Erişilebilirlik

13 Ekim 2003 - 2003-10-14


Hafta sonunda, 11 Ekim Cumartesi günü Washington Post gazetesi, başmakalelerinden birini, Türkiye’nin Irak’a asker gönderme önerisine ayırmıştı. Yorumda Türkiye’nin kuvvet göndermesinin, Türkiye ile Amerika arasındaki ilişkilerin yeniden düzelmesi ve Amerikan ordusunun Irak’taki yükünün hafiflemesi gibi yararları olacağı belirtiliyor. Ancak yorumda bu kararın tehlikeli yanları da ele alınıyor ve Irak’ta özellikle Kürtlerin Türk askerinin varlığına karşı çıktıkları hatırlatıyor. Washington Post ayrıca Iraklıların, 400 yıl süren Osmanlı İmparatorluğu “sömürge” yönetimini unutmadıklarını yazıyor. Yorum şöyle devam ediyor:

“Yönetime bağlı yetkililer, Amerikan kuvvetlerini rahatlatmak ve Türkiye’yle ilişkileri onarmak için bütün bu tehlikelere göğüs germeye değeceğini düşünüyor. Irak’ta istikrar çabasının başarılı olabilmesi için kendi meşru güvenlik kaygıları bulunan ve Müslüman nüfuslu bir demokrasi olan komşu Türkiye’nin işbirliği şarttır. Ancak Türk kuvvetlerinin Irak’a gitmesi konusundaki ayrıntıların henüz görüşülecek olması da belki yararlıdır. Amerika bu süreyi, Irak Yönetim Konseyi’yle Şii ve Kürt liderlerin kaygılarını gidermek için kullanmalıdır. Bu grupların işbirliği sağlanmadığı takdirde Türk kuvvetlerinin Irak’a girişi, yarardan çok zarar verebilir.”

13 Ekim tarihli Amerikan gazeteleri, 12 Ekim Pazar günü Bağdat’ta, Bağdat Oteli’ne girişilen bombalı saldırıya geniş yer ayırıyor. Irak konulu haber ve yorumlar, gazetelerin değişmez gündemi olmayı sürdürürken, Wall Street Journal gazetesinde yer alan bir başmakale, Amerika’nın Birleşmiş Milletler’le ilişkilerini değerlendiriyor. Gazete, Washington’un Irak konulu Birleşmiş Milletler kararı çıkartma yolundaki yeni girişimine ümitsiz bakıyor ve örgüt genel sekreteri Kofi Annan’a bu konuda suçlamalar yöneltiyor:

"Eğer Birleşmiş Milletler, Irak’ın yeniden yapılandırılması konusunda bir karar alamıyorsa, demek ki bu kararların uygulamasında da hiçbir etkisi olmayacak. Belki de Bush Yönetimi’nin Birleşmiş Milletler’in desteğini almaktan vazgeçmesi gerekiyor. Öyle görünüyor ki, örgüt genel sekreteri Kofi Annan, Saddam Hüseyin’inkinden çok, Başkan Bush’un yenilgisiyle ilgileniyor. Annan, Bush’un terörle mücadele politikalarının, kendi himayesindeki despot liderleri tehdit ettiğinin farkında."

Aynı gazete, Türkiye’nin Birleşmiş Milletler kararı beklemeden, asker yollama yönünde adım atmasını ise şöyle değerlendiriyor:

"Birleşmiş Milletler kararı, aslında diğer ülkelerin Irak’a asker ve para yardımına gerekçe sağlamak içindi. Öyle görünüyor ki Avrupalılar para yardımı yapmayacak. Türkiye ise, asker gönderme kararı aldı. Üstelik Türkiye en fazla ihtiyaç duyulan Sünni üçgenine askerlerini yollamak istiyor. Türklerin bu kararı, Amerika’ya bir müttefikten beklenilenin fazlasını verdi. Türkiye’nin kararına, Iraklı Kürtler’in tehditle yanıt vermesiyse, tam bir düş kırıklığı oldu. Türkiye Kuzey Irak’ta Kürtler için oluşturulan güvenli bölgenin vazgeçilmez koruyucusu ve dünyaya açılan kapısı oldu. Washington Türkiye’nin asker gönderme kararını yürürlüğe sokmasını istiyorsa, Talabani ve Barzani gibi Kürt liderleriyle açık açık konuşmalı."

Wall Street Journal, Türk askerlerinin hava ve deniz yolundan nakliye planlarına Ankara’nın yaptığı itirazları, haklı bulduğunu da ekliyor. Washington Post gazetesi, Ortadoğu uzmanı Robert Malley imzalı yorumda, Amerika’nın bölgesel politikalarını değiştirmesi uyarısında bulunuyor:

"Baskı ve gözdağı politikaları yanlış olmamakla birlikte, tek başına yeterli olmaz. Washington’un, bir yandan Irak’a müdahale ederken, İsrail-Filistin sorununda yetersiz kalması, ve bunun yanı sıra diğer ülkelere yönelik yalnızca tehditkar açıklamalarda bulunması, Ortadoğu’daki düzenin bozulmasında önemli rol oynadı. Bölgedeki mevcut Amerikan politikaları, son derece sağlıksız ve tehlike içeriyor. Washington, Ortadoğu’da düzenin yeniden sağlanabilmesi için bütün tarafların kaygılarını gideren bir plan sunmalı."

Washington Times gazetesi ise, Uluslararası Kızıl Haç Komitesi’yle yaşanan bir gerginliğe dikkat çekiyor. Gazete, Guantanamo’daki Taliban mahkumlarına yönelik muameleyi eleştiren örgüte, oldukça sert bir tarzla yanıt veriyor:

"Uluslararası Kızılhaç Komitesi’nin Amerika’daki en kıdemli yetkilisi Christophe Girod, Afganistan’dan esir olarak getirilen 600 Taliban savaşçısının Guantanamo kampında gözaltında tutulmasını eleştirdi. Girod, kamptaki belirsizliğin, mahkumların akıl sağlığını tehlikeye atacağını savundu. Kamptaki bu mahkumların El Kaide üyesi olduklarını ve Amerikan askerlerine silahlı direniş sırasında yakalandıklarını, Mösyö Girod’a yeniden anımsatmakta yarar var. Bir yolcu uçağını binalara çarpmaya, bir restoranı bombalamaya ve Taliban gibi bir örgütü savunmaya gönüllü olan bir insanın, elbette aklından zoru olmalı. Bu teröristleri göz altında bulundurmak kamu yararına bir hizmettir, insanlık bunalımı değil."

XS
SM
MD
LG