Washington Post gazetesi, Irak’ta şiddetin artmasıyla birlikte umutsuzluğun da arttığını yazıyor. İşgal güçleriyle işbirliği yapan Iraklılara karşı son zamanlarda gerçekleştirilen bir çok saldırıyı tek tek yazan gazete, Irak güvenlik güçlerinin komutasının kimde olacağı konusunda Amerikalı ve Iraklı yetkililer arasında görüş ayrılığı yaşandığını da aktarıyor:
'Irak’ta iktidarın sınırlı bir biçimde geçici bir hükümete devredilmesine altı hafta kala, Amerika ve müttefik güçler, istikrara yönelik tehditleri ortadan kaldırmayı başarmış değil. Ve hiç kimse 30 Haziran’a kadar şiddet olaylarının daha da azalacağını düşünmüyor. Taşıdığı unvan itibariyle Irak Cumhurbaşkanı sayılabilecek İzzettin Selim, işgal güçlerinin karargahının kapısında havaya uçurulabiliyorsa, Iraklılara nasıl bir ülke devrediliyor?'
New York Times ise İzzettin Selim’in öldürülmesiyle ilgili yorumunda 'Bağdat’tan yine kötü haberler var' başlığını kullanıyor. Gazeteye göre, bu saldırı Bağdat’ta tamamen güvenli sayılacak hiçbir yer bulunmadığını gösteriyor, diplomatlar ve Birleşmiş milletler çalışanları da dahil bütün önde gelen kişilerin sürekli bir risk altında olduğunu ortaya koyuyor:
'Geçici Yönetim Konseyi’nin aksamasına yol açan sorunlar daha kuruluşuyla birlikte başladı. Temsil yeteneği olmaması bir yana, kendi içinde bölündü ve etkin bir çalışma yürütemedi. Yine de bu haliyle 30 Haziran’a kadar bütün eksiklikleriyle görevine devam edebilir. Fakat Brahimi ve Washington, konsey üyelerinin bir çoğundan gelen Geçici Hükümette de görev alma yönündeki baskılara direnmelidir. Daha iyi bir gelecek için, Irak’ta işgal dönemindeki hatalara bulaşmamış ve gerçek bir egemenlik sağlayacak ölçüde güçlü bir hükümete ihtiyaç var.'
Amerika’nın Saddam Hüseyin sonrası dönemin planlanmasına yeterince önem vermediğini ileri süren Washington Times, bunun bedelinin şimdi ağır bir biçimde ödendiğini yazıyor. 30 Haziran’da iktidarın Iraklılara devredilmesinin ardından ülkede bir bölünme yaşanmasını ihtimalinin yüksek olduğunu savunan gazete, Amerika’nın şimdiden Kürtlerin bağımsızlık ilanı durumunda izleyeceği politikayı saptaması gerektiği düşüncesine yer veriyor:
'Irak’ın parçalanması ihtimalinin görmezden gelinmesi, Amerika’nın Slovenya ve Hırvatistan’ın bağımsızlık taleplerine karşı Slobodan Miloşeviç yönetiminde tek bir Yugoslavya’yı destekleme politikasını hatırlatıyor. Yaşananlar, plansız bir dış politikanın başarısızlığa yol açtığını gösteriyor. Amerika halen, Türkiye’ye ve ülkelerin toprak bütünlüğüne saygı çerçevesinde Kürtlerin bağımsızlığına karşı çıkıyor. Ama, 30 Haziran sonrasında Kürtlerin bağımsızlık ilan etme ihtimali öylesine yüksek ki bu ihtimal, George Bush’un muhtemel gelişmelere ilişkin planlarında göz önünde bulundurulmalıdır.
New York Post ise, Irak’ta işlerin hiç de Washington’dan görüldüğü gibi kötü gitmediğini öne sürüyor. Şii lider Muktada El Sadr’ın kendini kurtarmaya çalıştığını, Felluce’de Amerikan askerlerine düzenlenen saldırıların azaldığını, petrol fiyatlarındaki artışa bağlı olarak Irak ekonomisinde canlanma yaşandığını ve Irak milli futbol takımının Suudi Arabistan ve İran takımlarını yendiğini belirten New York Post, ülkenin bölünme riski yaşadığı görüşüne de katılmıyor:
50 yıl süren bir diktatörlük dönemi ve bir nesil boyunca yaşanan dört savaşın ardından, Irak’ta işler beklenenden daha iyi gidiyor. Irak ne parçalanmak üzere, ne de bir iç savaşa doğru gidiyor. Geçen yıl Amerikan karşıtı güçlerin odak noktası olmasına rağmen, Ortadoğu’da Amerika’nın hala iyi niyetle karşılandığı birkaç yerden birisi.