Kıbrıs’ta 24 Nisan’da yapılacak referandum öncesinde tarafların Annan planına yaklaşımını değerlendiren Washington Post, başbakan Recep Tayip Erdoğan’ın ülke içindeki muhalefete rağmen planı desteklediğini vurguluyor. Rum Cumhurbaşkanı Tassos Papadopulos’un Annan planına karşı çıktığını hatırlatan gazete, Atina’nın bu konuda Rum yönetimine baskı yapması gerektiğini yazıyor:
"Bush yönetimi ve müttefikleri, kamuoyu önünde evet oyu verilmesi için açık bir tavır alması amacıyla Yunanistan’a baskı yapmalıdır. Eğer Türk hükümeti Birleşmiş Milletler planına verdiği destek nedeniyle ülke içinden yükselen muhalefeti göze alıyorsa, aynı şeyi Yunan hükümetinden de beklemek çok fazla bir şey olmasa gerek. Yunanlılar, Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne girmesinin kendi çıkarlarına olduğunu anlamalıdır. Kıbrıs konusundaki eski kan davası, bu daha büyük amacı engellememelidir."
Irak’ta Sünni direnişçilerin yanı sıra Şii lider Muktada Sadr yanlılarının da koalisyon güçleriyle çatışmaya başlaması Amerikan gazetelerinde geniş yankı buluyor. Artık Irak’taki savaşın iki ayrı cephede birden yürütülmesi gerektiğini vurgulayan New York Times yazarı William Safire, Türkiye’nin Irak’a asker gönderme teklifinin kabul edilmesi gerektiğini savunuyor:
"Milyonlarca Şii’ye özgürlüğün bir bedeli olduğunu anlatmalıyız. Bunun yanı sıra, gerekirse asker sayısını geçici olarak artırmalıyız. Geri çekilmek veya yalnız hareket etmek yerine birlikte davranmalıyız. İki cepheli savaşta bizim yanımızda mücadele etmeleri için Türklerin gündeme getirdiği 10 bin asker gönderme önerisini kabul etmeliyiz. Ankara’yla ilişkilerinde bir düzelme sağlayan ve iki cepheli savaşta hem kendilerinin hem de bizim hangi tarafta olduğumuzu çok iyi bilen Kürtle de, bu konudaki itirazlarından vazgeçeceklerdir."
Bazı Amerikalı yetkililerin Sadr yanlılarının Iraklı Şiiler arasında azınlık olduğu yönündeki açıklamalar, New York Post tarafından sert bir dille eleştiriliyor. Tarihte sayıları az fakat iyi örgütlenmiş grupların bir çok başarıya imza attığını hatırlatan gazete, Amerika’nın da kararlılıkla hareket etmesi ve başladığı işi bitirmesi gerektiğini savunuyor:
"Irak’taki Amerikan güçleri bu görev için yeterli değil. Ve iç savaş bir an önce bastırılmazsa, gönderilebilecek askerler de yeterli olmayacak. 11 Eylül’den bu yana Amerikalılara bir savaşta oldukları söylendi. Ama bunun için ne kadar maddi ve manevi fedakarlıklar gerekeceği söylenmedi. Bu konularda gerçekleri söylemek, savaş dönemindeki bir başkanın görevidir."
Amerikan basınındaki muhafazakar kalemler, Muktada Sadr’ı İran’ın desteklediğini öne sürerken Washington Times, İsrail’in de Tahran hükümetinin Filistinlilere verdiği desteğin artmasından kaygı duyduğunu yazıyor. Gazete, İsrail başbakanı Ariel Şaron’un son dönemde izlediği politikaları sertleştirmesinde İran unsurunun etkili olduğu görüşüne yer veriyor:
"Suudi Arabistan’ın, Hamas’ın mali kaynaklarının kurutulması amacıyla Washington’la beraber hareket etmesi üzerine, İran doğan boşluğu doldurmak üzere harekete geçti. İsrail, İran ve Hizbullah’ın Filistinlilere silah, eğitim ve lojistik destek sağlanmasında giderek daha büyük bir rol üstlenmesini kaygıyla izliyor. Bazı gözlemcilere göre, Şaron’un Arafat’a ve Hizbullah’a yönelik uyarısının ardında, Filistin teröründe İran’ın rolünün giderek artması yatıyor."