Erişilebilirlik

Hollywood'da İlk Türk Filmi: Meleğin Sırları


Yapımcılığını Türk-Amerikan film şirketi UniCvisions'ın üstlendiği Broken Angel - "Meleğin Sırları" 14 Mart'ta Türkiye'de gösterime giriyor. İngilizce çekilen filmde Yabancı Damat dizisinin 'Nazlı'sı Nehir Erdoğan'ın yanı sıra Nilüfer Açıkalın ve Ayşenil Şamlıoğlu gibi ünlü oyuncular da oynuyor. Filmin yabancı oyuncuları arasında Amerikalı izleyicilerin dizilerden tanıdığı Patrick Muldoon var. Filmin gelirinin yüzde 10’u Kuzey Carolina’daki Bridge to Turkiye vakfına bağışlanacak. Bridge to Turkiye buradan elde edilecek gelirin Erzurum’da yapımına başlanan okulun bitirilmesinde kullanılacağını açıkladı.

Yönetmen Aclan Büyüktürkoğlu "Hollywood'da yapılan ilk Türk filmi olarak" tanımladığı Meleğin Sırları için "Sanatsal açıdan başarılı film oldu. İzleyici üzerinde büyük etki yaratacak" diye konuştu.

Amerika'nın Sesi'nin Los Angeles stüdyolarına konuk olan Aclan Büyüktürkoğlu, Özge Övün'ün sorularını yanıtladı.

Özge Övün : Öncelikle filmin ne zaman gösterime gireceği konusunda kesin bir tarih var mı?

Aclan Büyüktürkoğlu : Evet var. Film Türkiye’de 14 Mart tarihinde gösterime girecek. İstanbul’da açılışı yapılacak.

Özge Övün : Broken Angel – Meleğin Sırları Hoolywood’da çekilen ilk Türk- Amerikan ortak yapımı. Filmin arkasındaki isimleri sayacak olursanız, -elbette sizin katkılarınız başta olmak üzere- filmin Türk ve Amerikalı yapımcıları kimler, nasıl bir kadroyla çalışıyorsunuz?

Aclan Büyüktürkoğlu : Türk-Amerikan ortak yapımı diyoruz ama filmin yüzde 90’ı Türklerden oluştu. Bu ne demek, aslında benim ve eşimin şirketi UniCvisions -genç bir film şirketi- Amerikalı olması ve eşimin de Amerikalı olmasından kaynaklanıyor. Ancak eşim çok uzun yıllar önce, yaklaşık 15 yıl önce Türk vatandaşlığına kabul edildiği için O da bir Türk. En az bizler kadar Türkiye’yi çok seven bir Türk. Onun Türk olması da şirketin Amerika da kurulmuş olmasını bir ölçüde yarı yarıya Türkleştiriyor. Bunun dışında tabi benim Türk olmam, Türkiye’de doğmuş, büyümüş olmam, eğitimimi orda almam filmde çalışan daha birçok elemanın, gerek teknik anlamda gerekse sanatsal anlamda Türk olması, bestecimiz Kemal Günüç ve birçok yazarımız, roman yazarımız Türk. Bu anlamda Türk-Amerikan ortak yapımı derken, Amerika’da çekilmiş ilk Türk filmi demeyi daha doğru buluyorum aslında. Şirketin Amerika’da kurulmuş olması filmin Türk-Amerikan ortak yapımı olarak adlandırılmasına vesile oluyor. Bir tek bu. Bunun dışında yüzde 90’ı ekibin Türklerden kurulu.

Özge Övün : Filmin hikayesi hakkında biraz konuşalım istersiniz. Broken Angel’da Türk bir genç kızın büyük hayallerle geldiği Amerika’da yaşadığı hayal kırıklıklarını anlatıyorsunuz. Böyle bir senaryoyla, daha doğrusu böyle bir hikayeyle yola çıkmanızın özel bir nedeni var mı?

Aclan Büyüktürkoğlu : Romanı Türkiye’deki bir arkadaşım bize gönderdi. “Çok güzel bir roman var, bunu bir okur musunuz, film olabilir mi bundan?” diye bir roman gönderdi 3 sene önce. Devlet Tiyatroları’ndan Metin Oyman diye bir arkadaşım. Romanı okurken hakikaten bir Türk kızının, bir başka kültürde, yabancı bir kültürde hazırlıksız yakalanarak içine düştüğü zor durumlar iyi bir dille anlatılıyordu. Etkileyici olduğunu düşündük ve gerçekten film yapılmasının uygun olduğunu anladık. Ve böyle başladık aslında. Roman Tülay Pırlant adlı İzmirli bir yazar tarafından yazıldı. Ve gerçek hayattan alınarak yazıldı. 1984 yılında bir genç kızın Chicago’da başına gelenleri günlüğüne kaydetmesi ve sonra talihsiz olaylar sonucunda günlüğünün bulunması ve Tülay Hanım’ın günlüğü bulup romanlaştırmasıyla yola çıkıldı. Eşim Leslie Bates Büyüktürkoğlu da romanı senaryolaştırdı. Ve filmimiz gerçek hayattan esinlenerek çekilmiş bir film oldu.

Özge Övün : Filmde tanıdık isimler oynuyor. Örneğin Türk izleyicilerinin yakından tanıdığı Nehir Erdoğan başrol kadın oyuncusu olarak karşımıza çıkıyor. Ayrıca erkek oyunculardan da özellikle Amerika’da televizyon dizilerinden tanınan isimler var. Bu oyuncuları biraz tanıtmak ister misiniz?

