Erişilebilirlik

Hükümet-Yargı Gerginliği


Adalet ve Kalkınma Partisi’ni (AKP) kapatma davasının ardından, yargı ve yürütme organları arasında gerginlik artıyor. Yargıtay Başkanlar Kurulu'nun sert bir bildiri yayınlayıp, hükümeti 'yandaş yargı' yaratma ve yargıyı baskı altına alma çabasında olmakla suçlamasına, hükümet de sert bildiriyle karşılık verdi. Hükümet, Yargıtay'ın böyle bir bildiri yayınlama yetkisi olmadığını savunurken, Ankara'da siyaset kulisleri hareketlendi.

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, 'laiklik karşıtı eylemlerin odağı' olmakla suçladığı iktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi'nin kapatılması için 14 Mart'ta Anayasa Mahkemesi'ne dava açmıştı. O günden bugüne yargıyı 'politize' olmakla suçlayan hükümete, Avrupa ülkelerinden de yoğun destek mesajları gelmişti. Avrupa Komisyonu'nun Başkanı Jose Manuel Barroso ve Genişlemeden Sorumlu Üyesi Olli Rehn, Türkiye'de iç siyasetin dinamiklerine karışmak istemediklerini belirtseler de, dava sürecini 'kaygıyla' izlediklerine, AKP hükümetinin halkın çoğunluğuyla seçilmiş bir hükümet olduğuna vurgu yapmışlardı.

AKP hükümetine özellikle Avrupa ülkelerinden gelen destek her geçen gün artarken, Avrupa Komisyonu Başkanı Olli Rehn'in Türkiye-AB Troykası'na katılmak için 5 Mayıs'ta Ankara'ya geldiğinde yaşananlar, yargının hükümete ve Avrupa'ya olan öfkesini artırdı. Öyle ki, Ankara temasları kapsamında Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin'i ziyaret eden Rehn'e, Şahin 'Yargı Reformu Strateji Taslağı'nı sunmuştu. Şahin'in, bu taslağı Türk kamuoyunda tartışılmadan Rehn'e sunması özellikle yargı çevrelerinden hükümete sert eleştirileri de beraberinde getirmişti.

Sert Bildiri

İşte bu noktada Yargıtay Başkanlar Kurulu da, bir bildiri yayınlayıp hem Türkiye içinden hem de dışardan yargı sistemine karşı yapılan suçlamalara sert tepki gösterdi. Bildiride, AKP'nin kapatılması istemiyle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nca hazırlanan iddianamenin kurumsal olduğu vurgulanarak, Başsavcı Abdurrahman Yalçınkaya'nın yalnızca 'görevini yaptığı' mesajı verildi.

Bildiride, hükümetin kendisine 'yandaş yargı' yaratma çabasında olduğu belirtilirken, "Dilediği her şeyi yapabilme yetkisini halktan aldığı gibi şaşırtıcı bir inançla, yargıyı hedef göstererek, hatta yabancı kişi ve kuruluşların yardım ve katkılarını sağlayarak, kapatma davasında lehe sonuç alma yöntemleri sıklıkla denenir oldu," ifadesi yer aldı. Bildiride, yargı erkinin geleceğini şekillendirecek ciddi bir taahhüdün Yargıtay'a sunulmadan, AB yetkilisine (Olli Rehn) verilmesinin devlet sorumluluğuyla bağdaşmayacağı savunulurken, "Tüm bu gelişmeler ısrarlı bir biçimde ve sistemli olarak yargı erkinin bağımsızlığının hazmedilemediğini belgelemeye yetmektedir" de denildi.

Sert Yanıt

Yargıtay Başkanlar Kurulu'nun bildirisine AKP'den de aynı sertlikte yanıt geldi. Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, bildiriye karşı hükümetin sert bildirisini okudu. Yargıtay'ın böylesi bir bildiri yayımlama yetkisinin olmadığını belirten Çiçek, "Bildiri, demokrasimiz ve hukuk sistemimiz adına çok büyük talihsizlik olmuştur" dedi.

Bildirin yalnızca demokratik meşruiyeti değil, hukuki meşruiyetinin de olmadığını söyleyen Çiçek, "Bu, siyasi bir bildiridir ve hiçbir şekilde kabul edilemez" ifadesini kullandı. Yargıtay Başkanlar Kurulu'nun, parti kapatma davası bağlamında iddianameyi kutsayan bir yaklaşımla iddianameden yana taraf olduğunu dile getiren Çiçek, bildirinin amacının üniversitelerdeki türban yasağının kaldırılmasını öngören anayasa değişikliği konusunda Anayasa Mahkemesi'nin gündeminde olan davayı etkilemek olduğunu kaydetti. Çiçek, Yargıtay Başkanlar Kurulu'na tepkisini "Bir muhalefet partisi gibi davranamazlar" sözüyle daha da sertleştirdi.

Yargı ve hükümet arasındaki bu gerilim, Ankara’daki siyasi tansiyonu yükseltti. Tüm gözler, hem türban düzenlemesi hem de kapatma davası için son sözü söylemesi beklenen Anayasa Mahkemesi’ne ve bu gerilimin siyaset ve ekonomi çevrelerinde yaratacağı sonuçlara çevrildi. Ankara kulislerinde AKP’nin kapatılmasının kesinleştiğinden, erken bir seçimin ucunun göründüğüne, demokratik sistemin tüm kurumlarıyla ‘zaafiyet krizi’ geçirdiğinden, sistemdeki tıkanıklığın ‘anti-demokratik’ yollarla aşılabileceğine kadar geniş yelpazade yorumlar yapılıyor.
XS
SM
MD
LG