Erişilebilirlik

Hükümet 301'inci Madde İçin Harekete Geçti


Hükümet, AB'nin Türkiye'de ifade özgürlüğünün önünde 'en büyük engel' olarak gördüğü Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 301. maddesinde değişiklik için ilk adımı attı. Türklüğe hakareti suç sayan 301. maddenin değişmesi için hükümet tarafından hazırlanan teklif, TBMM’ye sunuldu. Teklifte, 301'den dava açma cumhurbaşkanının iznine bağlanıyor.

TCK’nın 301. maddesi, aralarında dünyaca ünlü yazarlar Orhan Pamuk ile Elif Şafak’ın da bulunduğu birçok yazar ve gazetecinin ‘Türklüğe hakaret’ suçundan yargılanmasının nedeni olmuştu. Türkiye’ye, üyelik müzakerelerine başlamış bir ülke olarak 301. maddede ya değişikliğe gidilmesini ya da bu maddenin kaldırılmasını defalarca hatırlatan AB, bu çabalarından bugüne kadar sonuç alamamıştı.

Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) hükümetinin 301. maddeyle ilgili her düzenleme girişimi muhalefetin engeline takılırken, hükümet de girişimler konusunda ‘ikircikli’ tavırlar sergileyerek AB’yi ve Türkiye’deki demokratik çevreleri hayalkırıklığına sürüklemişti. Ancak, AB’ye üyelik yolunda reformist hareket konusunda Türk halkına ve Avrupa kamuoyuna son dönemde kararlılık mesajları veren hükümet, Vakıflar Yasası’nı meclisten geçirdikten sonra 301. madde değişikliğini de gündeme getirdi.

Hükümetin TCK’nın 301. maddesinde değişiklik öngören teklifi, aynı kanunun 305. maddesinde de değişiklik öngörüyor. Teklif, 301. maddede yer alan ‘Türklüğü’ ibaresinin ‘Türk milleti’, ‘cumhuriyeti’ ibaresinin de ‘Türkiye Cumhuriyeti’ olarak değiştirilmesini düzenliyor. Teklif, maddeye aykırı hareket edenlere verilecek cezanın üst sınırını da 3 yıldan 2 yıla indiriyor. Böylece, 301'inci maddeden dolayı alınan cezaların ertelenmesine de olanak sağlanıyor. Teklif, TCK'nın 301 ve 305. maddesine aykırı hareket edenlerle ilgili kovuşturma yapılmasını da cumhurbaşkanının iznine bağlıyor.

Bu düzenlemelerle birlikte mevcut durumdaki ‘Türklüğe hakaret’ suçu, yerini ‘Türkiye Cumhuriyeti’ni, devletini, kurum ve organlarını aşağılama’ya bırakıyor.

Anayasal Güvence

Teklifin gerekçesinde; ifade hürriyetinin anayasada güvence altına alındığı vurgulanırken, bu özgürlüklerle ilgili uluslar arası sözleşmelerin Türkiye’yi de bağladığına dikkat çekiliyor. Gerekçede, “Bu maddedeki suçtan dolayı kovuşturma yapılması, partiler üstü ve yansız bir kişi olan cumhurbaşkanı'nın iznine bağlı kılınmıştır. Cumhurbaşkanı'nın izni, bu suç bakımından bir kovuşturma koşulu olarak kabul edilmiştir” deniliyor. Cumhurbaşkanının ‘izin verme’ ya da ‘vermeme’ yetkisini kullanırken yargının alanına girmemeye ve yargıya müdahale anlamına gelecek değerlendirmeler yapmamaya özen göstereceğine olan inanç da gerekçede vurgulanıyor.

XS
SM
MD
LG