Erişilebilirlik

1 Nisan 2004 - 2004-04-01


Birleşmiş Milletler genel sekreteri Kofi Annan’ın taraflara sunduğu nihai planla referandum aşamasına giren Kıbrıs görüşmeleri Amerikan basınında da yankı buluyor. Türk tarafının anlaşmaya destek verdiğini belirten Washington Post, Birleşmiş milletler kaynaklarına dayanarak görüşmelerin son turunda daha çok Rum ve Yunan tarafının uzlaşmaya yanaşmadığını duyuruyor.

"220 sayfalık Birleşmiş Milletler planı, geniş yetkilere sahip Türk ve Rum devletlerinin zayıf bir federal yönetim altında birleşmesini öngörüyor. Anlaşma, siyasi olarak bölünmüş adanın iki halkına birleşme veya mevcut durumu sürdürme konusunda on yıllardır ilk kez doğrudan karar verme fırsatı tanıyor. Avrupa Birliği’nin Rum tarafını bir Mayıs’ta diğer 9 ülkeyle birlikte üyeliği kabul etme kararı Kıbrıs’ta çözüm arayışıyla ilgili bu son girişimde büyük rol oynadı. Birleşmiş milletler Türk tarafını daha önceki görüşmelerde uzlaşmazlıkla suçluyordu. Ancak Türkiye’nin kendi Avrupa Birliği üyeliğinin de Kıbrıs’ta çözüme bağlanması üzerine Türk hükümeti bir anlaşmaya varılması için ısrarcı davrandı ve Çarşamba günü de Annan planını desteklediğinin sinyalini verdi."

New York Times gazetesi de Kıbrıs görüşmeleriyle ilgili haberinde, Rum ve Yunan tarafının bir anlaşmaya varılmasının mümkün olmadığı yönündeki açıklamasını öne çıkarıyor. Türk tarafının Rumlara göre birleşmeyi daha fazla istediğini belirten gazete, başbakan Recep Tayip Erdoğan’ın “yapılacak referandumda evet oyu çıkması için bir kampanya başlatacağız” sözlerine de yer veriyor.

"Sürecin, Kıbrıslı Türk ve Rumların oy kullanacağı bir referandumla sürmesi yönündeki karar, Annan’ın adayı yeniden birleştirme çabalarının tamamen sonuçsuz kalmasını önledi. Ancak Rum ve Yunan liderlerin açıklamaları, tarafların adanın geleceğine ilişkin beklentileri arasındaki farklılıkları da açıkça gözler önüne serdi. Eğer adadaki taraflardan birisi referandumda anlaşmayı reddederse, Kıbrıs’ın Avrupa Birliği üyeliğinde anormal bir durum ortaya çıkacak. Adanın kuzeyi 40 bin türk askerinin işgali altında diğer kısmından ayrı dururken Avrupa Birliği’nde sadece daha zengin olan Rum kesimi temsil edilecek."

Christian Science Monitor ise, Afganistan ve Irak’ta artan suç oranlarına karşı, İslami bir sivil toplum örgütlenmesi öneriyor. Sovyetler Birliği’nin yıkılmasından sonra Rusya’da yaşanan anarşinin bir benzerinin Irak ve Afganistan’da tekrarlandığını belirten gazete, Batı’nın soruna sadece kolluk gücünü devreye sokarak çözme anlayışını da eleştiriyor.

"Uzun vadede, yardım örgütlerinin veya Dünya Bankası’nın el kitapçıklarında bulunmayan farklı bir yaklaşım gerekiyor. Ve bir çok bölgede bu yaklaşımı sağlayacak olan şey, dindir. Batı, Fransa’da veya Amerika’daki gibi din ve devlet işlerinin ayrılması düşüncesini ihtaç etmek yerine, Güney Irak’ta olduğu gibi toplumsal düzeni korumak için ılımlı mollaları ve diğer din adamlarını öne çıkarmalıdır. Ve bu ülkelerin anayasaları, Türkiye’nin ilk cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk’ün yaptığı gibi zorunlu bir laikliği dayatmak yerine, ılımlı İslami inançlara olanak tanımalıdır."

New York Post, Irak’ın Felluce kentinde dört sivil Amerikan vatandaşının öldürülmesini ve cesetlerinin parçalanmasını barbarlık olarak tanımlıyor. Katillerin 10 yıl önce Somali’de olduğu gibi Amerikan birliklerinin ülkeden ayrılmasını sağlamayı amaçladığını vurgulayan gazete, bu kez Amerika’nın görevini tamamlamadan bir yere gitmeyeceği görüşünü savunuyor.

"Amerika’nın Irak’taki görevi sürmeli ve sürecek. Ama sadece Iraklılar bundan yararlandığı için değil. Oradaki özgürlük ve demokrasinin bütün bölgeyi terörün beslendiği bir yer olmaktan çıkartarak daha iyi bir durma getireceği için. Bu Amerika’nın ve dünyanın çıkarınadır. Dünkü vahşete rağmen Amerika ve müttefikleri kazanıyor. Şimdi yapılması gereken şey, kararlılığımızı güçlendirmektir."

XS
SM
MD
LG