Amerika sanayileşmiş ülkeler arasında vatandaşlarına ücretsiz sağlık hizmeti sunmayan tek ülke. Yüksek maliyet ve sigorta primlerinin hızla artması birçok Amerikalıyı kaliteli sağlık hizmetinden yoksun bırakıyor.
Birçok Amerikalının sağlık sigortası işyeri tarafından yaptırılıyor. Ancak günümüzde sağlık sigortası maliyetleri maaşlardan daha hızlı artıyor. Sağlık hizmetleri de çok daha pahalı. Sağlık sektörünün sorunlarıyla ilgilenen Families USA adlı örgütten Ron Pollack bunu doğruluyor ve bireyler ile hükümet kurumlarının sağlık harcamalarını artık karşılayamaz hale geldiğini belirtiyor. Maliyetlerin daha da artması bekleniyor. Sağlık Bakanlığı, önümüzdeki 10 yıl içinde sağlık hizmeti maliyetlerinin ikiye katlanacağını tahmin ediyor. Bu da sağlık sigortası primlerinin artması anlamına geliyor. Birçok küçük şirket elemanlarının sağlık sigortası masraflarını karşılayamaz hale geldi. Sağlık sigortası olmayan Amerikalıların sayısı da 47 milyona çıktı. “Sağlık sistemi değişmezse her yıl sigortasızlar kervanına bir milyon kişi daha eklenecek,” diyen Virginia Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Arthur Garson bundan 10 yıl sonra sağlık sigortası olmayan Amerikalılar’ın sayısının 57 milyona çıkacağına işaret ediyor. Bu da nüfusun yüzde 20’si anlamına geliyor.
Sağlık sigortası alamayanların birçoğu aslında çalışan kişiler. Ancak hükümetin sağladığı sağlık hizmetlerinden yararlananlardan daha fazla para kazanmakla birlikte kendi sağlık sigortalarını satın almaya güçleri yetmiyor. Araştırmalara göre sağlık sigortası olmayan Amerikalıların ömürleri, olanlara oranla daha kısa. Sağlık Bakanlığı’ndan Jessica Banthin, Amerikan hükümetinin sağlık hizmetlerine erişim konusunda yaptığı bir araştırmayı yürütmüş. Banthin araştırma sonucunda Amerika’da hasta olmanın aile bütçesine onarılmaz derecede zarar verdiğini gördüklerini söylüyor. Uzmanlara göre bu nedenle başkanlık seçimi olan yıllarda sağlık hizmeti reformu ülkenin en öncelikli konusu haline geliyor. Bazı kişiler sağladığı kaliteli ve etkin hizmetler nedeniyle Eski Muharipler Sağlık Dairesi’ni örnek gösteriyor. Örneğin muhariplerin tedavi gördüğü, hükümet destekli hastane ve kliniklerde hastaların kayıtları, elektronik ortamda tutuluyor. Bu şekilde muharipler hangi hastaneye giderse gitsin, tüm kayıtlara ve sağlık bilgilerine bir tuşla erişilebiliyor. Hastane doktorlarından Ross Fletcher bundan memnun. Dr. Fletcher her hastanın hastane ve kliniklerde kayda geçen tansiyon ölçümlerine anında ulaşabildiğini anlatıyor. Doktor Garson’a göre de bu şekilde testlerin birkaç kere yapılması önlenebiliyor ve tıbbi hatalar azalıyor. Dr. Arthur Garson, “Bürokratik engelleri aşar, gereksiz testleri önler, hastaları, ihtiyaçları olmayan tedavi yöntemlerini talep etmekten, doktorları da gereksiz tedavi uygulamaktan vazgeçirebilirsek, paramızı boşa harcamamış oluruz,” diyor.
Uzmanlar, özel sağlık sigortalarının devam ettiği, hükümet programlarının da genişletildiği bir seçenek öneriyor. Doktor Garson, hükümetin herkese ücretsiz sağlayacağı sağlık hizmetininse fazla destek görmediğini söylüyor. Eyalet bazındaysa bazı planlar ortaya atılıyor, ancak hükümet destekli sağlık hizmetini benimseyen eyalet sayısı sadece iki. Doktor Garson, eyaletlerin hangi planın kendilerine daha uygun olduğunu belirleyinceye kadar denemelerin devam edeceğini söylüyor. Bir çözüm bulununcaya kadar, New York ya da Washington’da yaşayan siyah bir Amerikalı erkeğin yaşam süresi, Bangladeş ya da Kenya’daki hemcinslerinden daha kısa olmaya devam edecek.