Erişilebilirlik

20 Ocak Amerikan Basınından Özetler


USA Today Massachusetts eyaletindeki senatörlük seçimini Cumhuriyetçi adayın kazanmasını Demokratlar için kötü bir sürpriz olarak tanımlıyor. Gazete, bu gelişmenin sağlık reformuna olası etkilerini şöyle yorumluyor:

"Cumhuriyetçilerin muhalefeti karşısında, şimdi Demokratlar Senato'dan ve Temsilciler Meclisi'nden geçen iki ayrı sağlık reformu taslağıyla ilgili ne yapacaklarına karar vermek zorunda. İdeal olanı, bir veya daha fazla Cumhuriyetçinin bu konuda Demokratlarla pazarlığa girişmesidir. Bir diğer seçenek ise, Temsilciler Meclisi'nin Senato'dan geçen sağlık reformu taslağını aynen kabul etmesidir. Böylece, taslağın yeniden Senato'da oylanmasına gerek kalmayacaktır. Sağlık sisteminin on yıl daha ertelenmesine kıyasla bu seçeneği kabullenmek daha doğru olacaktır. Ancak bunun için de öncelikle Demokratların kendi içlerinde bir uzlaşma sağlamaları gerekiyor."

Boston Globe Massachusetts senatörü seçilen Scott Brown'un iktidara yönelik tepkiyi toplamayı başardığını yazıyor. Gazete, Massachusetts'in artık Demokratların kalesi olmadığını da vurguluyor:

"Scott Brown'ın dünkü zaferi Massachusetts'le ilgili birçok önyargıyı da yıktı. Senato seçimlerini hep Liberallerin kazandığı, Kennedy efsanesinin yıkılamayacağı, seçmenlerin vergiler artsa bile tek parti iktidarından memnun olduğu gibi düşünceler artık geçerli değil. Brown'ın zaferi aynı zamanda Beyaz Saray ve Kongre'deki Demokratlar açısından da önemli bir uyarı niteliği taşıyor. Seçmenler, ekonominin gidişatından hiç memnun değiller ve bundan sorumlu gördükleri herkesi cezalandırmaya hazırlar. Bu durumu değiştirmek için Obama ve yandaşlarının önünde bir yıl var. Bu onlar için olumlu bir şey, çünkü siyasette bir yıl çok uzun bir süredir"

Washington Post Irak'ta 500'den fazla kişinin seçimde aday olmasının engellendiğini hatırlatıyor. Gazete, bunun seçimlere gölge düşüreceğini ve mezhep çatışmasını körükleyeceğini savunuyor:

"Irak Seçim Kurulu'nun bu ani kararını şaşkınlıkla karşılayan Amerikalı yetkililer ve Birleşmiş Milletler, şimdi kararı yumuşatmaya çalışıyor. Seçimle ilgili olarak daha önce yaşanan krizlerin çözümünde kişisel nüfuzunu başarılı bir biçimde kullanan başkan yardımcısı Biden, yine telefon diplomasisi yapıyor. Adayların karara yapacakları itirazlar belki bazılarının seçime katılmasını sağlayabilir. Ama birçok itirazın karara bağlanması, 7 Mart'ta yapılacak seçime kadar yetişmesi mümkün gözükmüyor. Başta Haiti olmak üzere başka krizlerle uğraşan Obama yönetiminin bu konuya da el atması ve meşru Sünni liderlerin yeniden aday listesinde yer almasını sağlaması gerekiyor. Çünkü sadece Irak'ın geleceği değil, Obama'nın verdiği sözleri tutup tutmayacağı da buna bağlı."

Christian Science Monitor, Haiti’deki depremin yaralarını sarmanın sadece uluslararası toplumun görevi olmadığını belirtiyor. Gazete, Haiti hükümetinin kriz karşısındaki tavrını eleştiriyor:

"Yabancı hükümetler Haiti cumhurbaşkanı Preval’e ve diğer yetkililere saygı ve hürmet gösterse de, Haiti halkı hükümetin varlığını hissetmediklerinden yakınıyor. Preval yönetiminin bu sorunu çözmesi gerekiyor. Elbette yönetimin kendisinin de yardıma ihtiyacı var. Preval, depremde sadece başkanlık sarayını değil, özel konutunu da kaybetti. Ancak bir kriz karşısında kendisini kurban olarak gören bir yönetim, vatandaşlarından istediği saygıyı göremez. Preval’den kurulan kampları ziyaret edip vatandaşlarına cesaret vermesini istemek ondan yapamayacağı bir şeyi beklemek değildir. Oysa Preval şu ana kadar daha çok yabancı basına konuştu."

XS
SM
MD
LG