Erişilebilirlik

Avrupa Komisyonu'ndan Tavsiye Raporu Geliyor - 2002-10-06


Yıl 1997, 14 Aralık sabahı Türk hükümeti, Başbakan Mesut Yılmaz’ın ağzından, Avrupa Birliği ile siyasi diyalogunu askıya aldığını açıklamıştı. Zira, Türkiye, Lüksemburg’da yapılan AB zirvesinde genişleme sürecinden dışlanmış, yakınlaşma stratejisi adı verilen bir öneri ile tatmin edilmeye çalışılmıştı.

Bir başka yıl sonu zirvesinde, 1999 aralığında, AB, Lüksemburg hatasından dönüş yaptı, Helsinki’de Türkiye’nin 2000’li yıllara, genişleme sürecine dahil edilen bir aday ülke sıfatı ile girmesini sağlayan tarihi kararını aldı.

Şimdi de yine iki yıllık bir aradan sonra bir başka 14 Aralık sabahı, Türkiye’nin vatandaşları uyandıklarında, uzun ince yolun kısalıp, kısalmadığını, ufkun biraz daha yakınlaşarak, netleşip, netleşmediğini görecekler.

İşte bu tarihe ve kararın alınacağı Kopenhag’a uzanan önemli etaplarla dolu yolun en ilk durağı olan, Brüksel’de Avrupa Komisyonu’nun toplantısı ve açıklayacağı belgeler bekleniyor.

Türk diplomatlar ve en son olarak da Başbakan yardımcısı Mesut Yılmaz tarafından fazla önemsenmemesi tavsiye edilen Türkiye raporunda, siyasi son kararı verecek olan devlet ve hükümet başkanlarına ne önerileceği Çarşamba günü anlaşılacak.

Bir diplomatın belirttiği gibi durum Lüksemburg Zirvesi öncesindeki kadar kötü, Helsinki Zirvesi öncesi kadar da parlak değil. Sadece tüm seçeneklere açık bir sürece giriliyor.

Şu anda nihai kararı etkileyecek üç grup çekişıyor. Türkiye’yi Avrupa Birliği’nde kesin olarak, üye görmek istemeyenler var. Müzakere tarihi verirsek, zaten genişleme konusunda rahatsızlıkların giderek arttığı Avrupa kamuoyuna ve seçmenlere anlatmakta güçlük çekeriz, zira Türkiye tüm şartları yerine getirmiş değil gerekçesiyle mütereddit davrananlar mevcut. Lüksemburg tarihi hatası bir kez daha tekrarlanmamalı, Türkiye genişleme sürecinden geri kalmamalı diyenler ise azınlıkta.

Avrupa Komisyonu, tüm üyelerinin katılımıyla önce bürokratların hazırladığı raporlara son şeklini verecek. Ardından da Çarşamba günü evvela Avrupa Parlamentosu önünde, daha sonra da kamu oyuna stratejisini ve önerilerini açıklayacak.

Şu ana kadar sızan haberler daha çok ilgili servislerin hazırladıkları taslak metinlere dayandırılıyor. Yetkisi sınırlı olmasına ve nihaî siyasi kararı üye ülkelerin hükümetlerine bırakmasına rağmen, Komisyon’un yaptığı öneriler ile yönlendirmelere ters düşüldüğü bugüne kadar pek görülmedi.

Lüksemburg Zirvesi öncesinde Komisyon, Türkiye ile yakınlaşma stratejisi önermekle yetindi. Genişlemeye dahil etmedi. Devlet ve hükümet başkanları da bu doğrultuda karar aldılar.

Türk yetkililerin en büyük endişesi, raporun tavsiye niteliğindeki bölümünün seçimler öncesinde Türkiye’de üyeliğin aleyhinde olanlar tarafından kullanılabilecek bir içerikte olması.

Bu yüzden gerilimi düşürme girişimlerini çok önceden başlattılar ve raporun teknik bir çalışma olduğuna dair açıklamalarını yoğunlaştırdılar.

Belgelerin, devlet ve hükümet başkanlarına tavsiyeler içeren Türkiye bölümlerine bakıldığında durum daha netleşecek.

Brüksel’den Çarşamba günü yola çıkacak adaylar otobüsünün bir sonraki durağı Dublin.

19 Ekimde İrlandalı, genişlemenin kaderini belirlemek üzere sandık başına gidecek. Adaylar otobüsü ekim ayı sonuna kadar turladıktan sonra yine Brüksel’de duracak.

Zira, genişleme konusu ile Komisyon’un tavsiyelerinin ve elbette İrlanda referandumu sonuçlarının irdeleneceği devlet ve hükümet başkanları zirvesi var. Brüksel’de belirlenecek tutum, 28 Ekim'de büyük bir olasılıkla Cumhurbaşkanı Sezer’in katılacağı zirvede adaylara bildirilecek. Yani Brüksel’den sonraki durak Kopenhag.

Brüksel ve Anvers, yarın başlayacak hafta boyunca Türk sivil toplum girişiminin de lobi merkezleri olacak. İktisadi Kalkınma Vakfı Başkanı Meral Gezgin Eriş, TOBB Başkanı Rıfat Hisarcıklıoğlu ve işadamlarından oluşan bir heyet, kısaltılmış adı "eurochumbres"olan Avrupa Ticaret Odaları’nın genel kurul toplantıları vesilesiyle, üyelik yolundaki kararlılıklarını sergileme ve uyarılarda bulunma fırsatı bulacak.

Ancak, Başbakan yardımcısı Mesut Yılmaz ve konuyla ilgili diplomat ve uzmanlar tarafından sıkça dile getirilen asıl diplomasi atağı Çarşamba günü Komisyon raporunun içeriğinin anlaşılmasından sonra başlayacak.

Mesut Yılmaz bu kararlarını hafta içinde Brüksel’de düzenlediği basın toplantısında şu sözlerle açıklamıştı:

“İlerleme raporu ortaya çıktıktan sonra, umarız ki gerçekçi bir ilerleme raporu, Türkiye’nin hakkını teslim eden bir ilerleme raporu yayımlandıktan sonra, asıl siyasi kararı verecek olan Kopenhag’da genişleme konusunda nihaî siyasi kararı verecek olan ülkelerin hükümetleri nezdinde, bütün faktörleri ele alan bir diplomatik atak yapmamız gereklidir.”

Nefesler tutuldu, geriye sayım başladı, güven bunalımı yaratmamak ve tansiyonu yükseltmemek için önemseniş derecesi düşük tutulsa da Avrupa Komisyonu’nun belgelerinin açıklanması bekleniyor.

XS
SM
MD
LG