Erişilebilirlik

13 Haziran Amerikan Basınından Özetler


Washington Post Anayasa mahkemesinin, Guantanamo’daki terör zanlılarının sivil mahkemelere başvurma hakkını tanıyan kararını, hukukun üstünlüğü açısından bir zafer olarak yorumluyor. Gazete, mahkemenin gerekçesinde ise ciddi hukuki boşluklar bulunduğuna da dikkat çekiyor:

Eğer El Kaide militanları ve diğer terör zanlıları Amerikan adalet sisteminin dışında tutulacaksa bile, bu kişilere mahkemelerde yargılanma ve kendi aleyhlerindeki kanıtlara cevap verme gibi temel haklar tanınmalıdır. Ancak çok uç bazı örneklerde zanlılar bir suçlama veya yargılama olmaksızın belirsiz bir süre gözaltında tutulabilmeli ve bu tür durumlarda da sanıkların durumu düzenli yargı denetiminden geçmelidir. Artık Kongre de, Anayasa Mahkemesinin defalarca tekrarladığı dersi kavramalıdır: teröre karşı savaş, hukukun üstünlüğü ilkesini ortadan kaldırmaz.

USA Today de Anayasa mahkemesinin Guantanamo’daki zanlılarla ilgili kararını Amerika’nın temel değerlerinin savunulması olarak değerlendiriyor. Gazete, Mahkeme’nin daha önce de terör zanlılarıyla ilgili olarak Bush yönetimine karşı iki kez karar aldığını hatırlatıyor:

Mahkemenin kararı, zanlıların serbest bırakılması anlamına gelmiyor. Bu kararla zanlılar başkan tarafından atanmış ve senato tarafından onaylanmış yargıçların başkanlığındaki mahkemelerde, gözaltına alınma gerekçelerine karşı kendilerini savunma hakkına kavuşmuş oluyor. Anayasa Mahkemesi’nin tanıdığı bu hak, dünyanın birçok ülkesine benzer konumdaki zanlılara tanınmayan bir haktır. Ama zaten Amerika’yı da farklı kılan şey, olağanüstü dönemlerde bile hukukun üstünlüğü ilkesinin geçerli olmasıdır.

New York Times Amerikan birliklerinin Afganistan-Pakistan sınırındaki bir operasyonda 11 Pakistan askerini öldürdüğü iddiasını Washington ile İslamabad arasındaki ilişkilerin ne kadar kötü olduğunu gösteren somut bir kanıt olarak yorumluyor. Gazete, iki ülke arasındaki ilişkilerin düzelmesinin terörle mücadele açısından önemini vurguluyor:

Amerika, 11 Eylül sonrasında Pakistan’a 10 milyar dolar akıttı. Bu paranın büyük bir kısmı Müşerref’in ordusuna gitti. Ancak bu yardım, El Kaide’nin veya Taliban üslerinin yok edilmesini sağlamadı. Aradan geçen yedi yılın sonunda, Bush yönetiminin hala diplomasi, istihbarat ve ekonomik yardımı içeren kapsamlı bir plan geliştirmediğini görüyoruz. Pakistan’da istikrarı sağlamanın ve Amerikan karşıtlığını azaltmanın yolu, böyle bir planın uygulanmasından geçiyor. Pakistan’ın terörle mücadelede samimi desteğini sağlamanın tek yolu da budur.

Christian Science Monitor Venezuela devlet başkanı Hugo Chavez’in Kolombiya’da yönetime karşı silahlı mücadele veren FARC örgütüne verdiği destekten vazgeçerek örgüte silah bırakma çağrısı yaptığını hatırlatıyor. Gazete, bu gelişmeyi Amerika’nın ve Kolombiya’nın teröre karşı başarısı olarak görüyor:

Chavez kendi ülkesinde de zor durumda. Aralık ayında yapılan referandumda, Chavez’e ömür boyu seçilme hakkı tanıyan bir düzenleme seçmenler tarafından reddedildi. Bu hafta, Venezeula halkını birbiri hakkında casusluk yapmaya zorlayan düzenlemeyi geri çekmek zorunda kaldı. Ayrıca okul kitaplarına kendi sosyalist düşüncelerini sokma planını da askıya aldı. Popülaritesi azalan ve enflasyonu düşüremeyen Chavez’in Kasım ayındaki yerel seçimlerde de yenilgiye uğraması bekleniyor. FARC ve Chavez hızla güş kaybederken, Amerika, teröre karşı kararlılıkla yürütülen bu mücadeleden gereken dersi de çıkartmalıdır.
XS
SM
MD
LG