Erişilebilirlik

9 Kasım 2004 - 2004-11-09


Amerikan askerlerinin Irak’ın Felluce kentine başlattığı saldırı manşetlerdeki yerini bugün de koruyor. Felluce operasyonunun işgal sonrası en büyük askeri harekat olduğunu vurgulayan USA Today, Irak’ta istikrarın sağlanması için kentin denetiminin isyancılardan alınması gerektiği görüşüne yer veriyor. Ancak gazete, Felluce’nin alınmasıyla yeni bir dönemin başlayacağını belirterek, gerilla savaşının sonucunun bir bölgenin ele geçirilmesine değil, Irak halkının isyancıları koruyup korumayacağına bağlı olduğunu savunuyor:

"Bir muharebeyi kazanmak ancak savaşı kaybetmek mümkün. Başarının sürekliliği daha farklı göstergelere bağlı. Bunlardan biri yabancı savaşçıların, özellikle de Ebu Musab El Zerkavi ile yandaşlarının ne olacağıdır. Daha karmaşık bir hedef ise Irak’ın Sünni nüfusunu kazanmak ve onları siyasi sürece katılmaya ikna etmek. Bu ise hiç de kolay değil. Amerika’nın Felluce’deki zaferi, Sünnilerin kendini beğenmişliğini kırabilir. Ancak bu iyimser bir senaryo. Diğer yerlerdeki gerilla örneklerini takip ederek başka bir gün farklı bir yerde savaşmak üzere ortalıktan kaybolabilirler."

Washington Post ise, Fransa, Almanya ve İngiltere dışişleri bakanlarının bir kez daha İran’la nükleer programı konusunda bir anlaşmaya varmak üzere olduğunu hatırlatıyor ve Amerika’nın yine devre dışı kaldığını yazıyor. Bush yönetiminin ilk döneminde İran’a karşı zayıf kaldığını ve Avrupalı müttefikleriyle birlikte çalışmayı başaramadığını kaydeden gazete, Başkan Bush’un şimdi her iki alanda da daha farklı bir tavır izleme şansına sahip olduğu yorumunda bulunuyor:

"Bush’un atması gereken ilk ve en acil adım, danışmanları arasındaki kavgaya son vererek bir strateji belirlemesidir. İran’ın nükleer bomba üretmesini engellemenin yolu, Amerika’nın, Fransa ve Almanya ile ilişkilerinin yeniden düzelmesine dayalı ortak bir Batı stratejisinin izlenmesinden geçiyor. Avrupalılar, İran’la bu hafta bir anlaşmaya varsa da varmasa da, nükleer silahlara sahip bir İran’ın kabul edilemez olduğu ilkesini mutlak bir şekilde öne çıkarmak zorunda kalacak. Bu da diplomatik çabaların başarısızlığının yaptırımlara giden yolu açması demektir. Buna karşılık Bush da, Tahran’la pazarlığın sonuçlarına Amerika’nın da katılacağını kabul etmelidir. Bu tatsız bir yöntem olabilir ama haydut bir devlet nükleer güç olmaya giderken hiçbir şey yapmamaktan iyidir."

Christian Science Monitor, bilim adamlarının küresel ısınmayla ilgili uyarısını ele alıyor. 300 bilim adamının 4 yıllık araştırma sonucunda kuzey kutbunda ısınmanın dünya ortalamasının iki katı olduğunu belirlediğini hatırlatan gazete, küresel ısınmaya karşı Kyoto protokolünü onaylamayı reddeden Bush yönetimini, tavrını gözden geçirmeye çağırıyor:

"Küresel ısınmanın etkilerini tersine çevirmek kolay ya da çabuk olmayacak. Bu, yıllar sürebilir ve insanoğlunun atmosfere verdiği zararın ne kadar azaltılabileceği de bilinmiyor. Ayrıca Çin, Hindistan ve Brezilya gibi ülkeler Kyoto protokolünden muaf tutuluyor. Ancak Kuzey kutbundaki son gelişmeler, harekete geçilmesini gerektiriyor."

Boston Globe Hollandalı film yapımcısı ve yazar Theo Van Gogh’un geçen hafta bir radikal İslamcı tarafından öldürülmesinin ardından bu ülkede yaşanan gelişmeleri mercek altına alıyor. Cinayetin ardından camilere ve Müslümanlara yönelik saldırıların arttığını belirten gazete, Fas ve Türkiye’den göçmen gelmesine karşı çıkan aşırı sağcı politikacılara verilen desteğin arttığının da altını çiziyor:

"Irkçılar ve milliyetçiler geçmişte de olduğu gibi, kendi toplumlarının en ilkel reflekslerine, bilinmeyen yabancıdan duyulan korkuya, sesleniyor... Batı Avrupa’nın neredeyse bütün ülkelerinde, göçmen karşıtı bu kişiler, Kuzey Afrikalı ve Türk toplumlarından duyulan kaygıyı kendi çıkarları doğrultusunda kullanıyor. Bu da, uyuyan Avrupa otoriterliği canavarının yeniden harekete geçmesine neden olabilir."

XS
SM
MD
LG