Erişilebilirlik

Uzun yaşamanın sırrı çözülüyor - 2001-09-05


Sağlıklı ve uzun yaşamak arzusu insalık tarihi kadar eski. Mısırlı Kleopatra, güzelleşmek, sağlıklı ve uzun bir ömür yaşayabilmek için binbir çeşit baharattan yapılmış iksirler kullanırmış. Roma İmparatoru Neron'un eşlerinden Popaea ise gençlik ve güzelliğini her gün eşek sütüyle banyo yapmasına bağlarmış.

Çağımızda da uzun yaşamanın formülünü bildiğini iddia edenler var ancak, zaman içinde, bu iyi niyetli tavsiyelerin çoğunun boş olduğu ortaya çıkıyor. Örneğin birkaç yıl öncesine kadar doktorlar kansere karşı bol bol meyve, sebze ve kepekli ekmek gibi gıdalar yenmesini önerirlerdi. Yeni bir araştırma bunun hiçbir yararı olmadığını gösterdi. Yağlı mı yağsız mı? Tereyağ mı margarin mi? Hamurlu mu hamursuz mu? Tuzlu mu tuzsuz mu? Bu soruların yanıtları halâ tam olarak bilinmiyor.

Yaşam tarzının uzun ömüre etkileri de belli değil. Bazı uzmanlara göre ise erken ölümlerin çoğu kötü beslenme, stres ve hareketsizlikten kaynaklanıyor. Yüzüncü doğum yıldönümümüzü kutlayabilmemiz için sık sık yürümemiz, egzersiz yapmamız, günde en az bir saat bisiklete binmemiz, yüzmemiz ya da fiziki çaba gerektiren diğer sporlarla uğraşmamız öneriliyor. Bir zamanlar C vitamininden de mucize ilaç olarak söz ediliyor, günde 3-4 bin miligramlık bir dozun yaşamı uzattığı ve kanseri önlediği ileri sürülüyordu. C vitaminin bayraktarlığnıı yapan Nobel ödüllü Amerikalı bilimadamı Linus Pauling’in kanserden ölmesi bu iddialara gölge düşürdü.

Asırlıklar ise, görüşleri sorulduğunda, uzun yaşamlarını, rahat bir hayat, mutlu evlilik veya bekârlık, günde bir bardak içki veya hiç içki içmemek gibi birbirine zıt ve kanıtlanması imkansız sübjektif etkenlere borçlu olduklarını söylüyorlar.

Boston’da, Beth Israel Deaconess hastanesi doktorlarından Thomas Perle, gerçek sırrın genlerde olduğunu ve uzun yaşamın bu gene sahip ailelerde kalıtım yoluyla kuşaktan kuşağa geçtiğini söylüyor:

"Yüz yaşın üstündekilerin sayısı fazla değil. Ortalama her 10 bin kişide bir rastlanıyor. Dolayısıyla aynı ailede birkaç kişi 100 yaşın üzerinde yaşadıysa işin genetik yönü hemen dikkati çekiyor.

Doktor Perle ve ekibi, bu genleri bulabilmek için Massachusetts ve New Jersey eyaletlerinde araştırmalar yaptı. Çoğu yaşlılar evinde olmak üzere 137 çift erkek ve kızkardeş bulundu. Hepsi beyaz ve Avrupa kökenli olan olan gruptakilerin en genci 91 en yaşlısı 109 yaşındaydı. Amerika Bilimler Akademisi dergisinde yayınlanan araştırma sonuçlarına göre, yaşlı kardeşlerin kromozomlarında kimyasal yapısı birbirine benzeyen bölgeler bulundu. Başka bir deyişle yaşamı uzattığı sanılan genlerin yeri belirlendi. Doktor Thomas Perle, bu yerin dördüncü kromozomda olduğunu söylüyor ve devamla şöyle diyor:

"Bu bölgede uzun yaşam için çok önemli olduğunu sandığımız bir gen bulunduğuna inanıyoruz. Yaşam süresini belirleyen on kadar önemli genden biri."

Tahminlerin aksine, yaşlılığa birkaç bin değil sadece birkaç genin neden olduğu ortaya çıktı. Doktor Perl bu çelişkiyi şöyle izah ediyor:

"Ömür süresi binlerce kromozom ve yaşadığımız çevreden etkilenen çok karmaşık bir süreç. Fakat bir kişi normalin 20-25 yıl üzerinde yaşıyorsa bundan birkaç gen sorumlu. Bu genlerin yaşlanma sürecini yavaşlattığını sanıyoruz. Başka bir deyişle uzun ömrün sırrı yavaş yaşlanmak."

Howard Fillit adlı başka bir yaşlılık uzmanı ise “yaşlılık geni” adı takılan geni, “hastalığı önleme geni” olarak niteliyor. Yaşlılık Araştırma Merkezi adlı kurumun başkanı olan Doktor Howard Fillit şöyle diyor:

"Genç yaşta ölmemize yolaçan çeşitli hastalıklar var. Sözü edilen genin, vücudu bu hastalıklara karşı koruduğunu sanıyorum. Yaşlılık yıllarında başgösteren hastalıklarla mücade etmemize de katkısı olduğu için çok yararlı bir gen bu."

Dördüncü kromozomdaki genin uzun yaşamla ilişkisini daha iyi kanıtlamak ve kimyasal yapısını anlayabilmek için başka ve daha kapsamlı araştırmalar yapılması gerekecek. Belki bir gün yeni gendeki proteinlerin çoğaltılması da mümkün olacak. Dolayısıyla bu genle doğmamış kişilerin de uzun yaşaması sağlanacak. Doktor Perle ve diğer uzmanlara göre, araştırmanın amacı gençlik iksiri bulmak değil, yaşlanma sürecinin sağlıklı olmasını sağlamak. Örneğin, insan hayatının uzamasıyla ortaya çıkan Alzheimer, Parkinson’s ve osteoporoz gibi hastalıklara çare bulmak.

Buna rağmen, aslı olmadan uzun yaşam vaad eden ilaç ve tedavilere her yıl sadece Amerika’da milyarlarca Dolar harcandığı sanılıyor.

XS
SM
MD
LG