Erişilebilirlik

İngiliz Sağlık Sistemi Amerika’ya Örnek Olabilir mi?


İngiltere’de de Ulusal Sağlık Sistemi, 2. Dünya Savaşı’ndan hemen sonra, 1948’de kuruldu. Sistem, 60 milyonluk İngiltere nüfusunun tamamına sağlık hizmeti garantisi veriyor.

İngiltere’de hastalanıp doktora ya da hastaneye giderseniz tedavi olduktan sonra ücret ödemeniz gerekmiyor. Londra’da üç hastaneden sorumlu olan Fiona Wise şöyle konuşuyor: “Yaşlılara, anne adaylarına, çocuklara ve yeni doğmuş bebeklere bakıyoruz. Ayrıca kronik hastalığı olan kişilere uzun vadeli sağlık hizmeti sunuyoruz.” Wise’ın sorumlu olduğu hastaneye yılda bir milyon hasta başvuruyor. Hükümet, hastanelerin uyması gereken hedefleri belirliyor. Örneğin teşhisle ameliyat arasındaki süre, 18 haftayı geçemiyor. Wise şöyle konuşuyor: “Eğer hastenenizde enfeksiyon oranı yüksekse, 18 haftalık süreyi aşıyorsanız, ya da kamuoyu, hastanenizde olup biten birçok yanlışın farkındaysa, gelenlerin sayısı azalıyor.”

İngiltere’de herkes sigortalı. Her hizmetin ücreti de sabit. Michael Summers hastaların Ulusal Sağlık Sistemi’ni anlamalarına yardımcı olan Hastalar Birliği Örgütü’nün yetkilisi. “İngiltere’deki sistem, oldukça ucuz,” diyen Summers şöyle devam ediyor: “60 yıldır da hizmet veriyor. Bu nedenle oturmuş bir sistem ve iyi işliyor. Kusursuz değil belki, ama mükemmel sağlık sistemi olan ülke yok zaten.” Örgüt hastalara sistemden en iyi nasıl yararlanacaklarını anlatıyor. Summers, “Çok büyük bir sistem. Ülkenin en büyük işvereni. Bir karşılaştırma yapmak gerekirse, Kızıl Ordu’dan bile daha fazla çalışanı olduğu söylenir. Sistemi işletmek için çok paraya ihtiyaç var ancak maliyet; vergiler ve hastaların yaptığı katkıyla karşılanıyor,” diye konuşuyor.

Sistemin büyüklüğü birçok sorunu beraberinde getiriyor. Bekleme süresinin uzunluğu, ameliyatların iptal edilmesi, hemşirelerin iyi hizmet vermemesi ve yanlış teşhisler, en büyük sorunlar. Bazıları, pahalı ya da karmaşık tedaviye ihtiyacı olanlara iyi hizmet verilmediği görüşünde. Kanser uzmanı Doktor Karol Sikora, sistemin sorununu, hangi ilaç ya da tedavi yöntemlerinin sunulduğuna dair ulusal bir standart olmamasına bağlıyor. Verilen hizmete yerel sağlık kuruluşları karar veriyor. Dr. Sikora, “Her sağlık kuruluşunun kalp hastalığı, kanser, ya da akıl hastalığı konusunda farklı felsefesi var. Aldığınız sağlık hizmeti büyük oranda nerede yaşadığınıza bağlı,” diyor.

Bir sağlık kuruluşunun, bir ilaç ya da tedavi yönteminin pahalı olduğuna karar verdiği durumlarda hastalar çok uğraşıyor. Dr. Sikora’ya göre İngiltere’de birçok yeni kanser ilacını bulmak Fransa’dan çok daha zor. Ancak ulusal sağlık sistemi, domuz gribi salgınına hazırlık yaparken avantajlı durumda. İngiliz Hükümeti’nin Sağlık Başdanışmanı Liam Donaldson şöyle konuşuyor: “Gerektiğinde son derece merkezi işleyebiliriz. Antivirüs ilaçlarını stoklayabilir, halka dağıtabilir, aşılama program uygular ve halkın büyük bölümüne hizmet verebiliriz. Bir bölgede yoğun bakımda yeterli yatak yoksa ülkenin başka bölgelerinden takviye yaparız.” İngiltere’nin Ulusal Sağlık Sistemi 70’inci yılına girerken en büyük zorluk, yeni teknoloji ve ilaçların maliyeti arttırması.

XS
SM
MD
LG