Erişilebilirlik

Kongre'de Türkiye'deki İnsan Hakları Tartışıldı


Amerikan Kongresi’nin düzenlediği ve Türkiye’deki insan hakları durumunun ele alındığı oturum, basın özgürlüğü ve özellikle hükümetin Doğan Medya Grubu’na uyguladığı vergi cezasıyla ilgili tartışmalara sahne oldu.

Temsilciler Meclisi’ne bağlı Tom Lantos İnsan Hakları Komisyonu tarafından yapılan açıklamaya göre Adalet ve Kalkınma Partisi döneminin yedi yılı, insan hakları açısından karışık bir tablo sergiliyor. Hükümetin Avrupa Birliği reformları ve bunun yanı sıra Demokratik Açılım adı altında, özellikle Kürtlere tanınan demokratik haklar, komisyonun olumlu not verdiği unsurlar oldu. Bununla birlikte özellikle ifade ve basın özgürlüğü alanında yaşanan gerilemeye de dikkat çekildi.

Komisyonun, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın gelecek hafta Amerika’ya yapacağı ziyaretten hemen önce düzenlediği oturum, Türkiye’nin insan hakları alanında geldiği noktaya ışık tuttu. Bu konuda en büyük eleştiri Uluslararası Af Örgütü’nden T. Kumar’dan geldi. Kumar, insan hakları eylemcileri, gazeteci ve avukatların taciz edildiğini, kişi haklarını ihlal eden güvenlik kuvvetlerinin ceza görmediğini ve son bir buçuk yılda işkencenin arttığını söyledi. Uluslararası Af Örgütü temsilcisi, “Başkan Obama Başbakan Erdoğan’a, Türk Ceza Kanunu’nun 301 ve 318’inci maddelerinin kaldırılması çağrısında bulunmalı,” şeklinde konuştu.

Zaman gazetesi yazarı ve Orta Doğu Teknik Üniversitesi Uluslararası İlişkiler bölümü profesörlerinden İhsan Dağı ise Ergenekon soruşturmalarına değindi. Türkiye’nin insan hakları alanında geçmiş dönemlere kıyasla önemli ölçüde düzelme kaydettiğini söyleyen Profesör Dağı, Ergenekon soruşturmasının demokrasi ve insan haklarını geliştirmede büyük önem taşıdığını savundu. Bununla birlikte Dağı, demokrasi ve insan haklarının hala kırılgan olduğunu, askerlerin siyasi alandaki nüfuzu kontrol edilmedikçe demokrasiyi korumanın güç olduğuna da işaret etti.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi eski yargıçlarından Rıza Türmen ise Ergenekon soruşturmasının muhalefete gözdağı vermeye çalıştığını ve halk arasında korkuya yol açtığını söyledi. Türmen, soruşturma çerçevesinde özellikle zanlı olma şansı az, tanınmış kişilerin gözaltına alınmasını, kişi haklarının ihlal edilmesini ve bazı kişilerin aylarca gözaltında tutulmasını buna örnek gösterdi. Ergenekon iddianamesinin büyük bir kısmının gizlice dinlenen telefonlara dayandırıldığına dikkati çeken Rıza Türmen, yargıçların önlerine konulan telefon numaraları için dinleme izni verdiğini, ama bu numaraların sahipleri ya da ne suç işledikleri hakkında bilgi sahibi olmadığını kaydetti.

Türkiye’de kadın hakları konusunda gelinen aşamaya değinen Kadın Adayları Destekleme ve Eğitme Derneği Dış İlişkiler Koordinatörü Selma Acuner de, kadın hareketlerinin çok güçlü olduğunu söyledi. Ancak Acuner kadınların Meclis’te temsil oranının düşük olması ve şiddete maruz kalan kadınları savunmak için çok az sayıda sığınma evleri bulunmasına dikkati çekti.

Ergenekon soruşturmasına demokrasi ve adil yargı açısından destek verdiğini söyleyen Selma Acuner, bu konuda en utanılacak durumun, Türkan Saylan’ın da soruşturmaya dahil edilmesi olduğunu söyledi. Altı ay önce kanserden ölen Türkan Saylan’ın özellikle kız çocukların eğitimi açısından çok önemli bir sivil toplum girişimcisi olduğunu söyleyen Acuner, Saylan hakkında soruşturma açılmasının kabul edilemez bir durum olduğunu savundu.

Oturumda söz alan Hürriyet gazetesi köşe yazarı Sedat Ergin de, politikacılar ve gazeteciler arasındaki gerginliklerin demokrasinin doğası olduğunu kaydetti. Demokrasinin ancak muhalefetle gerçekleşebileceğini altını çizen Hürriyet gazetesi yazarı, muhalif görüşlere hoşgörü açısından değerlendirildiğinde Türk demokrasisinin kötü not alacağını savundu.

Doğan Medya Grubu’na uygulanan 4 milyar liraya yakın vergi cezası da toplantının gündemine ağırlığını koydu. Hürriyet gazetesi yazarı Ergin, Doğan Grubu’nun 2008’den bu yana hükümetin soruşturmalarına maruz kaldığını, bu çabaların Maliye Bakanlığı tarafından özellikle planlandığı yönünde izlenimi olduğunu söyledi. Konuşmacılardan Sabancı Üniversitesi profesörü ve Sabah gazetesi yazarı Hasan Bülent Kahraman, Doğan Grubu’nun Türkiye’de medyanın yüzde 60’ına hakim olduğunu ve medya tekelleşmesini önleyecek yasal tedbirler alınması gerektiğini belirtti. Buna karşılık ise Rıza Türmen, Doğan Grubu’nun şirketlerini satmaya zorlanması durumunda bu kez muhalefeti temsil edecek bir gazete kalmayacağını, muhalefetin büyük bir kesiminin susturulacağını söyledi. Profesör İhsan Dağı ise, Doğan Grubu’nun vergi kaçırdığı iddialarının ciddi olduğunu belirtti ve Türk demokrasisinin tek bir medya grubunu kurtarmak için harcanmaması, Amerika’nın da buna alet olmaması gerektiğini savundu.

XS
SM
MD
LG