Erişilebilirlik

Amerikan Filmlerinde Irak Savaşı


Bu yıl vizyona giren filmlerden bazıları, Amerika’nın Ortadoğu’daki varlığını konu alıyor. İster aksiyon filmi olsun, ister içler acısı bir dram ya da belgesel, bu filmlerin tümü, Amerikan sinema sektörünün savaşı gözler önüne serme, ama aynı zamanda kar yapma amacına hizmet ediyor.

Los Angeles’taki California Üniversitesi sinema profesörü Jonathan Kuntz, savaşı konu alan film furyasının yeni bir eğilim olmadığını söylüyor:

“1970’lerin sonunda Vietnam Savaşı’yla ilgili filmler arka arkaya vizyona girerdi. Amerika o yıllarda Vietnam’dan çoktan çıkmıştı.”

Profesör Kuntz, Amerika Irak’ta savaşırken Amerikalıların da savaşın bilançosunu çıkarmaya başladıklarını belirtiyor:

“Irak savaşıyla ilgili filmler, genellikle Amerika’da olup bitenleri ele alıyor. Filmlerde, Amerikan toplumunun şüpheciliği, vatanlarına dönen askerlerin Irak’ta yanlış giden işlerden sorumlu tutulması, suçların örtbas edilmesi gibi konular işleniyor.”

Bu filmlerden biri, “In the Valley of Elah” “Elah Vadisinde” adlı dram. Tommy Lee Jones’un canlandırdığı Hank Deerfield adlı subay, Irak’tan döndükten sonra kaybolan oğluna ne olduğunu ortaya çıkarmaya çalışıyor. Jones, en iyi erkek oyuncu dalında Oscar adayı.

Profesör Kuntz, birçok filmin, Bush Yönetimi’ni eleştirdiğini söylüyor. Kuntz’a göre bu filmleri çeken liberal sinemacılar, yapıtlarını, “kamu hizmeti” olarak tanımlıyor. Bu tür filmlere bir örnek, Robert Redford’un yönettiği “Lions for Lambs”.

“Lions for Lambs” “Kuzular için Aslanlar” insanı düşünmeye zorlayan bir film. Brian De Palma’nın yönettiği “Redacted” “Örtülü Gerçek” adlı filmse Amerikalı askerlerin Irak’taki bir tecavüz olayını konu alıyor. Eleştirmenlere göre, bu filmler, Amerikan toplumunu kutuplaşmaya itiyor.

De Palma’nın filmi, Amerikan kamuoyunu hedef alıyor. Filmin İslam dünyasında da tepki görmesi bekleniyor. Gavin Hood’un “Rendition” “Yargısız İnfaz” adlı filmindeyse CIA’in yanlışlıkla terörist olduğunu düşündüğü bir kişinin kaçırılması ve sorgulanması konu ediliyor. Gişe rekorları kırmayan bu filmlerin sanat açısından başarıları daha ağır basıyor. Irak savaşıyla ilgili iki belgesel de Oscar’a aday. “No End In Sight,” Bush Yönetimi’nin Irak’ı işgal etme kararının ardındaki süreci, “Taxi to the Dark Side” ise Ebu Gureyb ve Guantanamo hapishanelerindeki işkenceye varan sorgulama yöntemlerini işliyor.

Bu tür filmlerin, gelecek yıllarda da yapılacağına ve tartışma yaratacağına hiç kuşku yok.

XS
SM
MD
LG