Erişilebilirlik

'Müzakerelerin Hedefi Tam Üyelik Olmalı' - 2004-11-09


Washington’daki düşünce kuruluşlarından American Enterprise Enstitüsü’nde dün düzenlenen bir panelde Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne üyeliğinin birliğin geleceğine etkileri tartışıldı. Katılımcılar genelde Türkiye’nin üyeliğinin olası olumlu etkileri üzerinde dururken, ortaya çıkabilecek bazı olumsuz etkilere de dikkat çektiler.

Konuşmacılar arasında yer alan Avrupa Komisyonu yetkilisi Jonathan Davidson, üyeliğin olası etkilerini değerlendirirken, Avrupa Birliği üyesi bir Türkiye’nin Ortadoğu ve Kafkaslar gibi sorunlu bir bölgeye istikrar getireceğini söyledi. Davidson, bununla birlikte bazı grupların da, Türkiye’nin bu denli sorunlu bir bölgede yaşıyor olmasını, üyeliğe karşı çıkış gerekçesi olarak kullandıklarına da dikkat çekti. Davidson, OECD ülkeleri arasında en hızlı büyüme oranına sahip Türkiye’nin, bu dinamik yapısına rağmen, görece küçük olduğundan, Avrupa ekonomisi üzerinde büyük bir olumlu rol oynamayacağı görüşünü savundu. Avrupa Komisyonu yetkilisi, aksine, üyeliğin, altyapı ve uyumlaştırma için Türkiye’ye aktarılacak fonlar düşünüldüğünde, Avrupa Birliği bütçesine ağır bir yük getireceğini kaydetti. Davidson, üyelikle birlikte gelecek serbest dolaşım hakkının yoğun bir göç dalgası yaratacağı yolundaki kaygıların da, Avrupalılar arasında yaygın olduğuna dikkat çekti.

Türkiye’nin, kalabalık nüfusuyla, komisyon hariç diğer Avrupa kurumlarında önemli ölçüde söz sahibi olacağını da belirten Jonathan Davidson, üyeliğin ne zaman gerçekleşebileceği yolundaki kritik sorunun yanıtını verirken eski Komisyon Başkanı Günter Verheugen’in görüşlerini bir kez daha tekrarladı: "Doğası gereği görüşmeler açık uçludur. Dolayısıyla Komisyon görüşmelerin ne zaman biteceğini söyleyemiyor. Bununla birlikte konular son derece karmaşık ve geniş kapsamlı olduğundan üyeliğin 2014 yılından önce olacağını söylemek doğru olmaz. Karşılıklı uyum açısından bu süre şart: Avrupa’nın Türkiye’yi bünyesine kabul etmek, Türkiye’nin de Avrupa normlarına ulaşmak için bu süreye ihtiyacı var."

Hollandalı yeşil parlamenter Joost Lagendijk de Türkiye’nin üyeliğe alınmasının, Batı ile İslam dünyası arasındaki çatışmanın varlığına işaret edenleri haksız çıkaracağına dikkat çekti ve “Eğer, 10 yıl içinde Avrupa Birliği Türkiye’yi üye alırsa, bu, Üsame Bin Ladin’e atılmış büyük bir tokat olur” dedi. Avrupa Parlamentosu- Türkiye Büyük Millet Meclisi Karma Parlamento Komisyonu Eş Başkanı Joost Lagendijk, Türkiye’nin askeri gücünün, Ortadoğu’da daha fazla söz sahibi olmak ve ortak bir savunma politikası izlemek isteyen Avrupa Birliği için büyük bir avantaj sağlayacağını da söyledi. Avrupalı parlamenter bununla birlikte, Türkiye’de işkence dahil bazı insan hakları alanlarında sorunların devam ettiğine dikkat çekti; “Bu alanda Türkiye yüzde 80 ilerleme sağladı ama yüzde 100’lük ilerleme sağlamadan üyelik mümkün olmaz” dedi.

