Erişilebilirlik

Bilişim Sektöründe Beyin Göçü - 2001-08-10


ASPnedir?com tarafından 11 Ağustos’ta düzenlenen ve Microsoft’un .Net vizyonuna ayrılan seminer Netron Eğitim Merkezi'nde yapıldı. Toplantıya Amerika'nın Sesi Türkçe bölümünden Hakkı Öcal Tele-Video yoluyla katıldı, ve Bilişim Sektörü'nde Beyin Göçü konusunda bir konuşma yaptı. Yukarıdaki köprüyü tıklayarak konuşmayı izleyebilirsiniz.

Bilişim sektöründe beyin göçü Türkiye’nin sorunu değil! Herkesin sorunu! Tayland’dan Japonya’ya, Hindistan’dan Kanada’ya, Malezya’dan İngiltere’ye kadar bütün ülkelerin sorunu.

Türkiye’nin sorunu, bunun farkında olmamak!

Önlem almamak!

Ve hatta umursamamak!

“Brain Drain” kelimeleriyle bir arama yaptırın Internet’te! Binlerce, on binlerce kaynağa ulaşacaksınız! Ve bu kaynakların hemen hemen hepsinin başlığının önünde “Reverse” ya da “Stop” gibi kelimeler göreceksiniz. Beyin göçünün kaynağı ülkeler, Tayland.. Japonya... Hindistan... Kanada... Malezya... İngiltere... Ve beyin göçünün hedefi ülke: Amerika. Hepsi.. Bu sürecin kaynağı ve hedefi olan ülkeler, 1995/96‘da beyin göçünün yeni bir nitelik kazandığını belirlediler: Kişisel bilgisayar 15 yılını geride bırakmıştı ve herşey bilgisayara dayalı hale geliyordu! Ve beyin göçü de bundan nasibini almıştı: en iyi bilgi işlem uzmanları, bu işten en iyi anlayan kurumların, kuruluşların ve şirketlerin bulunduğu ülkelere kaçıyordu! Sözgelimi, Malaysiya’nın başkenti from Kuala Lumpur’da bilişim teknolojisi alanında öğretmen-eğitmen açığının tartışıldığı 1996 tarihli bir toplantının gündeminde “brain drain” kelimeleri var! Ve önünde “reverse” kelimesiyle!

Malaysiya yöneticileri, 1996 yılında ülkelerinin bilişim sektöründeki eğitmen eleman ihtiyacı ve açığını tartışırken, ulusal planlamada dikkate almaları gereken önemli bir faktörün beyin göçü olduğunu fark etmişler.. Fakat bununla kalmamışlar! Beyin göçünü önlemek başka bir şeydir; onu tersine çevirmek başka bir şey!

Yeni Zelanda’da önünde “reverse” kelimesi olan “brain drain”li kaynakların tarihi de 1996’ya gidiyor!

Avustralya’da öyle.

Hindistan’ın bilişim teknolojileri eğitimi zaten uzun zamandır dikkatleri çekiyor; Hindistan’da bilişim sektöründen çok önce diğer alanlarda özellikle kolonyal dönemde kaybettikleri, İngiltere’ye kaptırdıkları beyin gücünün açığını kapatmak için bilinçii bir çaba var. Hint yetkililer, gidenin geri gelmediğini görünce, ve özellikle yetişmiş elemanların hemen hemen yarısının Pakistan’da kalması üzerine, doğan ve doğacak açığı yoğun bir teknolojik eğitimle kapatabileceklerini düşünmüşler. Sonuç, inanılmaz bir eğitim seferberliği.. O kadar ki bugün Hindistan’da bilişim teknoloiisi alanında yetişmiş elemanların beşte ikisi ülke dışına gittiği halde açık yok!

Avrupa ülkelerinin genel olarak elektronik ve özellikle bilişim teknolojileri alanında kan kaybını farketmeleri biraz daha geç! AB’nin bu konuyu ciddiyetle ele aldığı ilk tarih 1998! Fakat bunun bir geç kalma veya geç farketme sorunu olduğunu sanmamak gerekir. Avrupa ülkelerinde bilişim alanında dışarıya yani Amerika’ya göç diğer ülkelere göre daha geç başladı ve bu ülkelerin kendilerinin dışarıdan göç kabul etmeleri işgücü açığı ihtimalini uzun süre gizledi.

Avrupa’da 1997-98 durgunluğu sırasında Amerika’da elektronik ticaret ve DOT COM furyasının başlıyor olması, bir anda Avrupalı Bilişim uzmanlarının Amerika’nın vaadedilmiş topraklar olduğunu keşfetmelerini sağladı. Avrupalıların Amerika’ya intibak konusunda göreceli olarak daha az sorunla karşılaşmaları da onlara açılan kucağın göreceli olarak daha büyük olmasına yol açtı. Ve bunun doğal sonucu, Avrupa ülkelerinin bilişim alanında beyin gücü kaybı, daha büyük oldu.

