Erişilebilirlik

3 Eylül 2003 - 2003-09-03


3 Eylül tarihli Amerikan gazetelerinden ilk olarak, New York Times'tan bir alıntıya yer veriyoruz. Gazetede, Maureen Dowd imzalı köşe yazısının başlığı ‘Acemiler İmparatorluğu’.

Dowd, yazısında, Bush Yönetimi’ne Irak politikasından dolayı son derece sert eleştiriler yöneltiyor:

"Eğer amacınız Ortadoğu'yu yeniden yapılandırmaksa, yarı yolda kaybolup, el yordamıyla ilerlemek istemezsiniz. Yılların dış politika deneyimine sahip insanlar bile, kendi kısır döngülerine tutsak oldukları zaman, acemice davranabilirler. Dünyayı yeniden şekillendirebileceğine inanan bir ekip, aynı dünya tarafından dışlanıyor. Görünmeyen düşmanlarımız, bizden daha kurnaz ve organize olmuş durumda. Düşmanlarımız, Irak’taki her saldırılarında, bizden daha hazırlıklı olduklarını gösteriyorlar. Yalnızca Irak'ta değil, Afganistan'da bile kargaşa yaratma konusunda oldukça istekliler. Üstelik Bush'un ortaya koyabildiğinden çok daha iyi bir koalisyon kurdular. El Kaide ve Ensar El İslam örgütlerinden, radikal Şii gruplardan ve Saddam Hüseyin’in taraftarları arasından çok sayıda terörist, değişik ülkelerden Irak'a akın ediyor. Onları birleştiren tek unsur var. O da Amerika'ya olan nefretleri."

Washington Times gazetesinin bugünki başmakalelerinden birinde İran’ın nükleer silah programı ele alınıyor.

Gazete, Amerika’nın İran’a karşı askeri seçeneği tercih edebileceğine dikkat çekiyor:

"Nükleer silah programı hakkında yalan söylediği ortaya çıkan İran’ın, aynı zamanda uzun menzilli füze geliştirmeye çalışması, Washington’u, bu ülkeye yönelik siyasi baskıları artırmaya zorluyor. Amerika ve İsrail, uluslararası toplumun Tahran hükümetini bu çabalarından vazgeçirememesi durumunda, bu ülkenin nükleer tesislerini bombalayabileceklerine işaret etti. Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu da, Tahran’a yönelik tavrını sertleştirdi ve bu ülkeye, nükleer tesislerini ani denetimlere açması çağrısında bulundu. İran’ın bir yandan denetime kapalı bir nükleer enerji programı yürütmesi, diğer yandan da uzun menzilli füzeler geliştirmeye çalışması, endişelerin boyutunu daha da artırıyor. Bu ülke, Temmuz ayında, İsrail, Irak, Afganistan, Pakistan ve Türkiye’yi menziline alan Şahab-3 füzesini hizmete sokma kararı almıştı."

Washington Times gazetesi geçen hafta, İsrail’i,n İran’ın Buşehr’deki nükleer tesislerine saldırı planlarını ele geçirdiğini iddia etmişti.

Christian Science Monitor gazetesinde yer alan bir başmakalede ise, İsrail’de yaşayan Arap nüfusun durumuna dikkat çekiliyor. Gazete yorumunda şöyle yazıyor:

"Bir Yahudi devleti olarak bilinen İsrail’de, her beş vatandaştan biri Yahudi değil. Bu kişiler, İsrail’in kuruluşundan beri bu ülkede yaşayan Araplar. Resmi anlamda öyle tanınmasa da, bu insanlar Filistinlidir ve İsrail’in demokratik rejimi içinde yıllardır barış içinde yaşaya gelmiştir. İsrail’in Arap vatandaşlarına karşı farklı bir politika izlemesi, önceki gün bir hükümet komisyonunun raporunda eleştirildi. Rapor, Arap vatandaşlara yönelik muameleyi, ülkenin en ciddi iç sorunu olarak nitelendirdi. Komisyon, İsrail’in bir yandan çoğulcu bir demokrasi olmaya çabalarken, diğer yandan yalnızca Yahudilerin güvenliğini sağlayama çalıştığına dikkati çekti. Arap vatandaşların medeni haklarından mahrum bırakılması, İsrail için ciddi bir kimlik krizi oluşturuyor. Bu durum, İsrail’in kendi Arap vatandaşları dışında, Gazze ve Batı Şeria’daki milyonlarca Filistinliyi idare etmesi bakımından da önemli. Eğer Ortadoğu barış planı, bağımsız bir Filistin devleti kurulmadan başarısızlığa uğrarsa, İsrail’in mevcut durumu, ayrımcılığı ulusal politikaya dönüştüren, eski Güney Afrika rejiminden farklı olmayacaktır."

XS
SM
MD
LG