Erişilebilirlik

2 Şubat 2004 - 2004-02-02


Kuzey Irak’taki intihar saldırıları, Demokrat Parti’nin başkan adayını belirleme konusunda giderek hız kazanan büyük yarış, İran’da reformcu milletvekillerinin istifası ve Pakistan’ın nükleer sırlarının Libya, Kuzey Kore ve İran’a satıldığı haberleri haftanın ilk gününde Amerikan gazetelerinin birinci sayfalarını dolduruyor. New York Times, Kuzey Irak’ta iki büyük Kürt partisine yönelik intihar saldırılarının Kürtler arasındaki bölünmüşlüğün aşılmasına ve özerklik konusundaki kararlılığın daha da artmasına neden olacağı yorumunda bulunuyor. Gazete, asıl kavganın Irak’ın toprak bütünlüğü ve petrol kaynaklarının kontrolü konusunda yaşandığı görüşüne yer veriyor:

"Saldırıdan sonra, iki partinin liderleri yaptıkları açıklamalarda, ortak düşmanları olan teröre karşı birlikte çalışacaklarını ve ülkede çoğunluğu oluşturan Arapların muhalefetine rağmen federal bir Irak için daha fazla çaba harcayacaklarını bildirdi. Ancak yıllardır tek parti yönetimi altında merkezi bir Irak içinde yaşayan bir çok Iraklı için federalizm yabancı bir kavram. Özellikle Sünni Araplar, federalizmi ülkenin bölünmesine gidecek bir yol olarak görüyor. Bazı uzmanlar ise, Amerika’nın bütün taraflara işbirliği çağrısı yaptığı bir dönemde düzenlenen bu saldırıların Irak’ta Kürtlerle diğer etnik gruplar arasındaki gerginliği artırmayı hedeflediğini düşünüyor."

Başkan Bush’un Irak’a savaş açma gerekçesi olan kitle imha silahlarının varlığı konusundaki istihbarat raporlarıyla ilgili bir araştırma başlatacağı haberi de Amerikan gazetelerinde önemli bir yer tutuyor. Washington Times ise, Saddam yönetiminin kitle imha silahlarına sahip olup olmadığından bağımsız olarak Irak savaşının haklı bir savaş olduğunu savunuyor:

"Teröre karşı savaşta, Usame Bin Ladin’in kanlı saldırılarının merkezi olan Afganistan’dan sonra ikinci hedef hiç kuşkusuz Saddam’ın terör rejimiydi. Bunu inkar etmek, Saddam Hüseyin’in savaş, işkence, terör, kendi halkına karşı soykırım, İsrail’deki Filistinli intihar eylemcilerinin ailelerine yardım ve teröristleri barındırma alışkanlığından oluşan sabıka kaydını inkar etmek demektir. Hiçbir kitle imha silahı bulunamasa bile, Saddam’dan ve onun cani suç ortaklarından kurtulmak, hiç kuşkusuz yapılacak en doğru işti."

Washington Post, Rusya’da yaklaşan cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde Amerika ve İngiltere’nin Putin’den duyduğu rahatsızlığı belirten bir yorum yer alıyor. Gazete, Ulusal Güvenlik Başdanışmanı Condoleezza Rice’ın karşı çıkmasına rağmen Başkan Bush’un İngiltere Başbakanı Tony Blair’le birlikte Dışişleri Bakanı Colin Powell’ın tavrını desteklediğini yazıyor. Washington Post, Bush ve Blair’in desteğini arkasına alan Powell’ın Putin’in otoriter yönetiminden duyulan rahatsızlığı kamuoyu önünde giderek daha yüksek sesle ifade etmeye başladığını vurguluyor:

"Rusya’ya yönelik politikalarda ciddi bir değişiklik yaşanıp yaşanmayacağı, hatta Beyaz Saray’ın Powell’ın eleştirilerini açıkça destekleyip desteklemeyeceği henüz belirsiz. Rice, Putin’le bir çatışma yaşanmasına soğuk bakıyor. Yönetim de, Başkan Bush’un bu baharda zengin ve demokratik ülkelerin oluşturduğu G-8 toplantısında gündeme getirmesi beklenen Orta Doğu Demokrasi Şartı gibi bazı konularda hala Putin’in desteğini almayı umuyor. McCain tarafından gündeme getirilen ve zengin ve demokratik olmadığı gerekçesiyle Rusya’nın G-8 grubundan atılmasını öngören düşünce ise, yönetim tarafından kabul görmüyor."

Christian Science Monitor ise, Fransa’da okullar da dahil olmak üzere kamu binalarında dini semboller taşınmasını yasaklayan düzenlemeye farklı bir açıdan yaklaşıyor. Söz konusu yasağın esas olarak türbanlı Müslüman kız öğrencileri hedef aldığını belirten gazete, bu durumdan etkilenecek farklı gruplar olduğunu da hatırlatıyor ve Fransa’da yaşayan Sihler’i buna örnek gösteriyor:

"Sih temsilciler taktıkları türbanın değil, doğaya saygı gereği kesmedikleri saçlarının dinsel inançlarının sembolü olduğunu söylüyor ve yasaya uyularak Sih çocukların türbanlarını çıkarması durumunda saçlarının görüneceğini ve bunun da yasaklanması öngörülen dini sembolün açığa çıkması anlamına geleceğini belirtiyor. Muhalefetteki Sosyalist Parti, açık dini sembolleri yasaklayan ancak dini sembol olduğu konusunda şüphe bulunanları serbest bırakan düzenlemeyi yeterince açık bulmuyor. Üyelerinin büyük bir kısmı yasaya karşı çıkan Katolik Kilisesi’ne yakın olan Cumhurbaşkanı Şirak’ın partisi ise, kendi parlamenterlerini yapılacak oylamada serbest bırakacağını açıkladı."

XS
SM
MD
LG