Erişilebilirlik

Erdoğan AB Zirvesinde - 2004-06-17


Başbakan Recep Tayyip Erdoğan bugün başlayacak Avrupa Birliği Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi'nde, Türkiye'yle Birlik arasında üyelik müzakerelerinin Aralık ayında başlatılmasını isteyecek.

Hollanda’da aradığı desteği bulamayan Başbakan Erdoğan daha çok Fransa gibi tereddütlü olan ülkelerin liderlerinden bağlayıcı söz almaya çalışacak.

İrlanda dönem başkanlığının sonuna yaklaşılıyor. 1 Temmuz'dan itibaren dönemsel başkanlık koltuğuna Hollanda oturacak. Hollanda Türkiye’deki yabancı yatırımcılar pastasından en büyük payı alan ülke. Hollanda'da yaşayan her yüz Türk’ten 70’i bu ülkenin uyruğunu taşıyor. Ancak iktidardaki hükümetin Türkiye’nin üyeliğine sıcak baktığını söylemek zor.

Kopenhag Zirvesi’nde, nihaî kararın 2004 yılının Aralık ayında verileceği kayıtlara geçirilmiş, Türkiye’den de vecibelerini bu tarihe kadar yerine getirmesi istenmişti.

Ankara şimdi, "Ben üstüme düşenleri yaptım, Kıbrıs’ta siyasi çözüm bulunması için geçmişteki Türk hükümetlerinden çok daha farklı bir politika izledim; Kıbrıs Türk tarafındaki referandumda, her türlü baskıya karşı birleşmeye 'evet' çıktı; Çok önem verdiğiniz DEP milletvekillerini serbest bıraktık; Irak’ta ve Orta Doğu’da Avrupa’nın politikalarına ters düşecek bir adım atmadık. O zaman bana verdiğiniz sözü tutun, samimi olduğunuzu kanıtlayın," diye bastırıyor.

Brüksel’e göre ise, "Evet hakikaten kısa sürede dev adımlar atıldı, umulmayan reformlar yapıldı ama daha tıkanması gereken delikler var. Üstelik bir çok alanda, kağıt üzerinde yapılan reformların halkın yaşamına yansıdığı gözlenmiyor..."

Brüksel, Kürt nüfusun yaşadığı Güney Doğu Anadolu bölgesinde gerçekleştirilenlerin yeterli olduğu görüşünde değil. Brüksel açısından, askerin siyasi otoritenin tam yetki ve denetimi altına girdiğini söylemek de zor. Türk Silâhlı Kuvvetleri komutanlarının zaman zaman YÖK, laiklik ve terörle mücadele konusundaki çıkışları, Brüksel’e göre hükümete müdahale olarak yorumlanıyor. Brüksel'in diğer kaygılarını şöyle sıralamak mümkün: "Din ve ifade özgürlüğünün kapsamı Avrupa standartlarına erişmiş değil; Hristiyan azınlık, haklarından yeterince yararlanamıyor, okullarını açamıyor, mülklerine kavuşamıyor; Örgütlenme ve gösteri gibi özgürlüklerin gerçek bir demokraside olduğu gibi Türkiye’de işlediğini söylemek zor; En ufak bir gösteride polis derhal zora başvuruyor, tutuklamalar devam ediyor. Kıbrıs’ta gerçekten Türkiye üzerine düşeni yaptı ama bu kez de Birlik üyesi olan Kıbrıs Cumhuriyeti’ni Gümrük Birliği kapsamına dahil etmeye yanaşmıyor. Bu davranışın, resmî tanıma anlamına geleceğinden dolayı kamuoyundan çekiniyor. Oysa, Kıbrıs Cumhuriyeti’ni tanımadan 25 üyeli Avrupa Birliği ile ilişkilerini normal sürdüremez..."

İşte, iki tarafın bu tutumları Erdoğan ve Avrupalı muhataplarının yapacakları görüşmelere zemin oluşturuyor. Türkiye’nin önünde Eylül ortasına kadar zaman kaldı. Avrupa Komisyonu Ekim ayında Türkiye için nasıl bir tavsiyede bulunacağını açıklayacak. Gerçi Aralık ayında liderlerin alacakları karar siyasi nitelikli olacak ama Komisyon’un görüşü de önemli ölçüde etki yapacak. Kısacası Brüksel’deki bu zirvede Türkiye’nin "Biz üstümüze düşen görevi yerine getirdik," Avrupa Birliği’nin de "Hayır, daha yapmanız gerekenler var, elinizi çabuk tutun zaman daralıyor" mesajları vermekten öteye gitmeleri beklenmiyor.

XS
SM
MD
LG