Erişilebilirlik

Çin'in Doğu Türkistan Politikası Eleştiriliyor - 2003-05-30


Çin ve Rusya’yla dört Orta Asya ülkesi, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan ve Tacikistan arasında bu hafta Moskova’da yapılan iki günlük zirve toplantısında terörizm ve ayrılıkçı hareketlerle mücadele alanında işbirliğini arttırma kararı alındı. Şanghay İşbirliği Örgütü adı altında biraraya gelen altı ülke, Kırgızistan’ın başkenti Bişkek’te, terörle mücaedele amacıyla bir merkez kurmayı kararlaştırdı. Gözlemciler özellikle Çin’in, bu çabayı, Çinlilerin Şincan (Xinjiang) dediği Doğu Türkistan bölgesinde ayrılıkçı hareketi durdurmak için bir fırsat olarak gördüğünü belirtiyor.

Moskova’da bu hafta yapılan toplantıdan hemen önce Çin hükümeti, ülkenin batısında, nüfusunun büyük çoğunluğu müslüman Uygurlardan oluşan Doğu Türkistan bölgesindeki durum hakkında bir rapor yayınladı.

Belgede Şincan diye adlandırılan bu bölgenin tarihi boyunca Çin’in bir parçası olduğu savunuluyor. Çin hükümetinin raporunda yaklaşık son 10 yıldır bölgenin Doğu Türkistan adı altında bağımsızlığına kavuşması için mücadele eden etnik Uygurların bu amaçla terörist şiddet hareketlerine başvurduğu öne sürülüyor. Raporda bu ayrılıkçı hareketin aşırı dincilik ve uluslararası terörizmden etkilendiği, insan hakları ve din özgürlüğü sloganları arkasına saklandığı ve Çin’de etnik azınlıkların baskı altında tutulduğu yolunda gerçek dışı iddialar ortaya attığı savunuluyor.

Ohio’daki Miami Üniversitesi’nde coğrafya profesörü olan Stanley Toops, Şincan ya da Doğu Türkistan bölgesi üzerinde uzman... Toops, Devlet Başkanı Hu Jintao’nun son zirve için Rusya’ya gitmesinden önce Çin hükümetinin, Sincan’daki durumunu kuvvetlendirmek istediğini söylüyor. Uzman, Amerika’da girişilen 11 Eylül 2001 terörist saldırılarından sonra Çin’in, Doğu Türkistan’daki durumu tanınlama tarzını değiştirdiğini belirtiyor:

“11 Eylül 2001’den buyana Çin Halk Cumhuriyeti, Amerika, Rusya ve öteki ülkelerin terörle mücadele konusundaki ifadelerini kullanarak Doıu Türkistan ya da Sinjan’da devlet tarafından girişilen eylemleri meşru göstermeye çalışıyor. Çinli yetkililer, Tibet ve Şincan’daki olayları terörizm olarak tanımlıyor. Ancak bence bu bölgelerin halklarını terörist olarak tanımlamak çok zor...”

Amerika’daki Uygur Amerikalılar Derneği’nin Başkanı Alim Sait, Çin hükümetinin sırf Şincan bölgesi hakkında bir rapor yayınlamasını şaşırtıcı bulduğunu söylüyor ve Çin’in, Doğu Türkistan üzerindeki hak iddiasına uluslararası alanda destek sağlamak için çalıştığını belirtiyor:

“Çin, tarihi gerçekleri çarpıtarak ve burası tarih boyunca bize ait olmuştur diyerek, tarih boyunca sözünden ne kastettiğini açıklamadan, Doğu Türkistan’daki gayri meşru işgalini haklı göstermeye çalışıyor. Bunu yaparken Uygur davasının meşruluktan yoksun olduğunu, Uygurların taleplerinin uluslararası hukuka aykırı olduğunu öne sürüyor.”