Avrupalı parlamenter, üyelik müzakerelerini başlatmanın bu konulardaki sorunların giderilmesine katkısı olacağı görüşünü savundu. Sorunların giderilememesi durumunda görüşmelerin askıya alınması koşulunu desteklediğini söyleyen Lagendijk, “üyelik otomatik bir süreç değil, söz verdiklerinizi yerine getirmezseniz, reformları uygulamaya sokmazsanız bunun olumsuz sonuçlarını görürsünüz” dedi. Hollandalı parlamenter, bununla birlikte, AKP hükümetinin bugüne kadar yaptıklarının gözardı edilmemesi gerektiğini söyledi ve sözlerine şöyle devam etti: "Türkiye ile Avrupa tam bir yol kavşağındalar. AK Parti hükümeti, sessiz bir devrim gerçekleştirdi. Bu nedenle yaptıkları ödüllendirilmeli ve Aralık ayında müzakere tarihi verilmeli. Görüşmeler kanımca gelecek yılın ikinci yarısında başlayacaktır. Görüşmelerin açık uçlu olması konusunda ise ben biraz daha farklı düşünüyorum. Bir kez görüşmelere başlandığında bunun hedefi tam üyelik olmalı; Alman Hıristiyan Demokratlar’ın söylediği gibi özel bir statü veya ortaklık olmamalı."

Avrupalı parlamenter Lagendijk, Türkiye’ye müzakere tarihi verilmemesi halinde bunun birliğin güvenilirliği açısından kötü olacağını belirtti, ancak yine de Ankara’nın bugüne kadar gösterdiği çabaların boşa gitmeyeceğini, çünkü Türkiye üye olsun olmasın ilerlemesini sürdüreceğini söyledi.

Joost Lagendijk, bir soru üzerine de, üyelik müzakerelerine başlamak için Türkiye’nin Ermeni soykırımı iddialarını kabul etmesini bir önkoşul olarak istemenin doğru olmayacağını belirtti. Bir tarih uzmanı olarak geçen yüzyılın başında yaşananların bir soykırım olup-olmadığını hala cevabı açık bir soru olarak gördüğünü de kaydeden Lagendijk, Avrupa Birliği üyesi bir Türkiye’nin kendi geçmişini daha iyi değerlendirme şansına kavuşacağını da söyledi. Hollandalı parlamenter, Kıbrıs konusunda ise Türkiye’nin ciddi bir politika değişikliğine gittiğini, bu nedenle Annan planını reddeden Kıbrıslı Rumlar yüzünden ne Türkiye’yi ne de Kıbrıslı Türkleri suçlamanın doğru olmayacağını belirtti. Türkiye’nin Kıbrıs konusunda önemli politika değişikliklerine gittiğine işaret eden Avrupa Parlamentosu-Türkiye Büyük Millet Meclisi Karma Parlamento Komisyonu Eş Başkanı Joost Lagendijk devamla şunları söyledi: "Türkiye Avrupa Birliği üyesi olmadan önce, Türk askerleri Kıbrıs’tan çekilecek, Türk hükümeti Kıbrıs’ı tanıyacaktır. Türkiye bunu biliyor."

Washington’daki American Entreprise Enstitüsü’ndeki toplantının konuşmacıları arasında yer alan Nixon Araştırmalar Merkezi Uluslararası Güvenlik ve Enerji Programları Direktörü Zeyno Baran da Türkiye’nin üyeliğinin Avrupa Birliği’ne getireceği katkılar üzerinde durdu ve bunun Avrupa’daki radikal İslam hareketin önlenmesi, Ortadoğu politikalarında daha etkili olunması ve Avrupa’nın ihtiyacını duyduğu enerjinin güvenli bir şekilde Türkiye üzerinden aktarılması gibi yararları olacağına dikkat çekti.

XS
SM
MD
LG