Washington Post, Çin’de meydana gelen depremin ardından hükümetin alışılmamış ölçüde hızlı ve şeffaf davrandığını belirtiyor. Ancak gazete, Pekin’in tayfun felaketi yaşayan Burma’daki askeri yönetimin uluslararası yardımı reddetmesine destek vermesini de eleştiriyor:
"Çin, bir yandan cuntanın uluslararası yardımı reddetmesine dolaylı biçimde destek verirken bir yandan da askeri yönetim üzerinde baskı kurulmasını engelliyor. Bush yönetimi ve müttefikleri, Burma’nın Birleşmiş Milletler koordinasyonunda uluslararası bir yardımı çalışmasını kabul etmesini zorunlu kılan bir tasarının Güvenlik Konseyi’nde görüşülmesi konusunda ısrarcı olmalıdır. Çin, böyle bir girişimi desteklemezse, Burmalıların hayatını tehlikeye atacağını ve askeri yönetimin insanlığa karşı işlediği suça ortak olacağını iyi anlamalıdır. Ayrıca, Pekin Olimpiyatları öncesinde böyle bir tutumun gözden kaçmayacağını da bilmelidir."
USA Today gazetesi de Burma’daki askeri yönetimin, tayfun felaketinden etkilenen vatandaşlarının hayatlarını değil, kendi geleceğini kurtarmaya öncelik verdiği görüşünde. Gazete, cuntanın uluslararası yardımı kabul etmesi için Çin’in devreye girmesi gerektiğini savunuyor:
"Cuntayı ikna edebilecek tek ülke Burma’nın en büyük ticari ortağı ve silah tedarikçisi olan Çin’dir. Burma da Çin gibi uluslararası yardımı kendisi dağıtmak istiyor. Ancak Burma, Çin’den farklı olarak yardımı felaketzedelere ulaştırabilecek durumda değil. Aslında bu tespit, bir çözümü de içinde barındırıyor. Gönderilen yardımları Çin ordusu dağıtabilir. Bu, Burma’daki askeri yönetim için Batılıların devreye girmesine kıyasla daha az rahatsızlık verecek bir durumdur. Ayrıca, Pekin Olimpiyatları öncesinde Çin’in prestijini de artıracaktır. En önemlisi ise binlerce insanın hayatını kurtaracaktır."
Christian Science Monitor, Kongre’nin tarım sübvansiyonlarını sürdürmek niyetinde olduğunu belirterek buna karşı çıkıyor. Gazete, tarım sübvansiyonlarından aslan payını büyük çiftçilerin alacağını belirterek bunun faturasını da sıradan Amerikan vatandaşlarının ödeyeceğini vurguluyor:
"Tam da küresel gıda krizi nedeniyle gıda üreticilerinin rekor kazançlar elde ettiği, hububat ve şekerden üretilen etanole büyük destekler verildiği bir dönemde büyük çiftçilere yapılacak böyle bir sübvansiyonu kabullenmek çok zor. Tarım yasasının yenilendiği 2002 yılından bu yana çiftçilerin gelirleri ve ürünlerin fiyatları iki kattan fazla arttı. Ancak bütün bunlara rağmen, tam da seçim döneminde Kongre üyeleri seçim kampanyalarına sağlayacakları bağışlarla ilgileniyorlar. Ziraat sektörü de bu yıl lobi faaliyetleri ve seçim bağışları için 100 milyon dolar harcadı. Amerikalılar, daha temiz bir siyaset için ağırlıklarını koymadıkları sürece, gıda fiyatları da vergiler de artmaya devam edecektir."
New York Times, artık Bush döneminin sonuna gelindiğini belirtiyor ve başkan adaylarının hepsinin küresel ısınmaya karşı daha etkin bir mücadeleyi savunduğunu yazıyor. Gazete, adaylar arasında bazı farklar olsa bile hepsinin de sera etkisi yapan gazların emisyonunu azaltmak istediğini kaydediyor:
"Sera etkisi yapan gazların emisyonu ve enerjiye olan talep artarken, alınacak her türlü önlem enerjinin daha temiz biçimde üretilmesini ve yakıt verimliliği yüksek otomobillerin teşvik edilmesini içermek durumunda. En önemlisi de, acı gerçekleri kavrayıp Amerika’nın bu konuda gerekli fedakarlıkları yapmasını sağlayabilecek cesur bir liderlik gerekiyor. Eğer McCain ve iki Demokrat aday, söylediklerinde gerçekten samimiyseler, sonunda bu özelliklere sahip bir başkanımız olacak demektir."
