Erişilebilirlik

'Türk-Amerikan İlişkileri Sağlam' - 2003-06-09


Irak savaşı sırasında iki ülkenin politikaları arasında uyum sağlanamamış olmakla birlikte Türkiye’nin, bulunduğu bölgede Amerika açısından hala çok önemli ve Türk-Amerikan ilişkilerinin sağlam olduğu belirtildi.

Washington’daki düşünce kuruluşlarından American Enterprise Institute’da bugün düzenlenen bir panelde, ikili ilişkiler ele alındı, geleceğe yönelik öneriler yapıldı.

Eski ABD Savunma Bakan yardımcılarından Richard Perle, Amerika’nın eski Ankara büyükelçisi Mark Parris ve Washington’daki Türk Araştırmaları Enstitüsü Direktörü Profesör Sabri Sayarı’nın konuştuğu panelde, Türkiye’nin, Irak savaşı sırasında Amerikan kuvvetlerine kuzeyden cephe açmak için gerekli izni vermemesinin ilişkilerde ciddi bir sorun yarattığı ancak iki tarafın dikkatli bir çalışmayla ilişkileri tekrar düzeltebileceği belirtildi.

Panelin, Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Uğur Ziyal’in, gelecek hafta danışmalarda bulunmak üzere Washington’a yapacağı ziyaretin hemen öncesine rastlaması ilginçti.

Amerika’nın Irak politikasının mimarları arasında sayılan ve Savunma Bakanlığı siyaset planlama kurulu üyesi olan Richard Perle, sadece bir noktayı vurgulamak istediğini belirtti ve ikili ilişkilerin, Irak konusundaki anlaşmazlığa rağmen sağlam temellere dayandığını ve sağlıklı olduğunu söyledi. Perle, şöyle konuştu: “Bu olayı yol üzerindeki bir kasise veya çukura benzetebilirsiniz. Ama uzun süredir dost ve müttefik olan iki ülke arasındaki ilişkilerde temelden bir değişikliğe yolaçmamıştır. Dostluk ve ittifak ilişkileri devam edecektir.”

Richard Perle, tezkere krizinin nedenleri üzerinde dururken, bunları, iki ülke arasında haberleşme kopukluğu, niyetlerin yanlış yorumlanması ve genel olarak hesap yanlışlıkları olarak tanımladı. Perle, Irak’la ilgili tezkere üzerinde yapılan oylamanın sonucunun, Türk hükümetini de şaşkınlığa uğrattığını söyledi. Richard Perle, hükümetin, oy hesabını yanlış yaptığını, Amerika’dan aldığı sinyallerin de Türk hükümetini yanılttığını belirtti. Perle, Amerika’dan da Türkiye’ye, Ankara’nın kararının daha uzun süre beklenebileceği yolunda sinyaller gittiğini söyledi.

Richard Perle konuşmasında Cumhuriyet Halk Partisi’yle partinin Kemal Derviş ve Şükrü Elekdağ gibi üyelerini ise tezkere oylamasındaki tutumları nedeniyle özel olarak eleştirdi.

Richard Perle’e göre, haberleşme kopukluğu Türkiye’de hükümetle ordu arasında da yaşandı; Ordu, Irak savaşında Amerika’ya destek vermenin popüler bir tutum olmadığını görerek bu yönde bir karara katılmak istemediğini düşündü.

Perle, buna rağmen Türk ordusunun, Amerika’nın Irak’la ilgili kaygılarına sempati duyduğunu ve sonuçtan memnun olmadığını söyledi.

Amerika’nın Ankara’daki eski büyükelçilerinden Mark Parris, Türk-Amerikan stratejik ilişkilerinin değişime uğradığını savundu. Parris, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde 1 Mart’ta yapılan oylamanın, Türkiye’nin her zaman mutlaka yanında olmayabileceğini Amerika’ya hatırlatan bir gelişme olduğunu söyledi.

Parris, Türkiye’nin Amerika için önemini kaybetmediğini belirtti ve şöyle devam etti:

“11 Eylül ve Irak savaşı sonrası dünyada Amerika dikkatini, müslüman dünyasına ve Türkiye’nin bulunduğu bölgeye yöneltecektir. Bu ilginin ve dikkatin derecesi, Sovyetler Birliği ve komünizmin ayakta olduğu dönemde bu alanlara gösterilen ilgiye yakın olacaktır.”

Eski büyükelçi, böyle bir senaryo içinde Amerika’nın mutlaka Türkiye’yle işbirliği yapacağını belirtti. Parris, Türkiye’nin neler yapması gerektiği konusunda söylentiler dolaştığını ancak Türkiye’nin, Amerika’yla ilişkilerini düzeltmek için mutlaka bir bedel ödemesi gerektiğini düşünmenin yanlış olduğunu söyledi. Mark Parris, Türkiye, reform yolunda ilerlemeye devam eder, müslüman nüfuslu tam demokratik bir ülke olarak ne kadar başarılı olursa Amerika’nın da Türkiye’ye yaklaşmakta o kadar istekli olacağını belirtti.

Panelde konuşan Türk Araştırmaları Enstitüsü Direktörü Profesör Sabri Sayarı da, ikili ilişkilerde zor bir dönemden geçildiğini söylerken, iki tarafın da hataları olduğunu belirtti. Sayarı, Türkiye’de hükümetin Irak konusunda kamu oyunu gerektiği gibi aydınlatamadığını, Amerika’nın da Türk kamu oyuna seslenmekte başarısız olduğunu söyledi. Sayarı, Türkiye’de birçok kişinin de Amerika’da 11 Eylül 2001 sonrası düşünce yapısını ve Amerika’nın Irak konusundaki kararlılığını anlamakta başarısız kaldığını anlattı. Ancak iki ülkenin de Irak ve tezkere krizinin ilişkilerde yolaçtığı sorunu gidermeye kararlı olduğunu belirten Sayarı, iki ülkenin paylaştığı ortak değerleri sayarken şöyle dedi: “Her iki ülke radikal İslama karşıdır. İktidardaki partinin geçmişinde İslamcı söylemler olabilir ama, son günlerde Dışişleri Bakanı Abdullah Gül’ün İslam Konferansı toplantısında Tahran’da yaptığı konuşma, Türkiye’nin radikal İslama karşı olduğunu açıkça ortaya koyuyor.”

Sabri Sayarı, herşeye rağmen ikili ilişkileri onarma çabası içinde özellikle iki alanda zorluklar yaşanabileceğini söyledi. Sayarı, Türkiye’nin, son zamanda İran ve Suriye’ye yönelik olarak attığı yakınlaşma yönündeki adımların, Amerika’da olumlu karşılanmadığını; Amerika’nın da Kuzey Irak’ta Kürtlerle giderek yakınlaşmasının Türkiye’de kaygılara yolaçtığını belirtti.

Sayarı konuşmasında bir öneride de bulundu ve Türkiye’yle Amerika’nın, ilişkileri gözden geçirmek ve yeni politikalar teklif etmek için yüksek düzeyli bir heyet kurabileceğini söyledi.

Panelin soru-cevap bölümünde, Amerika’nın Savunma Bakan eski yardımcılarından Richard Perle, İran ve Suriye’yi, terör ihraceden diktatörlükler olarak tanımladı ve Türkiye’nin, bu iki ülkeye karşı ortak politika izleme konusunda Amerika’ya destek vermesinin son derece yararlı olacağını söyledi.

American Enterprise Institute adlı kuruluşta, Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Büyükelçi Uğur Ziyal de gelecek haftaki Washington ziyareti sırasında bir konuşma yapacak.

XS
SM
MD
LG