5 Aralık tarihli Washington Post gazetesi, Irak’ın geleceğiyle ilgili tartışmalarda Amerikalı ve Iraklı görüşmeciler arasında İslam’ın yönetimdeki rolü ve Kuzey Irak’ın statüsü konularında anlaşmazlık yaşandığını yazıyor. Gazete uzman görüşlerine yer veriyor:
"New York Üniversitesi’nden hukuk doçenti Noah Feldman, Iraklı İslamcıların Afganistan’daki anayasa taslağını okuduktan sonra daha da militanlaştığını söylüyor ve 'İslam’ın devlet dini olduğunu belirtmek zorunda kalacağız' diye konuşuyor. Washington Yakın Doğu Politikaları Enstitüsü’nden Soner Çağaptay’a göre, Irak’ta federal bir sistem oluşturmak da, Kürtlerin beklentileri nedeniyle giderek daha da zorlaşıyor. Kurdistan Observer gazetesine yazan Nazhad Khasraw, koalisyon yönetiminin ve Geçici Hükümet Konseyi’nin Kürdistan üzerinde yeniden bir merkezi yönetim oluşturmaya çalışması durumunda, Kürtlere kendi kaderlerini tayin ve bağımsızlık hakkını kullanma dışında bir seçenek kalmayacağını belirtti."
Christian Science Monitor ise Savunma Bakanı Rumsfeld’ın Gürcistan gezisi ışığında Kafkasya’daki durumu değerlendiriyor:
"Kafkasya ve daha genelde Hazar bölgesi, coğrafi konumu, petrol ve doğalgaz rezervleri ve büyük çoğunluğu Müslüman ve Batı yanlısı olan nüfusuyla stratejik bir öneme sahip. Gürcistan’da yaşanan olaylar, Amerika’ya, bu bölgede durumun nasıl büyük bir hızla değişebileceğini göstermiştir. Rumsfeld’in gezisi, bölgenin stratejik öneminin bir kanıtıdır; ancak hem Amerika’nın çıkarlarını hem de Güney Kafkasya halkının güvenlik ve refahını korumak için bölgedeki sorunların çözümü yönünde daha ciddi ve sonuç alıcı adımlar atılması gerekir."
USA Today gazetesinde eski Başkan Bill Clinton imzalı bir yazı dikkat çekiyor. Clinton, gayrı resmi İsrail-Filistin barış anlaşmasını değerlendirdiği yazısında, “Bu girişim, barışın mümkün olduğunu göstermiştir” görüşünü savunuyor:
"Aslında çözümün ne olduğunun bilinmesine ve her iki halkın da bu çözümün uygulanmasını istemesine rağmen, bir gelişme sağlanamıyor. Bu nedenle, kamuoyu desteğini gerçek bir barışa dönüştürme görevi İsrail ve Filistin vatandaşlarıyla uluslar arası topluluğa düşüyor. Kapsamlı bir çözümü savunan İsraillileri ve Filistinlileri desteklememiz gerekiyor. Uluslar arası toplulukla birlikte, üzerinde uzlaşılacak her hangi bir anlaşmanın hayata geçeceği ve her iki tarafın da güvenliğinin sağlanacağı konusunda hem askeri hem de siyasi ağırlığımızı devreye sokacağımızı göstermemiz gerekiyor."
New York Times ise, son günlerde gündemden hiç düşmeyen ithal çelik ürünlerinden alınan ek gümrük vergilerinin kaldırılması konusunu değerlendiriyor. Gazeteye göre, Bush yönetimi kendi açısından aslında bir geri adım olan gümrüklerin kaldırılması kararını, Dünya Ticaret Örgütü’nün baskısıyla değil de kendi iradesiyle aldığı izlenimi vermeye çalışıyor:
"İktidarda olduğu yaklaşık üç yıl boyunca Amerika’nın gücünü istediği gibi kullanmanın keyfini çıkaran Bush, sonunda ilk kez kendi yönetimini zayıf yerinden nasıl vurabileceğini gösteren bir uluslar arası kurumla karşılaştı. Dünya Ticaret Örgütü, daha önce pek de denemediği etkinliğini devreye sokarak, başkanlık seçimlerinden 11 ay önce Avrupa ve Asya ülkelerine Amerika’ya karşı misilleme niteliğinde gümrük vergileri koyma yetkisi verdi. Ve Avrupalılar da, önlerine bir seçim haritası alarak, Bush’un ikinci kez seçilmek için en fazla ihtiyaç duyduğu eyaletlerde üretilen ürünleri hedef alacaklarını duyurdu."