McClatchy gazete zincirinin dış haberler
editörü Roy Gutman Afganistan’dan yeni dönen gazetecilerden. Gutman,
“How We Missed the Story: Osama bin Laden, the Taliban, and the
Hijacking of Afghanistan”, “Asıl Konuyu Nasıl Kaçırdık: Usame Bin
Ladin, Taleban ve Afganistan’ın Kaçırılması” adlı bir kitabın da
yazarı. Gutman kitabında 1990’larda Amerika’nın Afganistan’a yönelik
stratejisini ve ülkede yaşananların basında nasıl yer aldığını
anlatıyor. Gutman’a göre, Amerika’nın mevcut stratejisi, geçmiştekinden
daha gerçekçi.
Gutman, “Amerikan
ordusundan askerlerle konuştuğumda Afganistan konusunda öncekinden daha
fazla güvenli olduklarını gördüm. Şimdi artık neleri bilip neleri
bilmediklerinin daha çok farkındalar. Birkaç yıl önce, sanki başka bir
gezegende yaşıyor gibiydiler. Orgeneral Mccrystal’ın görevi
devralmasından sonra bence sahayı iyice öğrendiler, halkı ve ülke
siyasetini anladılar ve Amerika’nın hedeflerini ve anlayışını
dayatmaktan vazgeçtiler. Bütün bunların yanı sıra Amerika’nın
kontrolünde olmayan yerlerde adaletin sağlanması ve yerel güvenlik gibi
konular da var. Ayrıca geceleri tamamen Taleban’ın kontrolüne geçen
bölgelerin oranı çok fazla. Bu da hem siviller hem de ülkedeki
koalisyon güçleri açısından sıkıntılar yaratıyor” diyor.
Gutman,
Amerika’nın yeni stratejisinin Afgan hükümeti ve güvenlik güçlerine
hareket kabiliyeti sağlamak üzerine kurulduğunu söylüyor.
Gutman,
“Bu Taleban’ın tamamen yenilgiye uğratılması anlamına gelmiyor. Ama
hükümet güçlerinin kontrolü ele alabileceği kadar dengelerinin
bozulması hedefini güdüyor. Bu, Başkan Obama’nın ek 30 bin askeri
sadece sınırlı bir süre için oraya gönderme kararı almış olmasından
kaynaklanan alışılmadık bir görev. Çok yüksek olasılık vermesem de
bence askerlerin orada kalacağı yaklaşık 18 aylık süreçte bu görevin
tamamlanma olasılığı var.
Afgan gazeteci Nabi Misdak ise
askeri stratejinin bir parçası olarak takviye 30 bin asker gönderilmiş
olması her ne kadar doğru bir karar gibi görünse de uzun vadede soruna
çözüm olmayacağını düşünüyor.
Misdak, “Sorun şurda.
Amerikan askerleri ve koalisyon güçleri savaştıktan sonra bölgeyi Afgan
güvenlik güçlerinin kontrolüne bırakacaklar. Özellikle polisin kötü bir
şöhreti var. Halk, güvenliklerinden endişe eder hale gelebilir ve
Taleban tekrar o bölgelerin kontrolünü ele geçirebilir. Gerçekten
güvenliğe ihtiyaç duyan insanları, bunu onlara sağlamadığınız sürece
nasıl yanınıza çekeceksiniz?” diye konuşuyor.
Afganistan
cephesindeyse Devlet Başkanı Hamid Karzai, iki parçalı bir plan
üzerinde çalışıyor. Plan, bir yandan Taleban liderleriyle masaya
otururken diğer yandan da Taleban yanlılarını, istihdam, yüksek maaşlar
ve kalkınma projeleriyle ikna etmeye dayanıyor. Ancak Misdak, Afgan
halkının Karzai’nin her girişimini kuşkuyla karşıladığını söylüyor.
Misdak,
“Halk Karzai hükümetine güvenmiyor. Bu hükümet sekiz yıldır bir şey
yapamadı ve yeni yüzlerle doldurulduğunda aynı hükümetin farklı bir şey
sunabileceğine kimse inanmıyor. Bence dikkatli olmak lazım. Afgan
hükümetiyle bir girişim başlattığınızda tamamen yolsuzluğa batan bu
hükümetin güven vermeyeceğini ve girişimin hedefine ulaşamayacağını
anlatmak lazım. Asıl yapılması gereken, halkla konuşmak ve gerçekten
ihtiyaçları olan projeleri hayata geçirmek. Afgan halkı zaten 30
yıldır sıkıntı çekiyor” diye konuşuyor.
Roy Gutman, uzun
vadeli bir stratejinin siyasi istikrarla gerçekleşebileceğini söylüyor.
Ancak Gutman’a göre Karzai hükümeti sahte vaatler ve yolsuzluk
nedeniyle Afgan halkının güvenini çoktan kaybetti.
Gutman,
“Uyuşturucu çok ciddi bir sorun. Her şeyi bozuyor. Ama asıl sorun
uyuşturucu ticaretinden gelen para değil. Asıl sorun yerel düzeyde
adalet ve güvenliğin sağlanamamış olması. Bu da merkezi hükümete
yansıyor. Temel hizmetleri halka verebilmek lazım. Ayrıca, birçok
bölgede yatırım yapılmıyor” diyor.
Afganistan’da askeri stratejinin
ne kadar başarılı olacağını kestirmek güç. Kabil’deki hükümetin
güçlendirilmesi çabalarının başarılı olup olmayacağı da bilinmiyor.
Uzmanlar, bunların zorlu görevler olduğunda birleşiyor.