Erişilebilirlik

Verheugen Kuşkulu, Gül Kararlı - 2003-05-15


Dışişleri Bakanı ve başbakan yardımcısı Abdullah Gül, Kıbrıs’ta ambargonun kalkacağını açıkladı. Avrupa Kurultayı’ndaki Türk heyetine başkanlık eden Gül bu sabah genişleme yetkilisi Verheugen ve dönem başkanı Papaandreu ile bir araya geldi. Gül son derece kritik bir döneme girildiğini ve muhalefetin yanısıra, tüm siyasi partilerin ve kamu oyunun desteğiyle gerekli reformları temmuz ayında meclisten çıkartmada kararlı olduklarını bildirdi. Gül, bir soru üzerine de demokratik bir ülkede ordunun rolü ne ise, Türkiye’de de aynısı olacaktır, yanıtını verdi.

Avrupa Parlamentosu Strasbourg’da, Türkiye’de siyasi reformların tamamlanması ve uygulamaya geçirilerek, insan hakları derneğine yapılan baskın gibi ihlâllere tamamen son verilmesi çağırısı yaparken, Abdullah Gül de Brüksel’de hükümetinin Kopenhag Kriterleri’nin siyasi boyutlu olanlarıyla ilgili tüm reformları temmuz ayında tamamlamada kararlı olduğu güvencesi veriyordu. Gül’ün Avrupa Kurultayı’na Türk heyeti başkanı olarak katıldığı ilk toplantı bu... Sadece yabancı basının değil, çok sayıda siyasinin de ilgi odağı olan dışişleri bakanı resmi görüşmelerinin dışında, kuliste de yoğun temaslarda bulunuyor.

Gül güne, Avrupa Komisyonu’nun genişleme yetkilisi Verheugen ile buluşarak başladı. Bir ufuk turu yapıldığı bildirilen görüşmede son olarak Yunan ordusunun tatbikatları sırasında geçtiğimiz Pazartesi günü Ege üzerinde meydana gelen gerginlik ve insan hakları derneğinin basılması olayı da gündeme geldi. Avrupa Birliği çevrelerinde en fazla merak konusu olan husus, hükümetin orduyu ve polisi de sivil denetim altına alabilecek şekilde Kopenhag Kriterleri uyarınca üstlendiği yükümlülüklerini yerine getirip, getiremeyeceği oluyor. Gül kendisinden son derece emin görünüyor ve bu konuda sorulan bir soruyu şöyle yanıtlıyor:

"Türkiye AB’ne girmek istiyor, AB kriterlerinde bir ülke olacaktır, bunun için kendi ülkemizde yapmamız gereken reformlar ne ise, bunları kararlı bir şekilde yapacağız. Tabii ki biz ordumuzun gücüyle övünürüz, ama şüphesiz ki demokratik bir ülkede ordunun rolü ne ise öyle olacaktır, bunlar rahat rahat konuşulacak konulardır. Türkiye kritik bir dönemin içine girmiştir, kritik dönem birkaç aylık kritik dönemdir. Temmuz ayında meclis tatile girmeden önce bazı kanunları çıkartacağız, bunda kararlıyız. İktidar, muhalefet AB meselesini bir kere daha ele alacak. Memnuniyet verici şey şudur; AB söz konusu olduğunda büyük bir konsansüs vardır. Hepimizin yapması gereken şey pozitif şeyleri konuşmaktır. Destek vermek olmalıdır."

Gül, ordunun ve polisin sivil denetim altına alınması konusunda hem toplumdan hem de muhalefet dahil tüm siyasi partilerden destek bekliyor. Yoksa Adalet ve Kalkınma Partisi’nin tek başına adım atmasının beklenmemesini hissettiriyor. Gül’ün, Verheugen ile görüşmesinden sonra düzenlenen basın toplantısında Türkiye’nin 2007 yılında üye olabileceğine dair, bu yılın ikinci yarısında Avrupa Birliği’nin dönem başkanlığını Yunanistan’dan devralacak İtalya Başbakanı Berlusconi’nin açıklaması da soru konusu yapıldı. Verheugen’e göre iddialı bir yaklaşım. Şaşkınlıkla karşıladıklarını saklamayan genişleme yetkilisine karşılık Abdullah Gül öncelikli hedefin biran önce üyelik müzakerelerini başlatmak olduğunu söyledi ve şöyle devam etti:

"Bizim için şu anda önemli olan, basın toplantısında söyledim 2004 yılı sonunda müzakerelere başlamaktır. Müzakerelere başladıktan sonra o Türkiye’nin performansı,müzakerelerde atılacak adımlara göre kaç yıl süreceği belli olur. Bazen büyük ülkeler müzakere sürecini uzatmak isterler, onlar uzatmak isterler. Bizim için şu anda birinci öncelik müzakerelere başlamaktır. İtalyan başbakanının 2007 demesi bizim için iyi bir şey tabii. AB’nin önemli ülkelerinden birisinin Türkiye’yi ne kadar kısa sürede AB’nde görmek istiyor, bundan herkesin memnun olması, sevinmesi gerekir."

Verheugen, Papandreu ve diğer Avrupalı yetkililerle temaslarda üzerinde durulan önemli bir konu da Kıbrıs oldu. Gül, Türk tarafının attığı olumlu adımların şimdi cesaretlendirilecek ve yenilerinin atılmasına imkân verecek şekilde ödüllendirilmesinde ısrarlı. İlk iş olarak da Avrupa Birliği’nin Kıbrıs Türkleri üzerindeki ambargoyu kaldırması olduğunu muhataplarına anlatmaya devam ediyor. 21 mayısta Avrupa Komisyonu’nun Kıbrıs Türkleri’ne sunacağı paketin son hazırlıkları yapılıyor. İşte Türkiye’nin beklentisi bu paket içinde ambargonun kalktığına dair kararın da yer alması yönünde. Gül, kalkacağından emin gözüküyor:

"Şu anda Kıbrıs’ta atılan çok iyi adımlar var. Bu adımların karşılık bulması gerekir. Ben bunları AB yetkililerine anlatıyorum. Ambargonun hiçbir hukuki izahının olmadığını, Irak’ta bile ambargo etkili olmadığı için savaş yapıldı, burada savaş değil barış olması lâzım. Dolayısıyla ambargonun kalkması lâzım bu konuda önemli adımların atılacağını biliyorum."

Gül’ün Avrupa Birliği’nin dönem başkanı olan Yunan meslekdaşı Yorgo Papandreu ile yaptığı görüşmesinde bölgedeki gerginlik konusu sorunlar da ele alındı. Papandreu Türkiye’nin İslâm dünyası ile Avrupa Birliği arasında önemli bir köprü görevi yapabileceğini tekrarladı ve bu konuda birlikte çalışma teklif etti. Yunan dönem başkanlığının bitiminden sonra da işbirliğinin sürdürülmesini istedi. Bu konu ay sonunda Girit’te yapılacak ve Avrupa Birliği ülkeleri ile Akdeniz havzası devletlerini bir araya getirecek olan Euro-Med dışişleri bakanları toplantısında gündeme getirilecek. Bu toplantıdan çıkacak kararın önemi büyük. Çünkü Abdullah Gül hemen ardından Tahran’a geçecek ve İslâm Konferansı’na katılacak.

XS
SM
MD
LG