21 Ekim tarihli Amerikan gazeteleri, İsrail’in dün Gazze’ye düzenlediği saldırılar ve Başkan George Bush’un, Asya Pasifik Ekonomik Forumu için gittiği Tayland’daki temaslarına değiniyor. New York Times gazetesi, Amerika’nın Kuzey Kore’yle ilgili kararının, Bush’un bu temaslar sırasında elde ettiği, en önemli diplomatik başarı olduğunu kaydediyor:
"Amerika’yla birlikte Rusya, Güney Kore, Çin ve Japonya, nükleer silah programını durdurması karşılığında Kuzey Kore’ye saldırmazlık sözü verdi. Bu karar önemli bir diplomatik başarı sayılsa da, Kuzey Kore’nin silahsızlanma yönünde atacağı adımlar kuşkulu. Ancak Kuzey Kore bu öneriyi de reddederse, Amerika bu ülkeye uluslararası ekonomik yaptırım uygulanması yönünde, Asya ülkelerini daha kolay ikna edebilecek. Kuzey Kore’ye yapılan bu öneri, aynı zamanda, Başkan Bush’un bu ülkeyle görüşmeleri yeniden başlatmak istediğini ortaya koydu. Diplomasi yolunu seçen Bush, Pyongyang’a doğrudan yaptırım kararı ve askeri önlemler almak isteyen kendi yönetiminin şahinlerini de, akıllıca saf dışı etmeyi başardı."
Christian Science Monitor gazetesi de Kuzey Kore’yle yürütülen görüşmelerde Çin’in önemine değiniyor. Kuzey Kore’nin nükleer güç olmasını, Pekin Yönetimi’nin de istemediğini kaydeden gazete, Çin’in bu ülkeyi daha kolay ikna edeceğini savunuyor. Washington Post gazetesindeki bir yorumdaysa, yakın geçmişte aşırı dinci söylemleriyle tepkileri çeken bir Amerikalı generalin yol açtığı tartışmalara değiniliyor. Gazete, Bush Yönetimi’ne konuyla ilgili olarak şu çağrıyı yöneltiyor:
"Başkan Bush, Asya-Pasifik Ekonomik Forumu’nda bir araya geldiği Malezya Başbakanı Mahathir’e Yahudi karşıtı söylemini “yanlış ve bölücü” bulduğunu söyledi. Acaba Bush’un din ayrımcılığı gözeten bu sözlere karşı tepkisi, kendi yönetiminin üyelerine karşı da aynı derecede duyarlı mı? Şu ana kadar Başkan, istihbarattan sorumlu Savunma Bakanlığı müsteşar yardımcısı görevindeki Korgeneral William Boykin’in, İslamı aşağılayan sözlerine yönelik hiçbir eleştiri getirmedi. Korgeneral Boykin’in söylemleri, halkı Amerika’nın İslam’a karşı savaş açtığına inandırmaya çalışan, ve diğer dinlere yönelik hoşgörüsüzlüğü göz ardı eden kesimlere yaradı. Başkan Bush “yanlış ve bölücü” söylemlere karşı daha dürüst olmak istiyorsa, yabancı bir lider ve kendi generalleri arasında ayrım gözetmemeli."
Wall Street Journal gazetesindeki bir yorumda, bazı Avrupa ülkelerinin NATO’dan ayrı bir savunma örgütü kurulması yönündeki çabalarına değiniliyor. Gazete, bu çabaların NATO’nun Avrupa’daki etkisini zayıflatacağı görüşünü savunuyor:
"Fransa’nın Avrupa’da ayrı bir savunma örgütü kurma projesine Almanya, Belçika ve Lüksemburg da destek veriyor. Bu ülkeler, amaçları ve zamanlamalarıyla Amerika’nın Batı Dünyası’ndaki liderliğine bir anlamda karşı çıktıklarını gösterdi. Amerika’yı çoğu alanda tek yanlı hareket etmekle suçlayan bu ülkeler, şimdi dünyanın en etkili çok yanlı örgütünü zayıflatmaya çalışıyorlar. Alternatif bir örgüt elbette NATO’yu bir gecede zayıflatamaz, ama ileriki zamanlarda bir rekabet unsuru olacağı açık. Eğer Avrupa ülkeleri savunma yatırımlarını NATO dışındaki bir örgüte yönlendireceklerse, Amerika’nın eninde sonunda Avrupa’ya yönelik yükümlülüklerini yeniden gözden geçirmek zorunda kalması gerekecek."