Erişilebilirlik

Terör Saldırılarının Ardından Türkiye'nin Tutumu - 2003-12-12


İstanbul’da geçen ay girişilen saldırılarda 60’dan fazla kişi öldü, 900’e yakın kişi de yaralandı.

İki sinagogu hedef alan ilk saldırılarda ölen ve yaralananların çoğu Müslümanlar oldu. Beş gün sonra İngiliz hedeflerine saldırılarda ölenler arasında İngiltere’nin İstanbul başkonsolosu da bulunuyordu. Türk hükümeti saldırıların El Kaide bağlantısı olduğunu açıkladı.

ABD Başkanı George W. Bush Türkiye’yi cephe olarak kullanmaya karar veren teröristleri yenilgiye uğratma konusunda, hükümete yardım vaat etti.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, “bombalar bizim özgürlüğümüzü elimizden alamaz”, şeklinde konuştu. Bu saldırıyla ilgili olarak hazırladığımız Yuvarlak Masa programımızda uzmanların görüşlerine yer verdik. Uzmanların görüşleri şöyle:

Türkiye bu saldırılarla ilgili olarak doğru politikalar izledi mi? Bu konuda uzmanların görüşlerini aldık.

Washington Yakın Doğu Politikaları Enstitüsü, Türkiye Araştırmaları Program Direktörü Soner Çağaptay, Türk yetkililerin soruşturmayı çok büyük bir hızla yürütüp başarılı bir çalışma gösterdiğini belirtti.

Çağaptay, şunları dedi:

“Saldırılardan hemen sonra istihbarat ve güvenlik açısından Türkiye’nin çok gevşek davrandığı eleştirisi yapılmıştı. Teröristlerin bu saldırıları çok önceden hazırlandıkları anlaşılınca, Türk yetkililerin bunları daha önce yakalamış olması gerektiği düşünülmüştü. Fakat saldırıların ardından hükümetin çok kararlı ve bir şekilde hareket ettiğini, büyük çapta istihbarat topladığını ve bu saldırıların ardında kimlerin olduğunu çok kısa zamanda ortaya çıkartmasına tanık olduk. Çok hızla hareket ettiklerini ve bu çabalarından ötürü de alkışlanmaları gerektiğini düşünüyorum.”

Saldırıların El Kaide tarafından örgütlenmiş olduğu tahmin ediliyor. Ancak Dört saldırının da Türkler tarafından yapılmış olması sürpriz yarattı.

Demokrasileri Savunma Fonu adlı araştırma kuruluşunun direktörlerinden Andrew Apostolou, bazı bakımlardan bunun hiç beklenmedik bir gelişme olmadığını düşünüyor:

“Hemen hemen her ülkede size yardım edecek insanlar bulabileceğinizi düşünürsek, bu bakımdan sürpriz değil. İngiltere’den bir Richard Reid çıktı, kendisiyle birilikte tüm uçak yolcularını öldürmek istedi. Bu nedenle her ülkeden terörist bulabilirisiniz. Türkiye’de terörizmin çok eski bir geçmişi var. Bu olaydaki farklı durum ise, Türk vatandaşlarının El Kaide’yle bağlantısıdır. El Kaide artık şimdi, şubelerini kiraya veren bir şirket gibi çalışıyor. Amerikan operasyonları sayesinde El Kaide’nin merkezi sistemi büyük hasara uğradı. Ondan sonra da hücreler en tepedeki liderlerden emir almadan, kendi kendilerine iş yapar hale geldiler. Türkiye’deki son saldırılar ise, uluslararası terörizmden uzak kalmış olan bir ülkenin imajının bir ölçüde zedelemiş oldu. Fakat Türkiye’deki teröristler tam bir istisnadır. Ayrıca Türk makamlarının hızla hareket ettiği ve daha önceki saldırıları püskürttüğü anlaşıldı. Türkiye’nin bu olayı çok iyi idare edebileceğine inanıyorum.”

