Erişilebilirlik

Amerika'nın Raporunda Saddam Hüseyin'in Yalanları Sıralandı - 2003-01-30


Amerikan Hükümeti, Irak lideri Saddam Hüseyin’in yıllardır süregelen aldatmacalarını sıralayan ‘yalan makinası’ adlı bir rapor yayınladı. Bu aldatmacalar tahrif edilmiş belgelerden, önceden tasarlanmış propaganda eylemlerine ve basit yalanlara kadar büyük çeşitlilik gösteriyor.

1998 yılı Aralık ayında Birleşmiş Milletler Silah denetçisi Richard Spertzel, Irak’ın biyolojik silah uzmanı Rihab Taha’ya “Bize yalan söylüyorsunuz ve bunu bizim bildiğimizi de biliyorsunuz.” diyor. Taha’ysa, “Siz yalan söylemeniz için emir verilirse, bu yalan sayılmaz.” diye yanıtlıyor.

Bu samimi diyalog, Irak’ın yalan propaganda faaliyetlerine ilişkin raporda da geçiyor. Rapor, uzun ve etkileyici bir suçlama belgesi.

Rapora göre, her şeyden önemlisi, Saddam Hüseyin’in Irak’ında amacın, medyanın ustalık ve nispeten de başarıyla yanıltılması olması. Örneğin en büyük kandırmacalardan biri ceset gösterisi. Irak Hükümeti, ölen çocukları defnetmek yerine cesetlerini morgda dondurarak uygun durumlarda kullanmak için saklıyor.

2002 yılının Haziran ayında BBC, Bağdat’taki Şehitler Meydanı’nda 60 ölü çocuğun cesedinin sergilendiğini haber verdi. Bu çocukların, Körfez Savaşı sırasında Amerikan bombardımanında kullanılan bombaların uranyum artıklarından öldüğü iddia ediliyordu. Cenaze törenine katılanlar Amerika aleyhinde sloganlar attı ve Birleşmiş Milletler’in ekonomik yaptırımlarına son verilmesini istedi. Yabancı basın da haberi verdi. Oysa bu düzmece bir olaydı. Ölü çocuklar çeşitli kentlerde aylarca morglarda bekletildikten sonra Bağdat’a cenaze töreni için götürülmüştü. Çocukların hepsi farklı nedenlerle ölmüştü.

Herb Romerstein, Amerikan Hükümeti’nde yabancı hükümetlerin yalan propagandaları üzerinde çalışan bir uzman. Romerstein, Körfez Savaşı sırasında da benzer şeyler yaşandığını anımsıyor:

"Irak’ta fabrikanın kapısına “bebek maması fabrikası” adını hem de İngilizce yazmışlar. Dünya basını da bunu alıp resmiyle yayınladı. Hikaye kulağa hoş geliyor ancak tamamiyle gerçek dışı… Bugün, orada çalışmış insanlardan da biliyoruz ki o fabrika bir kimya tesisiydi."

Romerstein uyanık bir basının İngilizce gördüğü tabelalara daha çok dikkat ve kuşkuyla yaklaşması gerektiğini söylüyor. Yeni raporda Irak’ın çeşitli iddialarına yer veriliyor. Bunlardan biri de Birleşmiş Milletler yaptırımları sonucu yeterli beslenemeyen 1milyon 700bin çocuğun öldüğü iddiası. Birleşmiş Milletler’in petrol karşılığı gıda programı 1996 yılında başladı ve ondan sonra da Iraklılar’ın aldığı günlük kalori değeri iki katına çıktı. Ülkeye giren tıbbi malzeme miktarında da artış oldu.

Amerika’nın raporuna göre, çocukların beslenme yetersizliğinden ölmesinden tümüyle Irak rejimi sorumlu. Çünkü Saddam Hüseyin, petrol karşılığında aldığı gıda maddelerini satarak kazanç sağlıyor. Hüseyin, bu gelirin iki milyon Dolarını 48 yeni saray yaptırmak için harcadı. Bu saraylarda altın musluklar ve yapay şelaleler bile var.

Romerstein petrol karşılığı gıda programının da istendiği gibi işlemediğini belirtiyor:

"Saddam Hüseyin’e petrol karşılığı gıda edinmesine izin veren düşüncenin ardında Irak halkının sıkıntısını azaltmak yatıyordu. Böylelikle yaptırımlar yalnızca Saddam Hüseyin ve hükümetini etkileyecekti. Saddam Hüseyin halkı için gıda almak yerine bu parayı saray yaptırmaya ve silah geliştirmeye harcadı."

