor. Ancak birkaç ülke, bu tür mekanizmalardan tamamen yoksun. Bu ülkelerde demokrasiyi empoze etmek için değil, ama demokrasinin önündeki engelleri kaldırmak için ekonomik yaptırımlara ve bir ölçüde askeri güce ihtiyaç duyulabilir.'

Washington Times, iki nükleer güç olan Hindistan ve Pakistan’ı sık sık savaşın eşiğine getiren Keşmir sorununa çözüm arayışlarını ele alıyor. Yeni Hint hükümetinin gerginliği azaltmaya yönelik adımlar attığını vurgulayan gazete, Amerika’nın da Keşmir sorununa yaklaşırken, konunun uluslar arası terörle bağlantısını göz önünde bulundurması gerektiğini belirtiyor:

'Pakistan ve Hindistan 1947’den bu yana Keşmir sorunu nedeniyle iki kere savaştı. O zamanlar iki ülke de nükleer silahlara sahip değildi. Şimdi ise durum farklı. Yeni bir savaşın felaket getireceğini ve her iki ülkenin de bundan kaçınmak istediğini belirtmeye gerek yok. Keşmir sorunu, İslamcı hareketi beslediği için, barış görüşmelerinin başarısı Amerika öncülüğündeki anti-terör mücadele açısından da önem taşıyor.'

XS
SM
MD
LG