Merkezi Paris’te bulunan Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü OECD’nin açıkladığı yeni rapora göre, Euro’ya geçmiş bulunan 12 Avrupa Birliği üyesini kısa dönemde vasat bir ekonomik gelecek bekliyor.
OECD’ye göre, Euro’ya geçmiş olan 12 Avrupa Birliği üyesi ülkede, ekonomik büyümenin önündeki engeller arasında işsizlik, kamu harcamalarındaki sınırlar, emek hareketliliğinin olmayışı, araştırma-geliştirmeye yeterli kaynak ayrılmaması gibi nedenler başta geliyor.
Raporda sonuç olarak 2010 yılında dünyanın en dinamik ve rekabetçi ekonomisine sahip olmayı amaçlayan Euro bölgesinin bu hedefe ulaşmasının pek de mümkün olmadığı belirtiliyor.
Araştırmayı kaleme alanlardan birisi olan OECD uzmanı Paul Vanden Noord’a göre, sorun sadece ekonomideki olumsuz gidişin beklenenden uzun sürmesi değil; Avrupa’nın kısa vadeli gelecek beklentileri de pek parlak görünmüyor.
Noord şöyle diyor:
"Euro bölgesindeki ekonomilerin uzun vadeli büyüme potansiyeline ilişkin 1999 ve 2000’de yaygın olan iyimser beklentiler, ekonomideki olumsuz gidişle birlikte, artık daha az inandırıcı bulunuyor. Bize göre, ekonomiyi canlandırmanın en iyi yolu, üç temel alanda yapısal politikaları uygulamaktan geçiyor.”
Vanden Noord’a göre, bu alanlar rekabet gücünün daha da artırılması, daha fazla yaratıcılık ve daha esnek istihdam politikaları. Fransa ve Almanya’nın yüksek maliyetli emeklilik sistemini yeniden düzenleme çabaları Vanden Noord tarafından övgüyle karşılanıyor:
"Ekonomiyi canlandırmada erken emeklilik veya emeklilik yaşının düşürülmesi gibi kurumsallaşmış mekanizmalarda değişikliğe gitmek gerektiği artık daha genel kabul görüyor. Fransa ve Almanya da, bu kabul ışığında yeni bir yola girmiş durumda”
Fakat Vanden Noord yine de bu iki ülkenin bütçe açıklarının çok yüksek olduğunu belirtiyor.
Vanden Noord’a göre, önümüzdeki aylarda Avrupa Birliği’ne katılacak olan 10 yeni ülkenin Eouro bölgesindeki karmaşık ekonomik durum nedeniyle fazla da endişe etmesine gerek yok.
Vanden Noord, ekonomideki mevcut olumsuz gidişin, tipik bir ekonomik sürecin parçası olduğunu söylüyor.