Belçika,
Başbakan Yves Leterme'nin dört ay görevden sonra istifa etmesiyle, yeni bir
siyasi krize girdi.
Başbakan
Leterme ve hükümeti, ülkedeki Fransızca ve Felemenkçe konuşan bölgelere daha
fazla özerklik verilmesi konusunda bir anlaşmanın sağlanamaması üzerine istifa
etti.
Belçika
Kralı Albert, Başbakan Leterme'nin istifasını henüz kabul etmedi.
10
Haziran 2007'de yapılan genel seçimlerden bu yana siyasi istikrarı sağlamakta
zorlanan Belçika, yeni bir siyasi krizle karşı karşıya. Devlet reformu
konusunda anlaşma sağlayamayan Başbakan
Yves Leterme, istifa etti. Bu istifa, hassas dengeler üzerine kurulu ülkenin geleceği hakkındaki soru
işaretlerini de artırdı.
Ülkenin kuzeyindeki Flamanlarla güneyindeki Valonlar arasında giderek
derinleşen görüş ayrılıklarını aşamayan Belçika Başbakanı Yves Leterme, 9 ay
süren pazarlıklar sonucu oturduğu koltuğu 116. gününde bırakarak istifa etti.
Belçika'nın geleceğiyle ilgili soru işaretlerinin artmasına neden olan bu
istifa, yeni bir siyasi kaos ortamının da ilk ve en önemli işaretlerinden biri
olması açısından önem taşıyor.
Özellikle Flaman kanadının istediği ve bazı
federal yetkilerin bölge hükümetlerine aktarılması temeline dayanan devlet
reformuyla ilgili görüşmelerin belli bir olgunluğa geldiği ve Leterme'in
"Flaman bir liderden çok federal başbakan gibi hareket etmeye başladığı"
yorumlarının yapıldığı bir noktada gelen istifa siyasi çevrelerde şok etkisi
yarattı. Mart ayında Leterme'in liderliğinde kurulan koalisyon hükümeti,
reformlar için 15 Temmuz'u son tarih olarak belirlemişti. Bu hedefe ulaşamayan
Leterme, Belçika Kralı 2. Albert'e istifasını sundu. İstifasıyla ilgili yorum
yapmaktan kaçınan Leterme, yazılı
açıklamasında, Flamanca konuşan kuzey ve Fransızca konuşan güney arasında köprü
kurmanın imkansız olduğunu vurgulayarak "Bu durum, ülkenin federal modelinin
limitlerine ulaştığını gösteriyor" ifadelerini kullandı.
Aslında bu, Leterme'in 10 Haziran 2007'deki
seçimlerden bu yana 3. istifası.
Leterme'in bu kararı almasında, partisi Flaman Hristiyan Demokrat CD&V'nin
ortağı olan ve ülkenin bölünmesinden yana tavır koyan milliyetçi N-VA'nın sert
tavrının da etkili olduğu belirtiliyor. Seçimlerle başlayan siyasi krizde
"Valon menfaatlerini" savunuş biçimi nedeniyle adı "Bayan Hayır"a çıkan Valon
Hristiyan Demokratlar'ın (CDH) lideri Joelle Milquet, "Tüm ülke NV-A'nın rehinesi
haline geldi" dedi. Ülkenin Fransızca konuşan siyasetçilerindeki genel kanı
Leterme'in tekrar görevlendirilmesinin en iyi yöntem olacağı yönünde. Bunun
nedeni ise aylardır sürdürülen pazarlıklarda belli bir aşamaya gelinmiş olması.
Merkezde yer alan partiler, artık ülkenin
olmazsa olmazları arasına giren, siyasi krize çözüm bulunabileceğine yönelik
inançlarını dile getirseler de aşırı kanatların son dönemde sıkça kullandıkları
bölünme tezi, Leterme'in istifasıyla yeni bir puan kazanmış oldu. Gelinen aşamada
ise tüm gözler Leterme'in istifasıyla ilgili nihai kararı verecek olan Belçika
Kralı 2. Albert'in üzerinde. Kralın önünde birden fazla alternatif var.
Bunların başını Leterme'in istifasını geri çevirmek ve yola aynen devam
edilmesini sağlamak çekiyor. İkinci olasılık ise yeni bir ismin hükümeti
kurmakla görevlendirilmesi. Kralın bu yöntemi tercih etmesi halinde ise öne
çıkan en önemli isim Başbakan Yardımcısı Didier Reynders. Ancak Reynders
yaptığı açıklamalarla, Leterme'in yeniden görevlendirilmesini tercih edeceğini
hissettiriyor. Öne çıkan bir başka senaryo ise Kral 2. Albert'in Leterme'in
istifasını kabul etmesinin ardından Meclis'in kendini feshetmesi ve erken
seçime gidilmesi. Bu senaryo özellikle ülkenin güneyi açısından en son tercih
edilen yöntem olma özelliğine sahip. Bunun nedeni ise ülkenin geleceği
açısından radikal fikirlere sahip olan bazı Flaman partilerin olası bir erken
seçimden daha da güçlenerek çıkma riski bulunması. Belçika Kralı'nın nihai
kararını, danışma nitelikli bazı görüşmelerin ardından önümüzdeki günlerde
açıklaması bekleniyor.
Brüksel muhabirimiz Güven Özalp'in haberini yukarıdaki bağlantıdan dinleyebilirsiniz.