Demokrat başkan adayı Barack Obama, New York Times'ta yayımlanan
makalesinde Irak planını açıklıyor. Irak savaşına baştan itibaren karşı
çıktığını hatırlatan Obama, Irak hükümetinin, Amerikan askerlerinin çekilmesi
için bir takvim istemesini, büyük bir fırsat olarak değerlendiriyor.
"Irak savaşını
bitirmek, başta Afganistan ve Pakistan olmak üzere El Kaide ile Taliban'ın
etkin olduğu bölgelerdeki daha kapsamlı stratejik hedeflerimize ulaşabilmek
açısından büyük önem taşıyor. Teröre karşı savaşta, asıl cephe hiç bir zaman
Irak olmadı ve bugün de değildir. Başkan olduğumda yeni bir stratejiyi hayata
geçireceğim ve Afganistan'a en az iki tabur daha göndereceğim. Afganistan'daki
görevimizi tamamlamak için daha fazla askere, daha fazla helikoptere, daha iyi
istihbarata ve daha fazla sivil yardıma ihtiyacımız var. Ordumuzu,
kaynaklarımızı ve dış politikamızı, Irak'ta daimi bir üs oluşturmak gibi yanlış
bir politikaya kurban etmeyeceğim. Artık Irak savaşını bitirmenin zamanıdır."
USA Today de, Irak
savaşında sağlanan ilerlemeye rağmen, Afganistan'da işlerin giderek kötüye
gittiğine dikkat çekiyor. Gazete, Afganistan ve Pakistan'a yönelik yeni bir
stratejik yaklaşım geliştirilmesinin şart olduğunu vurguluyor.
"Eğer
Amerika, Taliban'ın devrilmesine ve Usame Bin Ladin'in kaçmasına neden olan 2001
işgalinden sonra, kaynaklarını Irak'a yöneltmeseydi, bugün Afganistan çok daha
az tehlikeli bir yer olurdu. Ama şimdi geçmişe hayıflanmak yerine bugünün
sorunlarına çözüm üretmek gerekiyor. Irak'ta sağlanan ilerleme, Afganistan için
de önemli dersler içeriyor. Bush yönetimi, Irak'ta sayıca yetersiz askerlerle
büyük sorunlar yaşadıktan sonra, daha uyumlu bir stratejiyi hayata geçirmişti.
Şimdi benzer bir şekilde, Afganistan ve Pakistan için de başarıyı, başarıya
ulaşmanın araçlarını ve gerekli kaynakları kapsamlı bir şekilde tanımlamak
gerekiyor. Afganistan henüz kaybedilmiş değil, ancak mevcut stratejinin işe
yaramadığı da ortada."
Washington Post, Fransa
cumhurbaşkanı Nicholas Sarkozy'nin küresel ticareti daha da liberalleştirmek
amacıyla yürütülen Doha görüşmelerine karşı izlediği politikayı önemli bir
tehdit olarak görüyor. Gazete, Fransa'nın Avrupa Birliği dönem başkanlığını
üstlenmesiyle, Sarkozy'nin küreselleşme karşıtı düşüncelerinin daha da önem
taşımaya başladığını belirtiyor.
"Sarkozy,
Avrupa'nın en devletçi ekonomilerinden biri olan Fransa'da değişim vaadini bir
ölçüde hayata geçirdi. Örneğin kamu çalışanlarının ayrıcalıklarına karşı çıktı.
Ancak, Sarkozy belki de Fransız çiftçilerini karşısına alacak yeni bir
mücadeleye hazır değil. Eğer durum böyle ise bile, Sarkozy en
azından bakanların taslak öneriler üzerindeki görüşmelerini bitirmesine kadar
susmalıdır. Tarım ürünlerine uygulanan gümrük duvarları istenen ölçüde
azaltılmasa bile, söz konusu taslak önerilerin farklı ülkeler arasında bir
uzlaşma sağlayabileceği kaydediliyor. Doha görüşmeleri, gerçekten de
başarısızlıkla sonuçlanabilir. Ancak Sarkozy'nin bu başarısızlıkta niçin rol
üstlenmeye çalıştığı hala netlik kazanmış değil."
Boston Globe,
Avrupa'nın biyoyakıt politikasında hayalci yaklaşımlardan uzaklaşmaya
başladığını belirtiyor ve Amerika'nın da bu konuda artık daha gerçekçi bir
politika üretmesini istiyor. Gazete, biyoyakıt üretiminin dünya gıda
fiyatlarında önemli bir artışa neden olduğunun altını çiziyor.
"Biyoyakıt
üretiminin yol açtığı sorunların farkına varan Avrupa, sorumluluğu üstlenmekten
kaçınmıyor. İngiltere ve Almanya enerji bakanları, biyoyakıt üretimindeki
hedeflerini düşürme kararı aldılar. Avrupa Parlamentosu, biyoyakıt üretiminin
yüzde 20'sinin deniz yosunu ve diğer tarım dışı ürünlerden sağlanmasını öngören
bir tasarıyı görüşüyor. Amerikan Kongresi ise tam tersine, 2022 yılında yılda
36 milyar galon biyoyakıt üretilmesini öngören 2007 tarihli enerji yasasını
yeniden görüşmeyi reddediyor. Amerikan mısır üretiminin yüzde 25'i şu anda
biyoyakıt üretiminde kullanılıyor. Yakın gelecekte bu durumu değiştirecek bir
yasal düzenlemeye gidileceğine ilişkin de hiç bir umut görünmüyor."