Bu saldırılar Türkiye’nin ülke dışındaki görünümüne gölge düşürdü mü? Gözlemciler düşürmediğine inanıyor. Saldırıların uzun zamandır devam eden sükunet havasını bozduğu ve ülkeyi uluslar arası terörizmle savaşın ön cephesine ittiği düşünülüyor. Soruşturma hızla yürütülüp sonuç da alınmış olmakla birlikte, hükümet bundan sonraki icraatıyla ülke içindeki aşırı örgütleri kontrol altına alabilecek mi?

Bu soruları da Uluslar arası ve Stratejik Çalışmalar Merkezi’nin Türkiye koordinatörü Bülent Ali Rıza yanıtladı:

“Soruşturmanın şu ana kadar çok iyi gittiğini gördük, fakat ülke içindeki güvenliğin çok iyi bir şekilde örgütlenmiş olduğunu da söyleyemeyiz. Türkiye’nin ayrıca, ülke dışıyla da tam ve doğru bağlantıları kurması gerekiyor. Bu bakımdan, yeni saldırılara girişme tehlikesi hala mevcut. Ülke içi güvenlik kuruluşları geçmişteki görüş farklılıklarını giderip, birbiriyle uyum içinde çalıştığı ve terör saldırılarını önleyecek istihbaratı toplayabildiği ölçüde, bundan sonraki girişimleri önleyebilecektir.”

Saldırılardan sonra uluslararası topluluğun Türkiye’yle işbirliği artacak mı? Türk hükümeti Amerika ve İngiltere’nin vermeye hazır olduğu yardımı kabul edecek mi? Bu yardım yeterli boyutlarda olacak mı?

Andrew Apostolou bu konudaki soruları da şöyle yanıtladı:

“Ne yazık ki uluslar arası alanda tam anlamıyla bir işbirliği hiçbir zaman olamıyor. Bu da sorunun bir başka yönü. Türkiye NATO’nun üyesi ve Türk kuvvetleri, geçen yıl Afganistan’da başarılı bir hizmet verdi. Açıkçasını söylemek gerekirse, Türk kuvvetlerinin Afganistan’dan büyük çapta çekilmesi, hiç de iyi olmadı. Terör konusunda işbirliği yapmak ve istihbarat paylaşmak için alt yapı mevcut. Şimdi, gazetelerdeki köşe yazılarına bakıp da, ‘yabancılar gelip de iç işlerimize mi karışacak’ şeklinde bir duyguya kapılmak, doğru değil. Fakat asıl gerçek, bizim Afganistan’da Türkiye’nin yardımına ihtiyacımız olmasıdır. Amerika Türkiye’ye yardım edebilir. İngiltere Türkiye’ye yardım edebilir. Türkiye bize yardım edebilir. İşbirliği, gidişi dönüşü olan, iki yönlü bir yoldur. Bu işbirliğinin büyük bölümü de, gayet tabiidir ki, kamuoyuna açıklanmadan yapılacaktır. Fakat burada asıl önemli olan nokta, bu işbirliğinin daha geniş bir ittifaka bağlanmasıdır. İşte işin Avrupa açısı da bu noktada yatıyor. Fakat Brüksel’in ilk tepkisinin, beni çok öfkelendirdiğini de eklemem gerekiyor. Brüksel saldırılardan sonraki ilk açıklamasında, ‘Türkiye’nin üyeliği açısından hiçbir şey değişmedi’ şeklinde bir görüş ortaya koydu ki, kusara bakamasınlar ama, bana göre, pek çok şey değişti."

Demokrasileri Savunma Fonu adlı kuruluşun direktörlerinden Andrew Apostolou, çok önemli bir ülke olan Türkiye’nin, Avrupa Birliği’ne üye olmasının da çok büyük önem taşıdığını vurguluyor. Apostolou, Brüksel’in bu mesajı, tıpkı yakında üye olacak Polonya’ya olduğu gibi, Türkiye’ye de vermesi gerektiğini söyledi.

XS
SM
MD
LG