Christian Science Monitor muhabiri Peter Ford, Paris mahreçli haberinde Avrupa Birliği komisyonunun bugün açıklanacak raporunda Türkiye ile müzakerelere başlanması yönünde tavsiyede bulunmasının beklendiğini yazıyor. Ford, Avrupa kamuoyunun Türkiye’nin üyeliği ile ilgili kaygılarına rağmen, müzakerelerin 10-15 yıl sürebileceğini hatırlatıyor ve bu süre içinde Avrupa kamuoyunun da Türkiye konusundaki düşüncesinin değişmesinin beklendiğini vurguluyor:
"Fransızların en büyük kaygısı göçmen Türk işçilerin Avrupa’ya akın etmesi. Komisyonun bu kaygıyı gidermek için, başka hiçbir üye ülkeye uygulanmayan biçimde, Türklerin birlik içindeki serbest dolaşımına sınırlama getirilmesini önermesi bekleniyor. Türkiye’nin % 90’ının Asya’da olduğunu hatırlatarak coğrafi nedenlerle karşı çıkanlar üyelik durumunda Birliğin Suriye, Irak ve İran gibi ülkelerle komşu olacağını vurguluyor. Buna itiraz eden kesimler ise, tam da bu coğrafi konumlanışın Türkiye’yi önemli bir Avrupa Birliği üyesi yapacağını kaydediyor. Türkiye’nin canlı ekonomisi ve büyük pazarı da, Batı Avrupa’nın hareketsiz ekonomilerini cezbediyor."
Başkan yardımcısı Dick Cheney ile Demokrat başkan yardımcısı adayı John Edwards arasındaki televizyon tartışması bütün gazetelerde manşetten veriliyor. Yapılan yorumlarda tartışmanın başa baş geçtiği belirtiliyor. Washington Post, genelde başkan yardımcıları arasındaki tartışmaların fazla ilgi çekmemesine rağmen Cheney ile Edwards arasındaki tartışmanın seçim sonuçlarına etkisi bakımından daha önceki tartışmalardan farklı olduğunu belirtiyor:
"Bunun en önemli nedenlerinden biri Cheney’nin tarihteki en etkili ve taraflı başkan yardımcılarından biri olmasıdır. Cheney, Beyaz Saray’ın işleri gereğinden çok daha gizli kapaklı yürütmesinde etkili oldu. Tartışmayı önemli kılan bir başka yönü de Edwards’ın devlet yönetimindeki tecrübesizliğiydi. Cheney’nin yaptıklarını sorgulamak ne kadar anlaşılır bir şey ise, Senatoda sadece bir dönemdir bulunan Edwards’ın böyle bir görev için yeterli siyasi birikime sahip olup olmadığını sorgulamak da o kadar makuldür."
Boston Globe ise, Cheney ile Edwards’ın tartışmasında asıl kaybedenin Bush olduğu yorumunda bulunuyor. Edwards’ın sık sık John Kerry’ye atıfta bulunduğunu, Cheney’nin ise yönetimin anti-terör politikasını Bush’tan daha iyi savunduğunu kaydeden gazete, bu tespitten hareketle geçen hafta Kerry karşısında kötü bir performans sergileyen Bush’un daha da zor duruma düştüğü sonucuna varıyor:
"İki başkan yardımcısı adayı arasındaki tartışma, kendi konumlarını güçlendirse de, Bush’un Cuma günü yapılacak tartışmada kendini daha iyi ifade emesi için üzerindeki baskıyı daha da artırdı. Edwards, sık sık geçen haftaki tartışmaya atıfta bulunarak o tartışmayı Kerry’nin kazandığı düşüncesinin güçlendirdi. Ancak dün akşamki tartışma sonunda, seçmenlerin çok azının Cheney’yi veya Edwards’ı desteklemek ya da engellemek için sandığa gideceğini unutmamak gerekir. Asıl yarış Bush ile Kerry arasında ve bu noktada iki adayın ikinci tartışması büyük önem taşıyor."
New York Times yazarı William Safire ise Cumartesi günü Afganistan’da yapılacak devlet başkanlığı seçimini mercek altına alıyor. Seçimin serbest ve adil olmayacağı yönünde çeşitli eleştiriler geldiğini hatırlatan Safire, medyanın da muhtemel terör olaylarını öne çıkartmaya hazırlandığını öne sürüyor. Safire, hemen ardından Avustralya, Amerika ve Irak seçimlerinin yapılacağını vurgulayarak Afganistan seçiminin domino etkisi yapabileceğini savunuyor:
"Feodal yapılı bir toplumda kökten dinciler ve Arap teröristlerle mücadele ederek sandık başına gidecek olan Afganlar yakından izlenecek. Ancak bu hafta sonu Avustralya da sandık başına gidiyor. Başbakan Howard, geleneksel Amerikan-Avustralya ittifakını savunurken, rakibi İşçi Partili Mark Latham, “Irak’taki çocukları Noel’e kadar eve geri getirelim” düşüncesinde. Ardından Amerikan seçimleri ve son olarak Ocak ayında Irak seçimleri var. Afganistan örneği ve Avustralyalıların koalisyonun gelecekteki gücüne ilişkin ipucu verecek olan tercihi bu seçimleri de etkileyecek."