Sait, Şincan ya da Doğu Türkistan’ın yüzyıllar boyunca, Mongollar ve Mançular gibi, zaman zaman Çin’i de kontrolları altına alan grupların elinde kaldığını söylüyor. Sait’e göre, bugünkü Çin Halk Cumhuriyeti’nin, bölgenin Komünist Çin’in bir parcası olduğunu öne sürmesi her türlü dayanaktan yoksun:

“Bu, günümüzün Moğolistan hükümetinin bir zamanlar Cengiz Han’ın Moğol imparatorluğu tarafından işgal edilmiş olan bütün toprakları, Moğolistan’ın parçası olarak ilan etmesine benziyor. Ya da bugünkü Yunan hükümetinin, Büyük İskender’in bir zamanlar ele geçirdiği bütün toprakların hala Yunan toprağı olduğunu öne sürmesine, Türklerin bir zamanlar Osmanlı İmparatorluğuna ait olan yerlerin bugün hala kendilerine ait olduğunu iddia etmesine benziyor. Çin’in yaptığı bundan başka birşey değil...”

Moskova’da yapılan zirve toplantısından birkaç gün önce merkezi Münih’te bulunan ve sürgündeki Uygur gruplarını biraraya getiren Doğu Türkistan Ulusal Kongresi, Rusya ve dört Orta Asya ülkesi liderlerine bir mektup göndererek toplantıda Çin’in Uygur bölgelerindeki insan hakları ihlallerini mutlaka gündeme getirmelerini istedi. Alim Sait, liderlerin bunu yapmasını beklemediğini, çünkü Şanghay Grubu adlı örgütlenmenin, Uygurların Çin tarafından baskı altında tutulmasını desteklediğini söylüyor:

“Çin’in baskıları sonucu, Kazakistan, Kırgızistan ve Özbekistan’da muhalif Uygurlara baskı yapılıyor, bu kişiler zorla Çin’e geri gönderiliyor. Bu ülkelerin hükümetleri, Doğu Türkistan ve Orta Asya genelinde Uygun hareketini, bir insan hakları sorunu olarak değil, istikrar bozucu bir hareket olarak görüyor.”

Miami Üniversitesi Profesörü Stanley Toops da Şanghay İşbirliği Örgütü’ne katılan dört Orta Asya ülkesinin, Çin’deki insan hakları uygulamalarını sorgulamayı kendi çıkarlarına uygun görmediklerini söylüyor:

“Bu ülkeler Şanghay Örgütü’nü özellikle ekonomik yarar sağlama amacıyla Çin’le ilişkilerini iyi tutmak için bir araç olarak görüyor. Gerçek amaçları bu ve bir de bu örgütlenme sayesinde bölgede Çin’in aşırı nüfuz sahibi olmasını önlemeyi umudediyorlar.”

Profesör Toops, Sincan ya da Doğu Türkistan bölgesindeki insan hakları sorunları araştırılacak olursa aynı şeyin Rusya’nın Çeçenistan’daki eylemleri ve Özbekistan’ın İslamcı hareketleri bastırma tarzının da sorgulanması gerekeceğini belirtiyor. Toops, Çin’in Uygur hareketini bastırmak için kuvvete başvurmasının dışarıdaki Uygurların kararlılığına güç kattığını söylüyor. Ancak uzman Doğu Türkistan hareketinin, Nobel barış ödülü sahibi ve dünyanın dikkatlerini Tibet davasına çekmeyi başarmış olan Dalay Lama gibi, kuvvetli kişilik sahibi bir liderden yoksun olduğunu belirtiyor.

Amerika’daki Uygur Derneği’nin Başkanı Alim Sait de Çin’in, Tibet konusunda dünya kamu oyundan destek sağlamakta başarısız kaldığını ve Doğu Türkistan konusunda da aynı yenilgiye uğramamak için çaba harcadığını söylüyor:

“Çin’in yapmak istediği Uygurların, Tibetlilerden farklı olarak haklı bir davaya sahip olmadığına uluslararası topluluğu ikna etmektir. Tibetlilerin davası uluslararası alanda kabul görüyor ve Dalay Lama’nın, sürgündeki Tibet hükümetinin davası büyük ölçüde destekleniyor. Uygur davasında ise henüz bu noktada değiliz.”

Gerçekten, Dalay Lama’nın iki temsilcisi bugünlerde Çin’i ziyaret ediyor. Bu, Çin ve sürgündeki Tibet hükümetinin, dokuz yıllık bir aradan sonra yeniden temaslara başlamaya karar verdiği geçen Eylül ayındanberi yapılan ikinci ziyaret oluyor.

XS
SM
MD
LG