Ne var ki, bunun 19’ncu yüzyıldaki umut ve rüyaların bir tekrarı olduğunu gören Avrupalı planlamacılar, önlem almakta geç kalmadılar. İstatistikler, ABD’de iş bulan Avrupalı bir bilişim uzmanının bu işi kabul etmeden önce ortalama beş iş teklifi aldığını gösteriyor. Yine aynı istatistikler, Avrupalı bilişimcilerin Amerika’yı, sadece iyi maaş için değil, fakat iyi yan imkanlar için tercih ettiğini gösteriyor. Bir de Avrupa’da çifte vergilendirme sorunu var: Başka Avrupa ülkelerinde çalışan Avrupalılar hem kendi ülkelerinde vergi veriyorlardı. Avrupa Birliği’nin çalışma bakanı durumundaki Anna Diamantopoulous, bunun önüne geçmek için harekete geçtiklerini söylüyor. Avrupalılar, hızlı hareket etmeleriyle ünlü değildirler; ama yine de bu sorunun kısa zamanda Avrupa’dan dışarı bilişimci akınının sebebi olmaktan çıkacağına kesin gözüyle bakabiliriz. Bayan Diamantopoulous, 2010 yılında Avrupa’da (Türkiye ve diğer aday ülkeler dahil) bütün ülkelerde işe girebilmenin kişinin enformasyon işleme ve iletişim teknolojilerindeki becerisine bağlı olacağını da söylüyor.

Peki! Bu becerileri kim kazandıracak işçi-memur adaylarına? Avrupa, bu sorunun cevabının şu anda okullarda bulunan 81 milyon öğrencide olduğunu biliyor! Bu öğrencilerin olabileceğinden daha büyük bölümünün Bilişim Teknolojileri alanında öğretmen-eğitmen-programcı-tasarımcı-donanımcı olarak eğitilebilmesi için özel eğitim imkanları geliştiriliyor. Avrupa’da yüzde 10 olan işsizlik de ülkelerin bilişim elemanı açığının giderilmesi için kullanılıyor: firmalara düzenleyecekleri ücretsiz BT sertifika programlarına katılacak işsiz veya iş değiştirmek isteyen kişi sayısında açıktan prim ödeniyor!

Araştırmalar bir bir yıl içinde bile Avrupa’da beyin göçü sürecinin tersine çevrilme eğiliminin başladığını gösteriyor. Özellikle İngiltere, elektronik ticaretin sadece bilişim sektörünü değil, bütün ülke ekonomisini kurtaracak sihirli değnek olduğunu keşfetti! İngiltere’de son bir yılda perakende ticaret yüzde 15 arttı: Yani elektronik ticaret ulusal gelirin yüzde 5’i kadar ek ticaret sağladı!

Malaysiya dedik: Bu ülkede enformasyon ve iletişim teknolojisi alanında 35 bin kalifiye eleman gerekiyor! Maliye Bakanı Daim Zainuddin, bunun dışarıya göçen elemanların dönmesini sağlayarak karşılanabileceğini görmüş ve önümüzdeki iki yıl içinde ülkeye getirilecek para, eşya ve tesisten vergi alınmamasını önermiş hükumete. Bu elemanların yabancı uyruklu eşleri ve dışarıda doğmuş çocukları da her türlü vergiden olacak.

Türkiye'de bu tür hesaplar, planlamalar, strateji çalışmalarının yapılmadığını söyleyenlerin sayısı az değil. Genel olarak beyin göçünün ülke için kötü bir şey olduğunu biliyoruz; söylüyoruz. Ama o kadar. Gidenlerin arkasından biraz gıpta ile, biraz kınamayla, ve daha çok benzeri imkanı nasıl elde edebileceğimiz düşüncesiyle bakıyoruz. Biz kişisel olarak baktığımız gibi, hükumet de bakıyor! Oysa “brain drain,” kalifiye entellektüel ve teknik işgücünün daha olumlu çalışma imkanı bulduğu coğrafi, ekonomik ve mesleki alanlara kaçması demek! Yani sizin bu kişilerden mahrum kalmanız demek. Bu kişilere yapılan ilkokul, ortaokul, lise, üniversite eğitimi yatırımının sıfıra inmesi demek! Bu kişelere yapılan aşılar, verilen ilaçlar ve tüm sağlık yatırımının sıfıra indirgenmesi demek.

Hele bu, yetişmiş uzmanın eğitmen olarak çalışacağı bir alanda olursa. Belki ömründe klavyeye elini sürmemiş kişilere bilişim teknolojisinin özel konumunu anlatmak kolay değil! Oysa diğer mühendislik dallarından farklı olarak bilişim sektöründe kalifiye kişi, aynı zamanda öğretmen demektir! Bir inşaat mühendisi kaybederseniz, bir inşaat mühendisi kaybetmişsiniz demektir! Ama bir bilişim işçisi kaybederseniz, birisi öğretmen olmak üzere beş altı kişi birden kaybetmişsiniz demektir! Çünkü bilişim uzmanı demek, çoğu zaman donanımdan yazılıma, programlamadan tasarıma, ve bunların sadece uygulamasında değil aynı zamanda öğretilmesinde yeterlik sahibi kişi demektir!

1999’da Yeni Zelanda’da seçimleri ülkeden dışarı beyin güçünü durdurma garantisi veren bir parti kazandı! Tayland’da hükumetin beyin güçünü durdurmak ve tersine çevirmekle görevli bakanlığı var! Japonya’da beyin göçüyle mücadele birinci ulusal öncelik verilen konu!

Özetle bilişim sektöründe beyin göçü herkesin sorunu! Türkiye’nin sorunu, bunu henüz keşfetmemiş olmak!

XS
SM
MD
LG