Aclan Büyüktürkoğlu : Nehir Erdoğan ana karakteri oynayan oyuncumuz. Son derece yetenekli. Çok iyi bir iş yaptı gerçekten de. Onun yanı sıra yine Türkiye’de seyircilerin hem tiyatrodan hem sinemalardan, dizi filmlerden tanıdığı Nilüfer Açıkalın var. Ayşenil Şamlıoğlu var, Devlet Tiyatroları sanatçısı aynı zamanda kendisi. Amerikalı oyuncular arasında da Jay Cornes şimdi The Shields adlı dizide oynuyor. Bunun yanı sıra Patrick Maldone var. Starship Troopers’da birçok Amerikan seyircisi sevgiyle kendisini takip ediyor. Genel anlamda izleyicilerin tanıdığı, bildiği oyucular var. Fakat bizim bu oyuncularla çalışmak istememizi nedeni tanınmış olmalarından çok role uygunluklarından kaynaklandı. Herkes seçmelere geldi ve o seçmelerde bizim uygun gördüklerimiz filme dahil oldu.

Özge Övün : Ben biraz da sizin özgeçmişinizden bahsetmek istiyorum. Siz uzun yıllar Türkiye’de Devlet Tiyatroları’nda görev yaptınız. Amerika’ya gelişiniz ve Hollywood maceranızla ilgili neler anlatabilirsiniz?

Aclan Büyüktürkoğlu : Evet, Devlet Tiyatroları’nda çok uzun yıllar görev aldım. Ankara Devlet Tiyatrosu’nda sanatçı olarak. 1999 yılında Amerika’ya geldim eşimle beraber. Burada Amerikan Film Enstitüsü’nde üçüncü Master’ımı yaptım film yönetmenliği üzerine. Devlet Tiyatroları’nda gerek oyuncu olarak gerek yönetmen olarak edindiğim deneyimlerin hiç de azımsanamayacak deneyimler olduğunu Amerika’da daha çok anladım. Bu arada genç arkadaşlara mutlaka anti-parantez bir şey açmak istiyorum: Bizim ülkemizde verilen sanat eğitimi dünya çapında ve hatta dünyanın pek çok ülkesinden çok daha ileri bir boyutta. Eğer yurtdışında sanatsal anlamda çalışmalara girmek isteyen arkadaşlar varsa hiçbir zaman kendilerini yetersiz görmemelerini tavsiye ediyorum. Devlet Tiyatroları’nda uzun süreler görev yaptıktan sonra 1999 yılında Amerika’ya geldik eşimle beraber. Buradaki Master’ımı tamamladıktan sonra da bir film şirketi kurduk. Tabi ki ilk filminizi Amerika’da çekmeye çalışırken çeşitli zorluklarla karşılaşıyorsunuz. Çok da kolay bir iş değil. Bir Türk olarak, Türkiye’de doğmuş büyümüş, eğitimini orada almış, kültürünü geleneklerini orada özümsemiş bir insan olarak Amerika’da yeni bir sistem içerisinde yoğrulmak zor. Bizim filmimizde de zaten bu yeni bir sistem içerisinde yoğrulmanın zorluklarını anlatıyoruz. Eşimle beraber uzun mücadeleler verdik. Olumlu mücadeleler... Yılmadan, filmimizi çekmek için çaba sarf ettik. Ve sonuçta çok şükür, gerçekten bence son derece başarılı bir film oldu. İzlendiği zaman zaten seyircilerde umarım o kanıya varacaklardır. Devlet Tiyatroları geçmişimle de kopmadım, zaman zaman Devlet Tiyatroları’nda oyun sahneye koymak üzere geri dönüp, bir oyun koyup tekrar buraya geliyorum. Devlet Tiyatroları’ndan uzun bir süre önce istifa ettim görev gereği. Şimdi Amerika’da yaşantıma devam ediyorum.

Özge Övün : Son olarak filmin gişe hasılatıyla ilgili beklentilerinizi sormak istiyorum. Malum Hollywood’da bir anlamda filmlerin başarısı yaptıkları gişe hasılatlarıyla ölçülüyor. Siz iyi bir gişe geliri bekliyor musunuz?

Aclan Büyüktürkoğlu : O anlamda henüz tam Hollywoodlu olamadım ne yazık ki... Bir sanatçı olarak filmin getirisiyle ilgili bir plan ya da program yapmadığımı söylemek isterim şu anda. Onu yapımcı olan eşim düşünsün diye topu ona atıyorum. Gerçekten de böyle bir planım ya da programımı olmadı ancak filmin çok beğenileceğini, beğeni tabi göreceli bir kavram ama, -filmin etki yaratacağını demek daha doğru olacak- çarpıcı etkileri olacağına inanıyorum ve sanatsal anlamda başarılı bir iş olduğunu vurgulamak istiyorum.

Özge Övün : Teşekkür ediyorum programımıza katıldığınız için. Size iyi şanslar ve başarılar diliyorum umarım film hem gişeden hem de eleştirmenlerden olumlu tepkiler alır ve yoluna devam eder. Tekrar çok teşekkürler.

Aclan Büyüktürkoğlu : Ben teşekkür ederim.

XS
SM
MD
LG