Amerika’da 11 Eylül terör saldırılarını soruşturan partiler üstü komisyon, Amerika’daki ulaşım sisteminin hala terör saldırılarına karşı savunmasız olduğunu açıkladı. Bu değerlendirmeye Amerikan Senatosu’nun önde gelen bazı üyeleri de katılıyor. Senato Bilim, Ticaret ve Ulaştırma komisyonu, geçenlerde bu konuda bir oturum düzenleyerek yaşanan sorunları tartıştı.
Toplantının açış konuşmasını yapan Kuzey Dakota Senatörü Byron Dorgan, hergün Amerika’ya giren kişi ve gemi sayısına dikkat çekti ve bu yoğun trafiğin yol açtığı sorunlara değindi. Dorgan şöyle konuştu:
"Her gün 1 Milyon 100 bin kişi ülkeye giriş yapıyor. 50 bin kamyon ve konteynır her gün sınırları geçiyor. Yine her gün ortalama 580 gemi limanlara ulaşıyor. Havaalanlarına inen uçak sayısı ise 2,500. Burası büyük ve her yönden açık bir ülke ve bütün bunların güvenliğini sağlamak hayati önem taşıyor."
Başkan Bush’un Ulaştırma Güvenliği’nden Sorumlu olarak atadığı İç Güvenlik Bakanlığı müsteşarı Asa Hutchinson, komisyona verdiği ifadede, geçen üç yıl içinde birçok şey başarıldığını ve gelecekte daha da fazlasının yapılacağını söyledi. Hutchinson şöyle konuştu:
"Çalışmalarımızı sürdürüyor, her gün daha da ilerleme sağlıyoruz. Ulaştırma sistemini, zayıflıkları değerlendirip riskleri önem sırasına göre düzenleyerek ve bunun sonucunda doğru kaynaklara ulaşarak koruyabileceğimize olan inancımız tam."
Ancak verilen bu güvence, oturumdaki senatörlerden hemen hemen hiçbirini ikna etmeye yetmemişti. Birçoğu memnuniyetsizliklerini ve kaygılarını yüksek sesle dile getiriyordu. Komisyonun başkanı Arizona Senatörü John McCain, Amerika’nın her açık sınırlarının korunabilmesi ve ülkeye sızabilecek teröristlere karşı güvenliğinin arttırılması için çok az şey yapıldığını öne sürdü.
California Senatörü Barbara Boxer ise, belli sayıdaki Amerikan yolcu uçağında, hava güvenlik görevlisi bulundurma uygulamasının bile daha yeni başlatıldığını gösteren bir rapora dikkate çekti. Senatörü Dorgan, yolcuların uçağa, butan gazıyla çalışan yanıcı aletler almalarına izin verilmesini eleştirerek, bunun bir nevi ‘çılgınlık’ olduğunu söyledi. Oturuma katılan Maine eyaleti Senatörlerinden Olympia Snowe da şöyle konuştu:
"Şu andaki durum kabul edilemez. Sınır Güvenlik Dairesi 'emirleri yerine getirmek için sadece 500 milyon dolar harcayabiliyoruz' diyor. Kıyı Koruma, gelecek 10 yıl içinde öngörülen yeni güvenlik önlemlerinin yerine getirilebilmesi için 7 MİLYAR dolara ihtiyaç olduğunu tahmin ediyor. Bu kabul edilemez. Bunları bir an önce halletmemiz ve daha da fazlasını yapmamız gerekiyor."
11 Eylül komisyonunun başkanı New Jersey eyaletinin Cumhuriyetçi Partili eski valisi Thomas Kean ise şöyle konuştu:
"Ülkenin 50 büyük limanındaki güvenlikle ilgili kabul edilen zayıflıklar uzun yıllardır çözümlenemiyor. En son alınan kararlara rağmen, hala ülkeye giren konteynırların büyük çoğunluğu kontrol edilmiyor. Ve gerekli evraklarda hileye başvurulması da gayet kolay."
Kean, konuşmasında 11 Eylül komisyonunun raporunda belirttiği bazı tavsiyelere de değindi. Bunlardan bazıları, uçağa binecek kişilerin isimlerinin, güvenlik tehdidi oluşturacağı gerekçesiyle ‘uçması yasak’ kişiler listesindeki isimlerle karşılaştırılmasından havayollarının değil bizzat FBI görevlilerinin sorumlu olması; bagaj kontrollerinin arttırılarak daha akıcı hale getirilmesi; yolcuların ‘biometrik’ denilen parmak izi ya da göz retinasıyla tanınabilmesini sağlayan sistemin çoğaltılması; kargo uçaklarında patlamalara karşı önlem alınmış konteynırlar yerleştirilmesi; ve kargoların Amerikan limanlarında denetimini daha da sıkılaştırılması.
Bütün bunların üstünde, Komisyon başkan yardımcısı Lee Hamilton’ın da belirttiği gibi, Bush yönetiminin, ulaştırma sisteminde güvenliği arttıracak geniş kapsamlı bir plan hazırlaması ve hemen uygulamaya geçirmesi gerektiği kaydedildi. Temsilciler Meclisi’nin Demokrat Partili eski üyelerinden Hamilton bu konuda şunları söyledi:
"Her ulaşım sistemi için ayrı ayrı planlara ihtiyacımız var. Bu, ulaşılmak istenen amaçları tek tek dile getirerek, ne tür güvenlik standartları ve uygulamalarıyla başarıya ulaşılacağına karar veren bir plan olmalı. Komisyon, Kongre’nin, bu planların tamamlanması için tarih koyması ve bunların başarılı bir şekilde uygulanmasından İç Güvenlik Bakanlığı’nın sorumlu tutulması gerektiğine inanıyor. Ayrıca, bakanlığın bu görevi yerine getirmek için yeterli kaynağa sahip olması da sağlanmalı."
Lee Hamilton, 11 Eylül’den sonra kesin bir güvenliğin mümkün olmayacağını anlamış bulunduğunu söylüyor ve şöyle devam ediyor:
"Bu hangi hedefin korunması gerektiğiyle ilgili bir şey değil. Daha çok, teröristlerin hangi taktiği kullanacaklarına karar vermekle ilgili bir sorun. Yanılmak pekçok para ve can kaybına yol açar. Bu kararları vermek zorunda olan hükümet yetkililerine özenmiyorum, çünkü bu gerçekten zor bir iş. Ancak yine de, bunu yapıyor olmamız önemli."
Bu konuşmadan yola çıkan özel komisyon başkanı Thomas Kean ise, teröristlerin işini bozmak için sadece güvenliği arttırmanın yeterli olmadığını, aynı zamanda Amerika’nın bir terör saldırısı karşısında harekete geçme ve yanıt verme yeteneğini de geliştirmesi gerektiğini savundu.