Erişilebilirlik

AB Zirvesinde Türkiye'yi Erdoğan ve Gül Temsil Edecek - 2003-12-09


Liderler zirvesine üç gün kala Avrupa Birliği ülkeleri geleceğin anayasası üzerinde ortak mutabakat sağlama konusunda zorlanıyorlar. Kapalı kapılar ardında Türk hükümeti ile sürdürülen pazarlıklarda ise, sonuç bildirisine konulacak Türkiye ve Kıbrıs paragraflarının şekillendirilmesine çalışılıyor. Zirve’de Türkiye’yi Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile Dışişleri Bakanı Abdullah Gül’ün temsil edecekleri bildiriliyor.

Brüksel’deki maratonvari toplantılarının ilk gününde Avrupa Birliği dışişleri bakanlarının Napoli’den Brüksel’e kadar fazla bir mesafe kaydettiklerini söylemek zor. En duyarlı konulardaki görüş ayrılıkları devam ediyor. Ortak savunma alanında bile, tarafsızlıkları ile tanınan İsveç, Avusturya, İrlanda ve Finlandiya gibi ülkeler, NATO benzeri bir dayanışmaya karşı direnmelerini sürdürüyorlar. Zira, Anayasa taslağının ilgili maddesinde herhangi bir ülkeye saldırı halinde tüm ülkelerin yardımına koşmaları gerektiği vurgulanıyor.

Cuma ve Cumartesi günleri Brüksel’de yapılacak olan Avrupa Birliği liderler zirvesi veya resmi adıyla Avrupa Konseyi toplantısı, 25’li birliğin yeni yıla bir Anayasa ile girip girmeyeceğini belirleyecek. Dönem başkanı İtalya Anayasa çalışmalarını tamamlamayı öncelikli hedef yapmıştı. Üç ihtimal mevcut: her zaman olduğu gibi bir son dakika ortak mutabakatı ile herkesin kabul edeceği bir Anayasa ortaya çıkacak. Çalışmaların sürdürülmesi ve sorunlara çözüm aranması İrlanda dönem başkanlığına havale edilecek. En geç Mart ayına kadar neticelendirilmesi talimatı verilecek. Veya, Almanya ve Fransa gibi ülkelerin dedikleri doğrultuda hiç Anayasa olmaması, kötü bir anayasadan daha iyidir. Yani ehven-i şer... Oysa, genişlemiş bir Avrupa Birliği’nin kurumsal yapılanması ve ilerideki işleyişi açısından anayasal bir temel üzerine oturması zorunlu gözüküyor. Aksi takdirde hemen her alanda iç bloklaşmalara gidilecek ve bu da Avrupa Birliği’nin çalışmalarını kilitleme tehlikesine yol açacak. Brüksel’deki son durum, hiç kimsenin ne pahasına olursa olsun bir Anayasa’dan yana olmadığını gösteriyor.

Zirve, Türkiye açısından da önem taşıyor. Sonuç bildirisinde özellikle Türkiye’nin üyelik müzakerelerinin başlatılması ile Kıbrıs’ta siyasi çözüm arasında zirve düzeyinde irtibat kurulup, kurulmayacağı merak konusu oluyor. Taslak metin, Avrupa Komisyonu’nun Kasım ayı başında yayımladığı raporun tavsiyesini izliyor. Diğer bir deyişle, "Kıbrıs’ta çözüm olmadan Türkiye’nin Avrupa hedefine ulaşması zordur," sinyali gönderiyor.

Türkiye ise bu paragrafa biraz daha fazla açıklık getirilmesini ve Kıbrıs’ta çözüme destek karşılığında, müzakerelerin başlatılacağına dair kesin güvence verilmesini istiyor. Türkiye’nin gerçekleştirdiği reformların basit bir yüreklendirme paragrafıyla geçiştirilmesi ve geri kalan vecibelerini de yerine getirmesinin istenmesi Ankara’yı tatmin edeceğe benzemiyor. Avrupa Birliği bir tarafta kendi iç sorunlarıyla boğuşurken, öte yanda ilk kez nüfusunun ekseriyeti Müslüman olan bir ülke ile birlikte nasıl yaşayabileceği sorusunu yanıtlamaya çalışırken, soğuk terler döküyor demek abartı olmaz.

XS
SM
MD
LG