"Çin, bir yandan cuntanın uluslararası yardımı reddetmesine dolaylı biçimde destek verirken bir yandan da askeri yönetim üzerinde baskı kurulmasını engelliyor. Bush yönetimi ve müttefikleri, Burma’nın Birleşmiş Milletler koordinasyonunda uluslararası bir yardımı çalışmasını kabul etmesini zorunlu kılan bir tasarının Güvenlik Konseyi’nde görüşülmesi konusunda ısrarcı olmalıdır. Çin, böyle bir girişimi desteklemezse, Burmalıların hayatını tehlikeye atacağını ve askeri yönetimin insanlığa karşı işlediği suça ortak olacağını iyi anlamalıdır. Ayrıca, Pekin Olimpiyatları öncesinde böyle bir tutumun gözden kaçmayacağını da bilmelidir."
USA Today gazetesi de Burma’daki askeri yönetimin, tayfun felaketinden etkilenen vatandaşlarının hayatlarını değil, kendi geleceğini kurtarmaya öncelik verdiği görüşünde. Gazete, cuntanın uluslararası yardımı kabul etmesi için Çin’in devreye girmesi gerektiğini savunuyor:
"Cuntayı ikna edebilecek tek ülke Burma’nın en büyük ticari ortağı ve silah tedarikçisi olan Çin’dir. Burma da Çin gibi uluslararası yardımı kendisi dağıtmak istiyor. Ancak Burma, Çin’den farklı olarak yardımı felaketzedelere ulaştırabilecek durumda değil. Aslında bu tespit, bir çözümü de içinde barındırıyor. Gönderilen yardımları Çin ordusu dağıtabilir. Bu, Burma’daki askeri yönetim için Batılıların devreye girmesine kıyasla daha az rahatsızlık verecek bir durumdur. Ayrıca, Pekin Olimpiyatları öncesinde Çin’in prestijini de artıracaktır. En önemlisi ise binlerce insanın hayatını kurtaracaktır."
Christian Science Monitor, Kongre’nin tarım sübvansiyonlarını sürdürmek niyetinde olduğunu belirterek buna karşı çıkıyor. Gazete, tarım sübvansiyonlarından aslan payını büyük çiftçilerin alacağını belirterek bunun faturasını da sıradan Amerikan vatandaşlarının ödeyeceğini vurguluyor:
"Tam da küresel gıda krizi nedeniyle gıda üreticilerinin rekor kazançlar elde ettiği, hububat ve şekerden üretilen etanole büyük destekler verildiği bir dönemde büyük çiftçilere yapılacak böyle bir sübvansiyonu kabullenmek çok zor. Tarım yasasının yenilendiği 2002 yılından bu yana çiftçilerin gelirleri ve ürünlerin fiyatları iki kattan fazla arttı. Ancak bütün bunlara rağmen, tam da seçim döneminde Kongre üyeleri seçim kampanyalarına sağlayacakları bağışlarla ilgileniyorlar. Ziraat sektörü de bu yıl lobi faaliyetleri ve seçim bağışları için 100 milyon dolar harcadı. Amerikalılar, daha temiz bir siyaset için ağırlıklarını koymadıkları sürece, gıda fiyatları da vergiler de artmaya devam edecektir."
New York Times, artık Bush döneminin sonuna gelindiğini belirtiyor ve başkan adaylarının hepsinin küresel ısınmaya karşı daha etkin bir mücadeleyi savunduğunu yazıyor. Gazete, adaylar arasında bazı farklar olsa bile hepsinin de sera etkisi yapan gazların emisyonunu azaltmak istediğini kaydediyor:
"Sera etkisi yapan gazların emisyonu ve enerjiye olan talep artarken, alınacak her türlü önlem enerjinin daha temiz biçimde üretilmesini ve yakıt verimliliği yüksek otomobillerin teşvik edilmesini içermek durumunda. En önemlisi de, acı gerçekleri kavrayıp Amerika’nın bu konuda gerekli fedakarlıkları yapmasını sağlayabilecek cesur bir liderlik gerekiyor. Eğer McCain ve iki Demokrat aday, söylediklerinde gerçekten samimiyseler, sonunda bu özelliklere sahip bir başkanımız olacak demektir."