Erişilebilirlik

21 Ekim Amerikan Basınından Özetler


New York Times H.D.S. Greenway’in Kıbrıs sorunuyla ilgili bir makalesine yer veriyor. Greenway, adadaki iki tarafın da kendi yanlışlarını görmezden gelerek karşı tarafı suçladığını yazıyor:

“Psikiyatrist Vamık Volkan, tıpkı bireyler gibi ulusların da kendi hatalarını göz ardı ederek kendilerin yapılan yanlışları öne çıkartmasına ‘seçilmiş travma’ adını veriyor. Kıbrıs’ta da Rum ve Türk liderler bir uzlaşma çabasını sürdürse de, resmi propaganda söylemleri, tarafların nasıl bir seçilmiş travma içinde olduğunu gösteriyor. Kendisi de Kıbrıslı olan Vamık Volkan, Rum çoğunluğun sadece Türklerin işgalinden kaynaklanan sorunları konuşmak istediğini, buna karşı Türk azınlığın da Türkiye’nin müdahalesinden önce Rumlar tarafından nasıl kuşatılarak ölüme mahkûm edildiği konusunu öne çıkarttığını yazıyor. Buna rağmen Avrupa Birliği’nin cazibesi sayesinde hem Kuzey Kıbrıs hem de Türkiye için bir umut var. Eğer Ermenistan, kendi geçmişine rağmen Türkiye ile uzlaşabiliyorsa, Kıbrıs’ta niçin bir çözüm bulunamasın?"

USA Today bütçe açığının rekor düzeye ulaşmasından her iki partinin de sorumlu olduğunu savunuyor. Demokratları zor kararlardan kaçınmakla suçlayan gazete, Cumhuriyetçileri de inandırıcı bulmuyor:

“1990’da, dönemin Cumhuriyetçi Partili Başkanı George Bush, bütçe zirvesinde varılan uzlaşmayı onaylamıştı. 1993’de Demokrat Başkan Bill Clinton, kendi koltuğunu riske atarak bütçe açığını azaltacak radikal kararlar almıştı. Siyasi açıdan cesaret gerektiren bu adımlar, 1998 ile 2001 arasında bütçe dengesinin sağlanmasında önemli bir rol oynamıştı. Şimdi her iki parti de benzer bir yaklaşım sergilemeli ve sorunun özveri yapılmadan çözülebileceği yanılsamasından vazgeçmelidir. Aksi takdirde Amerika, enflasyon, yüksek faiz ve borç krizi ile karşı karşıya kalacaktır. Şimdi asıl mesele ilk adımı hangi partinin atacağıdır.”

Washington Post gazetesi bugünkü bütçe açığını 2. Dünya Savaşı dönemiyle karşılaştırıyor. Savaş sonrasında Amerikan ekonomisinin büyüdüğünü hatırlatan gazete, bugünkü durumun daha vahim olduğunu savunuyor:

“2. Dünya Savaşındaki bütçe açığının en büyük nedeni, federal harcamaların yüzde 90’ını oluşturan askeri giderlerdi. Bugün ise federal giderlerin büyük bir kısmını zorunlu harcamalar oluşturuyor. Ayrıca hükümet 2. Dünya Savaşı dönemindeki borçlanmanın büyük bir kısmını iç kaynaklardan sağlamıştı. Bugün ise 7 buçuk trilyon doları bulan borçların neredeyse yarısı yabancılardan alınmış durumda. Dolayısıyla zaten yeterince zor olan bütçe açığını azaltma sorununun bir de uluslararası boyutu var. Enflasyon, uluslararası düzeyde dolardan hızlı bir kaçışı ve faiz oranlarında hızlı bir yükselişi de beraberinde getirebilir.”

Los Angeles Times Obama yönetiminin Sudan’a ilişkin yeni politikasını ödül ve ceza stratejisi olarak tanımlıyor. Gazete, bu politikanın Obama’nın genel dış politikasıyla uyumlu olduğunu vurguluyor:

“Obama, nükleer silahlanma konusunda Kuzey Kore ve İran’a doğrudan diyalog çağrısında bulundu. Tibet’in sürgündeki lideri Dalay Lama ile Beyaz Saray’da görüşmeden önce Çinli yöneticilerle bir araya gelmek istediğini açıkladı. Yönetim şimdi de, Darfur bölgesindeki savaş suçları nedeniyle Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde yargılanan Sudan devlet başkanı Ömer Beşir ile barış ortağı olmaya çalışıyor. Biz, Amerika’nın hedeflerin ulaşabilmesi açısından dışlama politikası yerine müzakere yönteminin daha doğru olduğunu düşünüyoruz. Obama’nın bu politikası henüz somut sonuçlar doğurmasa da, bu anlayışa zaman tanınması gerektiğine inanıyoruz.”


XS
SM
MD
LG