Domuz gribiyle ilgili gelişmelere bütün
gazetelerde geniş yer veriyor. Amerika’da henüz kimsenin bu hastalıktan
ölmediğini hatırlatan New York Times yine de tedbirli davranmak gerektiğini
vurguluyor:
“Gelişmelerin çok iyi takip edilmesi ve en
kötü senaryoya göre hazırlık yapılması gerekiyor. Şu ana kadar alınan önlemler
son derece yerinde. Sağlık yetkilileri, domuz gribinin bir salgına dönüşmesi
olasılığına karşı, hükümetin stoklarında bulunan ilaçları eyaletlere ve yerel
yönetimlere dağıtacak adımları attı. Ayrıca bu hastalığa karşı bir aşı
geliştirilmesi için de harekete geçildi. Ancak Senatonun, Kathleen Sebelius’un
Sağlık Bakanlığı’na atanmasını hala onaylamaması düşündürücü. Ayrıca Obama
yönetimi de Hastalıkları Önleme ve Kontrol Merkezi’nin başına hala bir atama
yapmadı. Böylesine hızla yayılan bir virüse karşı, sağlık hizmetlerindeki en
önemli pozisyonların boş kalması endişe verici.”
USA Today ise 45 milyon Amerikalının
aşılandığı 1976 salgınında yapılan aşıların, hastalıktan daha çok ölüme yol
açtığını hatırlatıyor. Gazete, bu nedenle paniğe karşı uyarıda bulunuyor:
“Bugün yayılan virüsün yapısı 1976’dakinden
çok daha farklı olabilir. Bu nedenle geçmişteki olumsuzluk, Obama yönetimi için
bir örnek oluşturmamalıdır. Ancak yine de, hem paniği önleyecek, hem de en kötü
duruma hazırlıklı olunmasını sağlayacak bir serinkanlılıkla hareket
edilmelidir. Şu ana kadar, yönetim de buna uygun davrandı. Obama tetikte olmak
gerektiğini ancak alarma geçmek için henüz erken olduğunu söyledi. Hastalığın
gerçek yapısıyla ilgili sorular cevaplanmadığı sürece elimizde sadece tek bir
reçete var; büyük dozda ihtiyat ve akılıca hazırlanmış bir eylem planı.”
Boston Globe domuz gribini, Obama yönetimi
için beklenmedik bir siyasi sorun olarak tanımlıyor. Gazete, hastalığa karşı Obama
yönetiminin şu ana kadar izlediği politikayı da başarılı buluyor:
“Obama yönetimi kamuoyuna doğru bir mesaj
verdi; paniğe kapılmayın ancak tehlikeyi de küçümsemeyin dedi. Ancak doğru
liderlerin görev başında olması da ilaçları hazırlamak kadar önemlidir. Bu
yılın başında, Maine senatörü Susan Collins öncülüğündeki Cumhuriyetçiler,
salgın hastalıklara karşı öngörülen bütçeyi federal teşvik yasasından
çıkartmayı başarmıştı. Bugün yaşananlar, mantıkdışı partizanlık adı verilen bu
salgın hastalığın ne kadar tehlikeli olabileceğini ortaya koydu. Gelinen
noktada, b kamu sağlığı açısından u hastalık, domuz gribine kıyasla çok daha
büyük bir tehlike oluşturmaktadır.”
Washington
Post gazetesi,yönetime, bankalarla ilgili
kararlarında şeffaf bir tutum izlemesi çağrısında bulunuyor. Gazete, bankaların
gerçek durumunun kamuoyundan gizlenmesinin bir işe yaramayacağını yazıyor:
“Amerikan
bankalarının mali gücüyle ilgili belirsizlik, bankacılık sektörünün durma noktasına
gelmesinin en büyük nedenidir. Bankalar kredi vermek istemiyor, yatırımcılar
kredi almak istemiyor ve tüketiciler harcama yapmak istemiyor. Bunun panzehiri
ise bilgi akışının sağlanmasıdır. Elbette bankaların gerçek durumunun
açıklanması, istikrarın sağlanması çabalarına zarar verebilir. Eğer bankalar bu
testi geçemediyse, yeni bir güvensizlik dalgası yayılabilir. Ancak zaten testin
sonuçlarıyla ilgili bilgiler, bir biçimde kamuoyuna sızacak. Testi geçen
banklar bunu uzun süre saklı tutmayacaktır. Bu nedenle sonuçların yetkili
ağızlardan açıklanması çok daha doğru olacaktır.”