Dışilişkiler Konseyi’nin Ortadoğu uzmanı Warren Bass, Saddam Hüseyin’in yalan propagandalarının amacının Irak’taki her türlü olumsuzluktan Amerika’yı suçlamak olduğunu söylüyor:

"Irak’ta yaptırımların sonucu bir insani kriz olduğu, üstesinden gelinmesi gereken sorunlar bulunduğu inkar edilemez. Bu yaptırımlar Amerika’nın baskıları sonucu uygulanıyor. Ancak, Saddam Hüseyin bu yaptırımlardan doğan sıkıntının büyüğünü halkın çekmesi için elinden geleni yaptı, kendisi ve çevresindeki bir avuç azınlıksa lüks içinde yaşamaya devam etti."

Irak, Körfez savaşı sırasında kullanılan uranyumlu bombaların kanser vakalarını ve sakat doğumları arttırdığını da iddia ediyor. Hastalıklı kişilerin fotoğrafları Irak tarafından geniş bir kesime dağıtıldı. Bu konuda uluslararası bir konferans toplayan Irak, ülke dışına gönderdiği temsilcilerle bunun propagandasını da yaptı.

Amerika’nın son raporu, sağlık sorunlarının İran-Irak savaşı sırasında kimyasal bombaların kullanıldığı bölgede görüldüğünü ortaya koydu. Irak’ın kullandığı hardal gazının kanser yaptığı ve sakat doğumlara yolaçtığı biliniyor. Irak’ın kimyasal silah kullandığı Halepçe’de kanser ve sakat doğum oranının enaz 5’le 10 kat arttığı söyleniyor. Bölgeye giden doktorlar gelecek nesillerin bunun acısını çekmeye devam edeceklerini belirtiyor.

Irak savaş ihtimaline karşı yeni bir oyuna başvurdu. Olası bir savaşa hazırlık yapan Iraklılar hava savunma sistemleriyle diğer askeri malzemeyi park, cami, hastane, otel, alışveriş merkezi ve mezarlıkların yakınına yerleştirdi. Kimi roket rampalarıysa futbol stadyumlarında bulunuyor.

Uydu fotoğrafları, Irak’ın Bağdat yakınlarındaki Sarabadi kentinde bir okulun hemen yakınına askeri kışlalar inşa ettiğini ortaya koydu. Bu noktalara karşı bir saldırı sivillerin ölümüne yolaçacak ve Amerika’yı zor duruma düşürecek.

Bütün bunlar Saddam Hüseyin’in aldatmacalarının nasıl işlediğini gösteriyor. Ancak Romerstein, bu aldatmacaların dünyanın her bölgesinde başarıya ulaşmadığını belirtiyor.

"Saddam Hüseyin bu konuda Batıda büyük bir başarı kazanamamıştı. Arap dünyasındaysa Saddam’ın aldatmacaları başarılı oldu, Irak lideri şimdi batı dünyasının bir bölümünden de destek görmeye başladı. Kuzey Koreliler de Irak’ın iddialarını sanki gerçekmiş gibi savunuyor."

"Amerika’ya göre, bütün bu aldatmacıların arkasında kitle imha silahlarını saklama gayreti var. Beyaz Saray, Saddam Hüseyin’in gerçekleri gizlediğinden emin."

Bush Yönetimi’nden bir yetkili New York Times gazetesine verdiği demeçte Irak’ta kitle imha silahı olduğunu gösteren kanıtlara Merkezi İstihbarat Örgütü CIA’nin elde ettiği binlerce ipucunun birleştirilmesiyle ulaşıldığını belirtti. Bir istihbarat uzmanı için çok açık olan bu kanıtlar, konuya yabancı olanlar için birşey ifade etmeyebilir.

Warren Bass, Bush Yönetiminin iç ve dış kamuoyunu ve politikacıları ikna etmekte zorlandığını vurguluyor:

"Bush Yönetimi’nin karşılaştığı güçlük, elinde somut kanıt bulunmadığı için, Irak’ın Birleşmiş Milletler kararlarını sürekli ihlal etme çabalarını sergilemek ve bunu inandırıcı bir şekilde yapmaktır. Bu da hiç kolay değil. Amerika’nın Avrupa’daki dostları bile yönetimin söylediklerini kuşkuyla dinliyor, çünkü Bush Yönetiminin kovboy gibi saldırgan ve tek başına davranma eğilimi olduğuna inanıyorlar."

Bass, raporun amacının bu kuşkucu kitleyi ikna etmek olduğunu söylüyor:

"Raporun amacı, yeni unsurlar getirmek değil, mevcut unsurları birleştirerek toplu halde Amerikan ve Avrupa kamuoyuyla politikacılarına sunarak onları inandırmaktır. Amaç, Bush Yönetimi’nin yapmaya hazırlandığı anlaşılan askeri operasyona ortam hazırlamaktır."

Romerstein raporun Irak’ın aldatmacalarını sıralaması ve Internet’te herkesin bilgisine sunulması nedeniyle yararlı olduğunu söyledi.

XS
SM
MD
LG