İran rejimi, 8 Mart’ta Uluslararası Kadın Gününü gerçek yüzünü gösterecek şekilde kutladı: Paris’ten gelen İran’ın en tanınmış kadın şairi Simin Behbahani’nin bir Kadın Günü etkinliğine katılmasını engelledi. Behbahani, etkinlikte bir şiir okumayı ve kadın hakları üzerine konuşma yapmayı planlamıştı. Ancak Tahran uluslararası hava alanında pasaportuna elkondu.
Rejimin aldığı bu önlem, İranlı kadınların sesini kısma girişimlerinin sonuncusu oluyor. Kadınlar İran rejimini, halkın haklarına saygı göstermeye çağırma çabalarında öncü rol oynuyor.
Kadınlar bunu yaptıkları için ağır bir bedel ödüyor. Hazirandaki hükümet karşıtı gösterilerde vurularak öldürülen Nida Sultan, hem İran halkının liderlerinden duyduğu hoşnutsuzluğun hem de rejime karşı çıkmanın barışçı göstericilere maliyetinin sembolü oldu.
Geçtiğimiz aylarda yirmiyi aşkın İranlı kadın hakları eylemcisi ve kadın gazeteci tutuklandı. Bunlardan çoğu Eşitlik İçin Kampanya adlı kuruluşun üyesiydi. 2006 yılında faaliyete geçen tabana dayalı bu kuruluşun birçok üyesi cins konusunda ayrımcılık yapan İran yasalarını değiştirmeye çalışma suçundan tutuklanmıştı. Bu yasalar, İran kadınlara evlilik, boşanma, velayet ve miras gibi konularda eşit muamele hakkı tanımıyor. Mahkemelerde, kadınların sunduğu kanıtlara, erkeklerin sunduğu kanıtların yarısı kadar değer veriliyor. Erkekler yaralanma ya da ölüm halinde kadınların iki katı tazminat alıyor. Ayrıca, taşlanma gibi korkunç cezalar, orantısız şekilde kadınlara uygulanıyor.
İran’da kadın haklarını savunmada gösterdiği cesur çalışmaları Amerika Dışişleri Bakanı Hillary Clinton tarafından övülen kadın hukukçu Şadi Sadr , geçen ay BM’de yaptığı konuşmada en az altmış kadının hapiste olduğunu söyledi. Sadr” Bunlardan bazıları ailelerini ne görebiliyor ne de telefonla görüşebiliyor. Bazılarının hangi cezaevinde tutulduklarını kimse bilmiyor.” dedi. Sadr, yakında parlamentodan geçecek yeni bir yasanın kadınları koruyan yasal güvenceleri daha da azaltacağını söyledi.
Dışişleri Bakanı Clinton, Amerika’nın çeşitli “ kültürleri ve kıtaları” birleştiren konuyla ilgili görüşünü açıklarken ” İnsan hakları kadın haklarıdır ve kadın hakları da insan haklarıdır” dedi. Clinton” Kadının rolünü ve haklarını inkar eden bir toplum, olumsuz, antidemokratik ve sonuçta şiddetle aşırılığa yolaçan bir tutumu benimseyen toplumdur” şeklinde konuştu.