New York’taki Manhattan Adası’nın ortasında yer alan Central Park dünyanın en güzel parklarından biri olarak biliniyor. Her yıl 20 milyondan fazla kişinin ziyaret ettiği Central Park’ta çeşitli görsel ve kültürel aktiviteler de sergileniyor.
New York’un ünlü Times Square Meydanı’na kısa bir yürüyüş mesafesinde olan Central Park, etrafını çevreleyen gökdelenlerin tam ortasında hem New York’ta yaşayan hem de şehri ziyarete gelmiş kişiler için adeta bir sığınak. İsveçli turist Stephen Kinsella parkın New York’un mutlaka görülmesi gereken yerlerinden biri olduğunu söylüyor. 1859 yılında açılan Central Park Amerika’nın ilk bahçe mimarisine sahip parkı olma özelliğine sahip. 340 hektar genişliğindeki park Manhattan Adası’nın yüzde 6’sını oluşturuyor. Park’ta yapacak ve görecek birçok şey var. İnsanlar yürüyerek ya da bisikletle parkı gezebilir ya da faytona binebilir; parktaki ağaçların, çiçeklerin, göllerin ve heykellerin tadını çıkarabilir. İki kızıyla birlikte ilk kez parkı ziyaret eden Tammy Overton, Central Park için şunları söylüyor: “Kesinlikle çok güzel. Renkler harika. Burada insanların yürüdüğünü görmek, köpekleri, kuşları görmek çok güzel. Çok hoşumuza gitti.’’
1985’de Central Park’ın huzurlu bir köşesi, Beatles grubu üyesi John Lennon’a adanmıştı. ‘Çilek Tarlaları’ adlı gözyaşı şeklindeki tepe, parkın karşısındaki caddede uzun yıllar yaşadıktan sonra hayata veda eden ünlü sanatçıyı yadediyor. Her yıl milyonlarca kişi şehrin ortasındaki bu küçük ormanda yürüyüş yapabiliyor, kaykayla kayıp, bisiklete binebiliyor. Ayrıca kışın burada, paten kayanlar için 2 buz pisti açılıyor. Yılın çeşitli zamanlarında halk konser, opera,tiyatro gibi birçok faaliyetten ücretsiz faydalanabiliyor. 1965’te Ulusal Tarihi Alan ilan edilen Central Park, New York’ta yaşayan, çalışan ya da burayı ziyarete gelen milyonlarca insan için şehrin kargaşasından kaçıp sığınabilecekleri huzurlu bir yer.