Erişilebilirlik

30 Mart 2004 - 2004-03-30


Christian Science Monitor’de PKK ile ilgili bir değerlendirme dikkat çekiyor. Kandil dağlarındaki PKK kampından izlenimler içeren makalede, PKK’nın bir belirsizlik içinde olduğu vurgulanıyor. Gazete, bir PKK’lının 'altı ay sonra muhtemelen PKK’dan geriye fazla bir şey kalmayacak' ifadesine de yer veriyor.

1990’da Türkiye’nin güneydoğusunda bir çok bölgeyi kontrol altında tutuyorlardı. Şimdi, Irak’taki kamplarında kayalık bir araziye sıkışmış durumdalar. Bir zamanlar Türkiye Kürdistan’ı için bağımsızlık isterken, şimdiki liderleri sadece kültürel haklar ve yerel yönetimlerin güçlendirilmesi talebinde bulunuyor. Dağlardaki kamplarda, eğer silahlarını bırakırlarsa Bağdat’ın kendilerine siyasi sığınma hakkı tanıyacağı söylentileri dolaşıyor. Bir PKK üyesi, “ideoloji olmazsa örgüt bitecek, ve artık ideolojiyi değiştirme zamanı geldi” görüşünü ifade ediyor.

Washington Times, anayasa hukukçusu Bruce Fein’in bir makalesine yer veriyor. Irak geçici anayasasıyla ilgili olarak 8 Mart’ta Ankara’da düzenlenen sempozyuma katılan Fein, burada yaşanan tartışmalardan yola çıkarak geçici anayasadaki çelişkili maddeleri sıralıyor. Fein, farklı grupları tatmin etmeyi amaçlayan bu çelişkilerin yeni çatışmaların potansiyelini de barındırdığını vurguluyor:

Bush yönetiminin Saddam sonrası Irak’ı idare etmekteki şaşırtıcı hataları, 30 Haziran’dan sonra ortaya tatmin edici bir tablo çıkması ihtimalini ortadan kaldırdı. Yugoslavya’nın parçalanması sırasındaki kanlı çatışmalardan kaçınmak için yapılabilecek en iyi şey, Kürtlerin, Türkmenleri, Şiilerin ve Sünnilerin kontrol altında küçük devletçiklerini kurmalarını sağlamaktır. Amerika, Saddam sonrası inşa sürecinin bir başarısızlık olduğunu ilan etmeli ve bir an önce, kendi kaderini tayin amacıyla yapılacak halkoylamalarına göre, Irak’ın bölünmesini düzenlemeye başlamalıdır.

New York Times da, Irak’ın Amerikalı yöneticisi Paul Bremer’ın, Şiilerin yayımladığı Havza gazetesinin kapatmasını eleştiriyor. Gazete, Bremer’ın bu tavrıyla, Amerika’nın Irak’a istikrar ve demokrasi getiremeyeceğini savunanların ekmeğine yağ sürdüğü görüşüne yer veriyor:

Havza gibi gazeteler, Irak’ta Amerika’ya karşı duyulan nefreti yaratmıyorlar, sadece yansıtıyorlar. Ve bu tür gazeteleri kapatmak, her ne kadar Bush yönetimini tatmin etse de, bu düşmanlığı ortadan kaldırmanın bir yolu olmasa gerek. Bazen güvenlik talebiyle demokrasi talebi çatışabilir. Ama bu, öyle bir durum değildi. Bremer, Havza gazetesinin yaydığı dedikoduları ve Amerikan karşıtı düşünceleri yeraltına iterek, hem demokrasinin hem de güvenliğin sağlanmasını daha da zora soktu.

Washington Post ise, Rusya’nın Çeçen terörüne karşı gösterdiği tepkiyi mercek altına alıyor. Moskova’daki Stratejik Araştırmalar Enstitüsü’nün müdürü Andrei Piontkovsky tarafından kaleme alınan makalede, 20nci yüzyılda bir siyasi amaca ulaşmak için teröre başvurulduğu hatırlatılıyor, ancak 21nci yüzyılda radikal İslamcı örgütlerin sadece yıkmayı amaçlayan metafizik terörünü öne çıkarttığı saptamasına yer veriliyor:

Bu ayrım Rusya açısından önem taşıyor. Çünkü 1990’lı yıllarda karşımızda şiddeti siyasi bir araç olarak kullanan Çeçen ayrılıkçılar vardı. Bugün ise metafizik terörizmiyle karşı karşıyayız ve bu da bizim kendi yarattığımız bir canavar. Kendilerine karşı savaştığını düşündüğümüz klasik düşmanlarımız, yani Çeçenistan’ın bağımsızlık yanlısı cumhurbaşkanı ve onu destekleyenler, aslında küresel teröre karşı savaşta bizim müttefikimiz. Çünkü küresel terör Çeçenistan’ı yok ediyor ve bizim de küresel terörle Çeçen ayrılıkçıları aynı kefeye koymamamız gerekiyor.

XS
SM
MD
LG